söylenenlerin en fecii Yunanistanın Diplomatik (o Tarihi eserimin sipariş üzerine yazılmış bir eser (olduğudur Bunu ileri sürenler kitabımı iktidarda kim varsa, bugün Venizelosun, yarın Pangalosun emri ve direktifi (o gere- ğince yazmam gerektiğini söylemişlerdir. Tıpkı M. Poli- tisin 1916 Haziranında bir türlü, aynı senenin Ekiminde tam başka türlü yazması gibi.. Ben, bu çeşit mürekkep kullananlardan değilim Dünya Harbinin sonunda, 1918'de Mavi Dergide İs- tanbulun, Konstantinlerin şehri olan (Konstantinoplun Yunan İmparatorluğuna verilmesi gerektiğini yazdım ve bu yazı Barış Konferansı çevrelerinde geniş akisler uyan dırdı. Venizelos ve Politis beni tanımak arzusunu izhar raklarını talep etmek için hazır hale getirecek konferans lar vermemi istediler. Bu konferanslar bir zafer havası içinde geçti, zira Yunanistanın derin ve ölümsüz emel- lerini dile getiriyordu. Konferanslarım bana samimi ol- EN sandığım dostluklar sağladılar, bilhassa henüz unan idaresine geçmemiş toprakların halkı büyük sevgi gerisi yaptı,. Atinada ve İstanbulda takdirle karşılaş- Bunun üzerine yunan Dışişleri Bakanı Politis bana arşivleri incelemek (suretiyle Yunanistanın 1821'den gü- nümüze kadar diplomatik tarihini yazmamı teklif etti. O tarihte fiilen profesörlük görevi yapıyordum. Milli Eğitim Bakanlığı bana beş yıllık bir izin tanıdı ve beni Dışişleri Bakanlığının emrine verdi. I Ekim 1920 'den 30 Eylül 1925'e kadar boş kaldım. Yunan elçiliğiyle 28 Ağustos 1920 de bir mukavele imzaladım. Bu mukaveleye nazaran Yu- nanistan beni Yunanistanın 1821'den günümüze okadar diplomatik tarihi konusunda ilmi bir eser yazmam için görevlendiriyordu. Yunan hükümeti bu beş yıl boyunca bana profesörlük e karşılık bir tazminat o ve mesaim için bir ücret ödeyecekti; Kasımda Atinaya git- tim. Bu sırada Venizelos deviri. Bunda benim bir suçum yoktur! Atmadaki fransız elçiliğinin aracılığıyla yeni yunan hükümetine görevimi bildirdim. İş başında D. Rallis var- dı. Çok sıcak bir ilgi gösterdi. Bana bütün çalışma ve araştırma imkânlarını sağladı. Bana yardım edenlerin hepsine müteşekkirim, zira saklayacak ve utanacak bir şeyleri yoktu. Her şeyi açık açık gözlerimin önüne ser- diler. Bu sırada Kral tahtına dönmüştü ve benim gözle- rim açılmıştı, gerçekleri görüyordum. Arşivler, o bilhassa Fransa Dışişleri Bakanlığının arşivlerinde (o arzuladığım tetkikleri yapınca hakkın ve hakikatin nerede bulundu- gunu daha iyi anladım..." Görülüyor ki Politis, m ar am Venize- los bakımından iyi ş yapm ğildir. £ Venizelosu savunmak için kralından pek iyi bilen fransız tarihçi Atinada yeni bir iktidar bulunca onun suyuna göre git- meyi daha akıllıca bir davranış saymıştır. Ama Politis Driault'yu kiraladıktan bir. kaç ay sonra (oVenizelosun devrileceğini nereden bilebilirdi ki?. Toynbeenin yunanlılarla macerası Yunanlıların başına böyle bir hikâye, meşhur ingiliz tarihçisi Arnold J. Toynbee ile de gelmiştir. ma oynbee, fransız meslekdaşından bambaşka telakki ve prensiplere sahip bir ilim adamıdır ve görüşleri Atina- Bir Noktaya Kadar Dünyanın bizim hakkımızda ne düşündüğü, bir noktaya kadar üzerinde duracağımız bir husustur. Nihayet, milletlerin ve memleketlerin adeta tek başlarına ya- şadıkları devir geride kalmıştır. Şimdi herkes komşu evde ne olup bittiğinden haberdardır ve kırık kollar yen içinde saklanmamaktadır. Eğer yen içinde bir kırık kol varsa bu, gocunulacak bir şey demektir. Ama kırık kol hikâyesi bir iftiraysa? Bundan dolayı hiç kimse evinin düzenini bozmayacak- ır. ürkiyeden iki papaz, türk tebalığından da uzak- laştırılarak çıkarılmıştır. Türk güvenlik (omakamları buna lüzum görmüşlerdir, böyle yapılmıştır. e Başka papazların da aynı yolu tutmaları hiç kimse tarafın- dan yadırganmamalıdır. Patrikhaneye gelince, onun duvarının bir muafiyeti olduğu ve imâr zaruretleri- nin Patriğin sakalı önünde durduğu bir (o hayaldir. Madem ki bir yolun yapılman o duvarın istimlakini a duvar yıkılır, yol yapılır. Patrikha- enin tamamı ve müessesenin kendisi, gerekirse, vi yurt için çalışıyorsa o yurda gönderiliverir. Yunanlılar bu konuda bir yalan kampanyası aç- bu konuyu bizim aleyhimizde bir propaganda konusu olarak kullandıkları, bu yoldan baskı yaparak bizi istediğimiz tedbirleri almaktan menetmeyi odüşün- dükleri ortadadır. Bu havaya Türkiyenin içinde de bir önem atfe- denler çıkabilir. Bu yazı serisinde ortaya serilen ger- çekler göstermektedir ki bu, karşı tarafın daima bir silâhı olmuştur. Kiliseler, üniversite çevreleri (hep aleyhimize tahrik edilmek istenilmiştir. Bundan hiç ürkmemek, bunu hiç umursamamak lâzımdır. Hristi- yan memleketler olmuştur, dünya kadar papazı ken- di eliyle kıtır kıtır kesmiştir. Bizim etrafımızda bin- lerle cami tahrip edilmiş, müslümanlar zorla dinle- rinden edilmiştir. Koyu katolik İspanyada bile Fran- ko, kendisine karşı vaziyet almış bir papaz yakaladı mı, yapmadığını bırakmamaktadır. Bunlar günü geç- miş, tesiri geçici ve saman alevi sıcaklığında kampan- yalardır. Türkiye buna aldırmamalıdır ve aldırmaya- caktır. Papandreu, oynadığı ateşin elini (yaktığını hissedecektir. Niçin aldıralım ki, eli kanlı bir papazın ta ken- disi, Makarios kırk mil uzağımızda dünyayı türklere zehir etmekle meşguldür ve Hristiyan âleminden ne bir ses çıkmaktadır, ne bir nefes. daki bir iktidar değişikliği ile değil, gerçeklerin üzerine eğilmesi neticesi değişmiştir. 1918 yılında Burrows ve yunan hükümeti King's Coliege'de Bizanstan bu yana yunan dilini, edebiyatını ve tarihini öğretecek bir kürsünün ihdasını kararlaştır- AKİS 19/47