YURTTA OLUP BİTENLER, Salondan gürültüler yükselince Başkan PE Me aynen şöyle diyordu : «— Efen umi olarak konu- şuyor, in ein bahsediyor.» Ama sadece bir takım A.P. sıra- larına bakmak Yücesoyun neden bah- settiğini anlamaya yetmekteydi de art- maktaydı bile. İtirazlar kuvvetlendi- ğinde bu sıralardan cırlak bir de ka- dın sesi yükseldi, ama o cevabını kes- tirmeden aldığından çabuk sustu. Yü- cesoy devam etti. İhtilâli yapanlar pi- yonlardı. Onları gizli kuvvetler idare etmekteydiler : Komünistler ve Siyo- nistler. Fakat Yücesoy afaki kalmayı be- ceremedi. O ana kadar söylediklerini belki kuru kanun önünde «Umumi ko- nuşma» diye yutturmak kabildi. Ama gittikçe açıldı ve ihtilâlleri tasrih et- m başladı. Evvelâ, Abdülhamit zul- ne karşı y apılan <İkinci Meşruiyet İhtilali; ni isim tasrih ederek ele al- kurulmuş olduğunu söyledi ve 27 Ma- yıstan bahsettiği inkâr olunamayacak şekilde şöyle devam etti «— Fakat ne hazin tecellidir ki ger kuvvet bu sefer de demokratik re- imin imkânlarından ve hürriyet lau- baliliğinden faydalanarak milli kıymet- lerimizi — halde Menderes ola- cak — tahribe, milli müesseselerimizi — her halde Ordu olacak— işgale ko- yuldular ve bunda da ciddi merhaleler Hükümet müzakereleri Tam ekseriyet AKİS/10 katettikten sonra artık hazırladıkları hazırlıkların tamamlandığı inancı için- eflerine süratle varabil- mek için geçmişte olduğu gibi türlü desiselerle yine ortaya sızarak onların temiz ve vatanperver (duygularından faydalanma yollarını buldular ve neti- cesinde görüldüğü gibi aziz ve mukad- des yurdumuzu..» Gürültüler dayanılmaz hal almış- tı. Yücesoy sinsi bir gülüşle şu itirafı pi z Ben realiteleri konuşuyorum arkadaşlar, günün içinde yaşadığımız hadisele AP, iler hayatlarından ziyadesiy- le memnundular.. Yücesoy söylüyordu : 21 Mayıstan dolayı ceza alanlar asıl suçlular değillerdi. Onlar piyonlardı. Asıl suçluların o getirilmesi (o lâzımdı. Yücesoy, tarihimizde ilerilik olarak ne varsa, Tanzimat Fermanından Nizami Cedit Ordusunun tesisine her şeyi kö- kü dışarda ideolojilerin eseri olarak gösterdi. Bunlar, komünizm ile siyo- nizmdi. Gem azıya alınıyor Y ücesoy bundan sonra, cüretini büs bütün arttırıp maskesini tamamile attı : «— 27 Mayıs İhtilâlini Türk Or- dusu yaptı. Ve muvaffak oldu. Kahra- manlar diye çınlgınca alkışladık. Neti- ce : Başta İhtilâlin öncüleri olmak üze- Ordu parçalandı. e Birbirlerine zıt zümreler doğdu. Şerefli ordu politika takip ediyor çamuruna bulandı ve milletle arası bo- zuldu.» Gürültüler gürültüleri takip edi- yor, fakat Başkan hatibi değil müda- hale edenleri susturmaya çalışıyor, on- lara çatıyoldu. Bir ara «27 Mayısla alâkası yok, kendi fikriyatından bah- sediyor» dedi. Ama sözlerinin şaheseri şu oldu : Abdurrahman Altuğ Yücesoyu kastederek «Bu adam neler söylüyor, sayın Başkan» dedi. Sayın Başkan bir öpürdü, bir köpürdü. Aynen şöyle v — Oturun yerinize rica ederim. Bir "milletvekiline adam diye hitap edemezsiniz. Oturun yerinize rica ede- rim. Nasıl bir arkadaşınıza bu adam hitabını yaparsınız.» Sonra <adam»a döndü ve sükünet- di . le şöyle de «— Buyur Bu sırada ar şunları söylü- u: «— İhtilâlleri yapanlar ne kahra- man Türk Ordusu ve ne de onun şeref- li kayan. İhtilâlleri yapanlar Za, m imi yu- nmiş dış ideoloji uşaklarıdır. Burada şerefli Türk suba- yının kabahati ise politika bilmemek, maskeli uşakları tanıyamamak ve on- ların zehirli yalanlarına, telkinlerine inanmaktan, ani şerefli ocağından, ecdat otağı kışlasından dışarı çıkma- sından ibarettir. Konuşmanın o bitmesiyle beraber ilk kavganın kıvılcımı Hakkâri millet- vekili Ahmet Zeydanın Yücesoy üzeri- ürümesiyle başladı. Sonra, holde, Tabii Senatörlerle A.P. lilerin meydan kavgası bunun tuzunu ve biberini teşkil tti.. Akisler ücesoyun çıkışı, onun Başkan ta- rafından (okonuşturulması ve bil- bum AP sıralarından red değil, tas- ihtiyatsız hareketle bir anda, şüphe ve güvensizlik duygularını üze- rinde toplayıverdi. Halbuki bu arada bazı puvanlar almıştı, 27 Mayısa bağ- lı teşekküller bunun üzerine seslerini (kuvvetle yükseltiler. İşin acı olan tarafı şudur ki Meclis kürsüsünde konuştuğu için Sait Si- dokunulmazlığın dır. Yoksa, Meclis koridorlarını muha- rebe meydanına çevirmenin de tasvip edilir Di tiril olmadığında o herkes müttefikt