YURTTA OLUP BİTENLER Son Havadis gazetesinde vergilerle ilgili başlık "Efendini karyakıta yapılan zamlarda Hükümet ta rafından gerekçe olarak ileri sürülen se- bepler de tatmin edici olmaktan uzaktır. Vergi mükelleflerinin afi edilmeleri ise endişe verici, ürkütücü bir tatbikat şekli- dir. Gürsana göre yeni kanunlara ikinci maddede belirtilen açıdan bakıldığı tak- dirde de tasarıları bir reform niteliğinde görmeğe imkân yoktur. Ancak Gürsan, bütün bu tenkidierine rağmen bazı konularda körü körüne mu- halefet a ay yerinde olmadığını i- fade etmektedir. Meselâ" henüz hazırlık safhasında an beraber Belediye Ge lirleri Kanunu, Emlâk Vergisi Kanunu ve Mali Tevzin Kanunu tasarıları Gürsana göre İslaha muhtaç vergi sahalarına bi- rer yenilik getireceklerdir ve gerçekten birer reform niteliğindedirler. Yeni vergi kanunları ile ilgili en kali- teli tenkidler şüphesiz Devlet (Plânlama Teşkilâtı tarafından yapılmaktadır. Plân- lamacılara göre, 1964 yılı plânlı kalkınma için son şanstır ve bu şans eldeki bütün imkânlardan faydalanılarak ( kullanılmalı dır. Plânlamacıların bu kanunlarla ilgili olarak ileri sürdükleri görüsün en önemli noktası vergi gelirlerinin, yıllık milli ge lir artısını takip edebilecek bir sisteme bağ lanmasıdır. Buna göre vergi gelirlerinin her yıl, bir önceki yıla nispetle yüzde 10 oranında artması gerekmektedir. o Ancak bu şekilde her yıl biraz daha artan finans man ihtiyacı ( karşılanabilecek ve plânlı kalkınma gerçekleşecektir. Ancak mevcut kanunların değil yüzde 10 oranında bir artış sağlaması, vazedilişleri sırasında ön görülen miktarda bir gelir sağlaması oda- hi, hiç değilse şimdilik imkânsızdır. O hal de her yıl için finansman ihtiyacını karşı- söyle, o kim lamak üzere yeni vergilere gidilmesi gere kecektir ki, bu da imkânsızdır. Yapılacak tek şey kanunları gerçeklere uygun bir sis tem dahilinde vazedebilmektir.. C. H. P. Vay, benim köse sakalım! B u hafta Mecliste, her halde CHP liler için eğlenceli sayılmayacak bir hadise cereyan etti. Bir önceki hafta Cuma günü, CHP Grupu Başkan Vekili Fethi Çelikbaş Meclis Başkanlığına bir önerge verdi ve Siyasi Partiler Kanununun her top- lantı günü konuşularak bir an önce çıkarılmasını istedi. Önergenin altın- da CKMP ile YIP den de iki imza vardı. AP liler buna pek şaştılar. Şaş kınlıkları geçtikten sonra da yaygara- yı bastılar. Meclis içinde işlerin süratli yürü- mesi ve bu arada Anayasanın zorladı- ğı kanunların bir an önce çıkması için bütün partilerin imzaladıkları bir pro- tokol hazırlanmıştı. Bu protoikola gö- Kulağa Küpe İşe göre adam! Ne ise, bizim yüzü çevrik, dinamik ve cu C.H.P. nin Meclis Grupu ken di Başkanını seçti: Milâdi o Beyazıt! istikbale reform- olduğumu söyleyeyim!" re, haftanın bir günü normal kanun- lara, diğer günleri ise öncelik ve ive- dilikle görüşülmesi gereken kanunla- ra ayrılmıştı. Bütün partiler bu hu- susta mutabakata varmışlardı. Şimdi Çelikbaş ayrı bir türküyle kargılarına çıkıyordu. Aslında, hakkı olan AP dir. Zira madem ki böyle bir protokol vardır, yapılacak iş o protokole imza basmış olan bütün partilerle anlaşıp bir ortak neticeye varmaktır. Zaten «Grup İda- recisi> olmak da bu icabın neticesidir. Gruplar kendi aralarında temas ede- ceklerdir. Gruplar Hükümetle temas rüyecektir. A.P. bir tadsız karşılaşınca boyun eğmedi ve maraza çıkardı. Sonra da, adamlarını topla- yıp celseyi terketti. Onlar gidince Mec- liste ekseriyet kalmadı, sadece Siyasi Partiler Kanunu değil, hiç bir şey gö- rüşülemedi, toplantı dağıldı. Bir kör döğüşü azartesi günü itiraz AP den gel- di. AP önergesinde, ilk protokol hükümlerine Dağlı kalınması istenili- yordu. Bu defa, buna CHP İller kar- şı çıktılar. Ortada bir, «Grup Presti- jJi> meselesi mevcuttu ve CHP —tükü- ren Çelikbaş da olsa— tükürdüğünü yalamamak niyetindeydi. o Nitekim Emin Paksüt —CHP nin, Partiler Ka nunu ll sözcüsüdür— SÖZ is- tedi ve meselenin ehemmiyetinden bahset Partilerin kendilerine bu ka- nunla bir çekidüzen vereceklerini, ka- nunun bir an evvel Meclisten geçme- sinde fayda bulunduğunu ifade etti. AP liler gene ayağa kalktılar. Görüş- meler gene aksamağa başladı. Bunun