TİYATRO Ankara İlk "Sözsüz Tiyatro" u cumartesi günü, saat 15'de, Dev- let o Tiyatrosunun Oo Yenişehirdeki Yeni Sahnesinde verilecek bir resital- le başkent seyircisi ilk defa bir "Söz- süz Tiyatro" gösterisine şahit olacak- tır. Resitali veren Erdinç Dinçer, bir- kaç yıldanberi, Pariste pantomim ü- zerinde çalışmış ve bu sanatın dün- yaca meşhur üstadı Marcel Marceau'- nun yanına, 300 tiyatro, bale ve "mi- me" öğrencisinin katıldığı, dokuz sı- navın dokuzunu da başarıyla kazana- rak girmiş, üstadın en kaabiliyetli bulduğu, çeşitli uluslardan, yedi öğren cisi arasında yer almıştır. Şimdi Marcel Marceau'nun, uzun- ca bir süre Pariste kalmıya karar ve- rince, yetişmiş "mime" sanatçısı genç- ler için tertiplediği yüksek (o öğrenim kurslarına parasız öğrenci olarak de- vam etmesini kabul ettiği Erdinç ile Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Cü- neyt Gökçer ve Bale bölümü çalışma- larını uzman olarak yöneten Dame Ninette de' Valois yakından ilgilen- mektedirler. Bale sanatı için büyük önemi olan z yetişmesinin gözönünde tutularak, Erdinç Dinçere yeni çalışmalarını rahatça gerçekleş- tirebilecek imkânlarının Mlili Eğitim Bakanlığı, ya da Devlet Tiyatrosu ta- rafından sağlanacağı ümid edilmek- tedir. Erdinç Dinçer Sözsüz oyuncu AKİS/34 Oyun : "Bitmeyen Aşk", ("Un Amour gul ne finit pas"). Yazan: Andre Roussin Çeviren : Nevin Menemencioğlu. Tiyatro : Devlet Tiyatrosu (Yeni Sahne). Sahneye koyan : Şahap Akalın. Dekor : Refik Eren. Kostüm: Hale Eren Işık : Erdoğan Caymaz. Konu : "Küçük Kulübe"nin ünlü yazarı, Fransız tiyatrosunun vazgeçe- mediği bir konuyu, "aşk" konusunu yeni bir açıdan ele alıyor: bir evli adam bir evli kadına, çocukluktaki "plâtonik aşk" a benzer bir aşkla bağ- lanıyor, onu "elde etmeği", ona "sahibolmayı" düşünmeden, hatta ondan karşılık görmeden, onu "Sevmek", ona sadece mektup yazmak, hayalinde hep onunla yaşamak, onu düşünmek, ve bununla yetinmek istiyor Kadın önce kızıyor, sonra gülüyor, gelen mektupları kocasına okutacak kadar işi alaya alıyor, ama böylesine bir aşkın ne güçlü bir etki yaratacağını, cinsel eğilimli aşklardan daha tehlikeli olduğunu anlamakta gecikmiyor. Tabii, ko casının, elinde olmadan gösterdiği, gereksiz - ya da çok gerekli - kıskanç- lıklar, tepkiler sonucunda... Oynıyanlar : Gülgün Kutlu (Kadın ve Juliette), Umran Uzman (Erkek ve Jean),. İlknur Turan (Blanche), Halük Kurdoğlu (Roger), Gülsen Al- nıaçık (Germaine), Turgut o Sarıgöl (Raymond), Erdoğan Göze (Yaşlı Bay). Beğendiğim : Şahap Akalının -bu kadar sudan, sabun köpüğünden farksız bir komedi için şaşılacak bir (o özen ve önemle - gerçekleştirdiği ince sanatlı, kıvrak sahne düzeni. Refik Erenin -iki interieure'e ayrı bir zevk ve karakter ayrıntısı kazandırmamış olduğu halde- zarif, havalı dekoru. Gülgün Kutlunun, önce (o beğenilmenin verdiği gurur okşayıcı zevkten ileri gitmiyen, şuh kadın hafifliğiyle hoşlanmaktan kaçınmadığı plâtonik aşka, kocasının hırçınlıktan hoyratlığa varan reaksiyonları karşısında yavaş ya- vaş kendini kaptıran Juliette'e kazandırdığı sıcak ve çekici yüz. Halük Kurdoğlunun nüansları belirten, karısına "aşık" her erkeğin kapıldığı er- kekçe, acemice, kıskançlığı zarafetle duyuran ölçülü oyunu. Beğenemediğim : Aldatışların en korkuncu olan antiseksüel ihanet kar- şısında kocasına gösterdiği zoraki hoşgörünün ince ayrıntılarını "yaşatamı- yan" Gülsen Alnıaçıkın, her zamanki gibi, "şekil, kalıp" halinde kalan "teatral" oyunu. Umran Uzmanın -her evliliğin öldürdüğü, ten arzuların- dan uzak, sâf aşka susamış- Jean'ı entellektüel zarifliği içinde veremeyen, yüzeyde kalan, "içyaşama"dan yoksun oyunu. Rejisörün, Yaşlı Bay'la ya- zarın duyurmak istediği bir başka duygu dramını -ya da komedisini- an- lamazlıktan gelmiş olması... Sonuç : En kusurlu yeril oyunumuzu "kurtarabilecek" bir reji, dekor ve oyun özeninin. Batı toplumu için bile fantezi sayılabilecek sudan bir kome- diye, gereksiz bir cömertlikle nasıl israf edildiğini gösteren, yerine harcan- mamış bir emek, gereksiz bir oyun için büyük bir başarı. Naciye FEVZİ