dirler. Buna rağmen, altı yıl sürecek senatörlüğün cazibesi aday adayları- na şevk vermekte, ziyafetler ziyafetleri, nutuklar nutukları ve Jipler minübüs leri kovalamaktadır. Bu alanda baş- ka bir yol da, genel merkez veya böl- gelerdeki nüfuslu şahısların desteğini sağlamak suretiyle delegelerin oyları- nı "yukarıdan" çelmektir. Ancak bu usul, çok kuvvetli politika bilgisinin yanında "ben Ankaraya gidersem, sen de..." diye başlıyan muğlâk pazarlık- ları yapabilme yeteneğine ihtiyaç gös- termektedir. Mücadele şimdilik daha çok parti- lerin iç bünyelerinde cereyan etmek- te, genel merkezlerde, (o teşkilâtlarda bir adaylığı garantileme yarışıdır, sü- regitmektedir. Bu mücadelede en çok zorluğa uğrayanlar da A.P. den sena- tör olmanın kolaylığına aldananlardır. 1961 seçimlerinde bu partiden kolayca milletvekili ve senatör seçilenleri ör- nek alanlar A.P. ye akın etmişler, AP ise yaptığı yoklama yönetmeliği ile işi en zor hale getirmenin yolunu bul- muş, illerdeki yoklama kurullarının de- lege sayısını diğer partilere göre bir- kaç misli arttırmıştır. Bu bir AP ada- yının delegelerle temas ve onların o- yunu sağlamakta diğer partilerin a- daylarına göre birkaç misli zorlukla ği a Ucuzcu mağazanı elki de bundan veni ki 28 Ni- B san salı akşamı, Ispartadan yeni dönmüş olan AP Genel Başkan Vekili Saadettin Bilgiç son derece telâşlı ve meşguldü. İllerden gelen telefonlara cevap veriyor, telgrafları okuyor, yazış- maların tamamlanması için sağa, So- la direktifler yağdırıyordu. AP fiili li- derinin telâşının sebebi, adaylık için partiye müracaat edeceklere tanınan mühletin sona ermiş olmasıydı. Fakat yine de işler bitmemişti. Bilgiç bir yan- dan uğraşıyor, bir yandan kızgın kız- gın söyleniyordu. Sanki bu teşkilât, iş- leri son âna bırakmasa olmazdı. San- ki adaylar, müracaat için son, güne ka- dar tereddüt etmek zorundaydılar. Bu kadar da olmazdı yâni! Adaylık için müracaat mühleti 25 Nisandan 28 Ni- sana uzatılmış, yine de işler bitme- mişti. Hem, bu ne tahacümdü canım! Adalet partisi senatörlüğü sinema bi- leti miydi ki böyle kuyruğa giriliyor- du!.. P ye, ara seçimlerinde çıkarabile- ceği âzami 25-30 senatörlük için 100'e yakın aday müracaatı yapılmıştır; Se- natörlüklerini kurada (kaybedenlerin dışında AP adaylığı için müracaat e- denler pek fazla sansasyon yaratacak isimler değildir. Eski DP milletvekille- rinden Ziya Termen ile Ömer Mart Çanakkale teşkilâtına müracatta bu lunmuşlardır. Lokomotif Oo meselesinde yolsuzluk yaptığı iddiası ile mahkeme- AKİS/14 «Münasebetsiz Mehmet Efendi» Mehmet Yüceler B' Bayramda türk halkına çektirilen kahve sıkıntısı, dünyanın her han- gi bir açık rejiminde bir Bakanın istifasını gerektirmeğe yeter. Eğer bu yetmezse, bir Bakanın, baştan aşağı beceriksizlik olan bir (tasarrufu mazur göstermek için ucuz bir demagojiyi kendisine silah edinmesi mut- laka yeter. Bakalım, Gümrük ve Tekel Bakanı Mehmet Yüceler O bunu anlayacak mı? Bugün Türkiyede, halkın kahve içmemesi gibi bir mesele (yoktur. Kahve Türkiyeye yılda 50 milyon liraya maloluyormuş, onun için halk kahve yerine çay içmeliymiş, bu, sadece Mehmet Yücelerin günü geçmiş zihnindedir. Halk kahve içecektir ve Hükümet bunun için gerekli dövizi bulacaktır. Mehmet Yücelerin aklıyla her şeyi halletmek kabildir. Daha neler ve neler Türkiyeye milyonlarca değil, milyarlarca liralık (o dövize malolmaktadır. Bunların hepsini kaldırıp yerlerine yerli bir bilimi mad- deler koysak Maliye Bakanı Ferit Melen ne kadar rahat eder Ama bu, okulları kaldırıp Milli Eğitim Bakanlığı yapmaktır. Mehmet Yücelerin söylediği sözün bir değeri bulunduğu muhakkaktır. Ama böyle bir kemer sıkma, tamamile beceriksizlikten dolayı memlekette kahve stokları eridiği zaman sadece kahve konusunda ortaya atılmaz. Belki günü gelecektir ve belki bu gün sandığımızdan da yakındır, türk milleti haysiyet ve şerefi için kendisini bir çok şeyden mahrum edecektir. İktisadi istiklâlin Almanya ve İngiltere gibi memleketlerde, (harpten sonra, böyle bir yoldan sağlandığını sadece Mehmet Yüceler değil, herkes bilmektedir. Fakat bu ucuz demagoji, bir bumerang gibi, ancak Tekel Bakanını zedelemiştir. Kahve stoku bitiyor, kimse farkında değil. Aylardır. feryat ediliyor, Tekel Bakanı "kahve içmeyin" diyor. Dünyanın dört bucağında bol maaş- lı ticaret ataşelerimiz vardır, tekelciler, "kahve arama heyeti" diye ya- bancı memleketlere gidiyorlar. "Komşu, Huriye hanım, hu! Kahvem bit- miş, bu akşam bizim kızın misafirleri var, bana beş fincanlık kahve ödünç verir misin?" gibilerden bir kaç ton kahvenin peşinde koşuluyor. Bir piyes ki, her perdesi ayrı bir rezalet. ...Vve sonra, ciddi ciddi "kahve yerine çay için" cevherini yumurt layan Bakan. Aa canım Bakan, sen Bakanlık yerine biraz daha milletvekilliği yap- sana . . 23 Nisanda çocuklara devlet idare ettirmiyoruz ki ! ye verilenlerden Abbas Çetin, AP nin Kars senatörlüğüne | talip olmuştur. AP'lilerin ifadesi ile "eski müsteşar- lardan" Necmi Özkazanç, Artvin için adaylığa müracaat etmiştir. İktisatçı Sezai Diblan ile avukat Mustafa De- liveli Hatay teşkilâtına aday olarak kaydolmuşlardır. o Profesör Lütfi Ül- kümen Erzurumda adaylığa müracaat etmiştir. AP'nin büyük iddialar taşıdı- &ı İstanbul seçimleri için adaylığa müracaat eden "süper isimler" ise, E-