Ancak, gelen haberlere bakılırsa, Komünist Çinin tanınması ile ilgili en önemli gelişmeler. Uzak Doğuda, Çinin kudretli komşusu Japonyada ol- maktadır. (Japon hükümeti yazın bağlar kurduğu Amerika Birleşik Dev- letlerin! lp için şimdilik bu konu bütün baskılara karşı koymaya Gill ama. bir yandan gittikçe kuvvetlenen japon solcuları, diğer yandan da Çinle ticaret yap- mak için kıvranan japon endüstrici- leri Komünist Çinin tanınması için hergün artan taleplerde bulunmakta- dırlar. Japon hükümetinin bu tazyik- lere ne kadar dayanacağı O kestirile- mez, fakat günün birinde Amerikanın korktuğu olur da Japonya Pekini ta- nırsa, Komünist Çin kendini dünya siyaset alanına çıkarmak yolunda i- kinci büyük zaferini kazanacaktır. Sovyetlerin endişeleri K omünist çinin milletlerarası gan da yaptığı bu ilerlemelerin Sovy: ler Birliği taralından endişe ile en diğini gösteren bazı belirtiler görün- mektedir. Bu belirtilerin şöylece özetlenebilir. Kom Başbakanı Çu En-Layın Afrika gezi- sine çıkacağı açıklanır (o açıklanmaz, Sovyet Başkanı Krutçef de önümüz- deki aylarda, bir Afrika gezisine çıka- cağım bildirmişti. Bu hafta içinde de Sovyet yayın organları Komünist Çin . idarecilerine yeni bir yaylım ateşi aç- mışlardır. Bundan başka, geride bı- raktığımız hafta içinde beklenmedik bir Moskova yolculuğu yapan Fidel Castro ile Krutçef arasındaki görüş- melerin ağırlık noktasını da, Komü- nist blok içindeki bölünmeler teşkil etmiştir. Gerçekten, Küba ve Sovyet lider- leri, görüşmeleri sırasında başlıca iki nokta üzerinde durmuşlardır. Bun- ların birincisi, Kübanın iktisadi du- rumudur. Amerika tarafından boykot edildikten sonra, da Sovyetler Birliğine satabilmektedir. Fakat Kübanın kendine muhtaç ol- masından faydalanan Sovyetler Bir- liği, şimdiye kadar, Ookendi iktisadi güçlüklerini öne sürerek (o Havanaya satın aldığı şeker için dünya piyasası fiyatlarının çok altında bir fiyat ödü- yordu. Geçen hafta yapılan görüşme- ler sonunda yayınlanan resmi tebliğ- de bildirildiğine göre, Sovyetler Bir- liği şimdiye kadar olduğu gibi şim- diden sonra da Küba şeker üretiminin yansını satın almaya devam edecek, buna karşılık (oşimdiye kadar ödediği fiyattan daha yüksek bir fiyat öde- yecektir. Fakat anlaşıldığına göre, bu fiyat bile dünya piyasasının oldukça altında tesbit edilmiştir. Bundan başka, iki devlet, arasında Kübanın iktisadi durumu konusunda yapılan görüşmeler sırasında, Krut- çefin Castro'ya Kübada giriştiği en- düstrileşme hareketine bir son ver- mek gereğini anlatmaya çalıştığı da söyleniyor. Gerçekten Castro, Küba- yı iktisaden kuvvetlendirmek için a- gır ve hafif sanayiye büyük bir önem vermiş, fakat bu yüzden adanın ta- rım üretimini ihmal etmişti. .Komü- nist devletler arasındaki iktisadi bir- lik olan COMECON'un yaptığı top- lantıda Castro'nun bu durumu uzun uzadıya tenkit edilmiş ve eğer yar- dım görmeye devam etmek istiyorsa, Kübanın iktisadi gidişine bir düzen vermesi gerektiği ileri sürülmüştür. Krütçefin mükâfatı gövei ve Küba liderleri (o arasında yapılan görüşmelerde üzerinde du- rulan ikinci nokta da, komünist blok içindeki bölünmelerdir. Bilindiği gibi, militan bir lider olmak peşinde koşan Castro da bu bölünme içinde önemli bir yer işgal ediyordu ve uyuşmaz bir tavır takınmanın Küba için daha el- verişli olacağını düşünerek Moskova- da imzalanan mükleer (denemeleri durdurma anlaşmasına katılmadığı gibi oOÇin-Sovyet anlaşmazlığı karşı- sında da kesin bir durum almaktan kaçınmıştı. Fakat Krutçef, geçen haf ta yapılan görüşmeler sırasında, bu DÜNYADA OLUP BİTENLER güç ekonomik durumda Kübaya yap- maya devam ettiği yardım karşılığın- da, Çin-Sovyet anlaşmazlığında Cast- ro'nun desteğini kazanmasını başar- mıştır. Gerçekten, o görüşmeler sonunda yayınlanan bildiride, Castro'nun "Sov- yet Komünist Partisi merkez komite- si tarafından milletlerarası Gel hareketi saflarında beliren görüş ay- rılıklarının giderilmesi ve birliğin ko- runması için alınan tedbirleri" onay- ladığı bildirilmektedir. Bundan başka, Castro, Sovyetleri Birliği tarafından savunulan barış içinde birlikte yaşa- ma ilkesinin o sosyalist devletler için dış politika prensibi olduğunu da açık- ça kabul etmektedir. £ Bilindiği gibi, bu ilke, Komünist Çin idarecileri ta- rafından şiddetle reddedilmektedir. Bildiride bütün siyasi yorumcuları en çok şaşırtan husus, Castro'nun Krutçefin baskılarına oOboyun eğerek, Amerika ile iyi komşuluk bağıntıları kurmak ümidini belirtmesidir. Krut- çef ,Küba eğer bir amerikan saldırı- sına uğrayacak olursa, Sovyetler Bir- liğinin yüklemlerine (o sadık kalacağı -bilindiği gibi, o Sovyetler Birliği ile Küba arasında bir karşılıklı yardım- laşma andlaşması vardır - ve elindeki bütün imkânlarla Kübanın yardımı- na koşacağını tekrarlamaktadır. Bu- na karşılık Castro da Amerika ile Küba arasındaki Oo münasebetlerin normalleşeceği arzusunu açıklamakta- dır.