Beliren ışık Dum bu iken, Çarşamba akşamı Londrada bir ışık belirdi. Duncan Sandys Erkini davet etti ve kendisine, Amerikalıların Adaya asker meyi prensip itibariyle (kabul lerini bildirdi. Bu, bir NATO birliği- nin e içinde olacaktı ve buna Türkiyenin ilâve kuvvetlerle katılma- sı ii görülüyordu. Erkin sonra- dan bunu memnunlukla karşıladığını gazetecilere söyledi. Fakat tabii obu, Türkiyenin Adadaki haklarında en ufak bir değişiklik yapmayacaktı. Bir hâl çaresinin bulunması için elinden geleni hakikaten yapan Erkinin Lond- rada herkese anlatmak istediği gerçek şudur: Türkiyede hiç kimsenin Türk lere kabul ettirtemeyeceği şeyler var- dır, bunlar İnönüden istenmemelidir. Bunların başında ise, bizim Adadaki Zaman zaman a geç bize karşı ba- taarruzlarına erler. Aman o sıralar bir tatlı GliEr bir tatlı o- lurlar.. "Gelin derler, "sarılıp öpü- şelim, kardeş olalım, dost olalım." Biz deriz ki: "Ama yoldaş, biz sizinle hep dost kalmayı istedik. Ara mızdaki dostluk andlaşmasının vâ desi geldiğinde size biz müracaat ettik. O vakit, bizi, elimiz boş geri çevirdiniz. Bizden Boğazlarımızı, top raklarımızı istediniz. Biz de olmaz cevabını verince bize düşman kesil- Ne günahımız var bunda?" zaman Ruslar derhal haykırır lar: "Ah, o Stalin yok mu, o hain Stalin? Sade bize çektirmedi, bizi en sevdiğimiz dostlarımızdan da et- ti. Stalin ve Molotof size karşı, ta- kınılan tavrın iki sorumlusudur. A- lin sarılıp öpüşelim, kardeş olalım, dost olalım.!" Biz mukabele ederiz: "Bizden Boğazlarımızı, to arımızı o iste- diğiniz zaman size hatırlattık ki siz bunların üzerinde bir hak iddia et- meyeceğinizi vaktiyle taahhüt etmiş sinizdir. O zaman siz bize gülerek şu cevabı verdiniz: Bu taahhüdü yap tığımız zaman biz zayıftık, halbuki i- kuvvetliyiz! Bugün de aynı felsefeyle hareket etmediğinizi ouz Feridun C. Erkin Yeni gelişmeler arifesinde Stalinin Rusları tumu! Bizim bu kadar önem verdiği nasıl ki?" Ruslar hemen tekrarlamaya ko yulurlar: "Kim söylediydi bu lafı? Molotof değil mi? Canı cehenneme! Molotofun şimdi bir rolü var mı? Yok! Biz Stalinin davranışım oda, Molotofun sözlerini de kabul etmiyo- ruz. Gelin sarılıp öpüşelim, kardeş olalım, dost olalım!" Türkiyenin Sovyetler o Birliğiyle dost olmamak için hiç bir (sebebi yoktur. Hatta bu, Türkiyenin bir samimi ve ciddi arzusudur. Ama, kuzey komşumuzla aramızda düşmanlık asırları vardır. £ Bunun, milletimizin yüreğinde bir tortu bı- rakmamış olması imkânsızdır. Hükü met olarak Sovyetlere karşı hiç bir bilebiliriz, (o size güvenebiliriz düşmanlık yapmadığımız o herkesin gözleri önündedir. İsmet İnönünün ağızından bugüne kadar (Rusyanın aleyhinde bir tek, ama bir tek tadsız söz işitilmiş midir? Türkiye Radyo- ları bugün Rusyaya düşmanlık edi- yorlar mı? Bir Parlâmento heyeti- miz Rusyayı ziyaret etmiştir. | Bu- günlerde bir Rus Parlâmento Heye- tini misafir edeceğiz. İsteriz ki kül- tür münasebetlerimiz artsın, ticari münasebetlerimiz artsın. Birbirimizi daha iyi anlayalım, sevelim. Ama, işte bir Kıbrıs Meselesi ve işte Kıbrıs Meselesinde Rusyanın tu- KIBRIS OLAYLARI haklarımız ve oradaki arkdaşlarımız bir tehlikeye maruz kaldıkları (o tak- dirde müdahale imkânımızdır. Tür- kiye böyle bir tehlikenin dışında, bir hâl çaresi bulununcaya okadar mü- dahale etmeyeceğini, müdahale hakkı- nı daima elinde tutarak temin edebi- lir. Ama geriye bir adım atmak? Bu imkânsızdır, tamamen imkânsız! Er- kinin ısrarını anlayanlar oldu, anla mayanlar. Fakat gerçek, Amerikanın da bir nevi Teminatçı Devlet olarak i yet alması şu anda Konferansı tarmış olmasa da ömrünü tır. Nitekim haftanın sonlarında Hü- kümet, Londradaki heyetimize orada daha fazla kalabileceğini bildirdi. Mamafih, Konferanstan çekilme ka rarımız da kalıyordu. Bu. sadece bir tehirdi. miz ve böylesine haklı olduğumuz bir davada Makariosun teşvikcisi, ona cüret veren, onu iten Kremlin- dir. Rusya Makariosu niçin tutar? Kıbrısın, sahiden bir komünist pey- ki olmasına müsaade edilebileceğini sandığı için mi? Tahmin edilmez. Daha ziyade Kremlinin istediği, Ma kariosa cesaret vermek, onu uzlaşmaz tutumunda muhafaza etmek, içimiz- de ve etrafımızda gerginliğin vamını sağlamak, NATO içinde hır çıkarmak, Amerikalılara karşı, İngi- lizlere karşı, Yunanlılara karşı Tür- kiyede düşmanlık hisleri yaydırmak, bizi zayıf düşürmektir. Ama silâh geriye tepmiştir. Sor- mak hakkımız değil midir: "Bu mu dur, dostluk? Biz, bu Rusyaya mı güveneceğiz?" İşte, Kremlinde artık Stalin oturmuyor ve Molotofun iş- lerde bir rolü yok. Rusya aynı Rus- ya. Demek ki Kremlinde oturan is- ter bir çar olsun, ister Stalin, ister Krutçef adını taşısın bize karşı he- saplarında, niyetlerinde ve tertiple- rinde hiç bir değişiklik olmuyor. Türkiyeye karşı Makarios?.. Bu, 1946'da bizi Batı Blokuna elleriyle iten Stalinin hatasına eş bir hata- 964 Moskovası bunun arefesin- de bulunuyor. AKİS/21