da Lidia içeri girer ve üçgen tamam- lanır. Tedirginliğin başı ve sonu S onlara doğru Lidia, Tomasso'nun ö- lüm haberini alır. (Birbirlerinden her türlü bağlarla kopmuş karı-koca, bu hiç bitmeyecekmiş gibi gelen ölüm- cül gecenin sonunda, sabaha karşı ye- niden bir araya gelirler. Tomasso'nun kişisel ölümü, aslında aşklarının, on- ları birbirlerine yaklaştırıp birleştiren aşklarının soyut ölümüdür. nda bunun bilinçli gerçeğine varırlar. Yı- kılmış ve dayanıksız, sadece yalnızlık- larım unutabilmek, bu korkularım kendilerinden saklayıp yenebilmek için çimenlerin üzerinde birbirlerinin olur- lar. Mutsuz ve tedirgin iki insanın yalın hikâyesini Antonioni, büyük bir şiir gücü ve duyarlıkla Lidia ve Giovanni'- nın tedirginliğini, yalnızlığım çoğalt- Lidia sokakları dolaşır, şehir dışına çı- kar, erkeksiz ve yapayalnız bir kadın- dır. Avunmak ve unutmak ihtiyacım iliklerine kadar duymaktadır. o Yeni manı artık göstermeyen bozuk saat, boş bir arsada yumruk a koz- larım paylaşmaya gelen Kavgacı ço- cuklar, kırda füze atışı denemeleri ya- panlar, sözde Lidia'nın ilgisini çeker- ler. Lidia. bunlarla avunmaya çalışır. Oysa bütün bu sayılanlar, genç kadı- nın tedirginliğini yalnızlığım o çoğalt- tıkça çoğaltır, büyütür. Ayrıca, gide- rek onu bunaltır ve ezici baskısı altına alır. Aşkın tükenişi, bir erkeği -ya da bir kadını- artık sevememek duygu- su.. Antonioni, Lidia'sında ve Gio- vanni'slide bunu bütün çıplaklığıyla Vermektedir. Gittikleri davette kendisini otomo- biliyle bir gezintiye çıkaran ve sonra da kendisiyle yatmak isteyen genç a- dama. Lidia, sırf bu a. yü- zünden teslim olmaz. Oys. zaman buna uygundur: Lidia, kocası- nı başka bir kadınla sevişir, ya da pe- şi sıra koşarken görmüştür. Yine ayni tükenmişliktir ki, kocası Giovannl hay- vanca bir tutuku yla evi! çimenle- rin üzerine yatırdığı anda karşı koy- m çabalar, ağlar ve istemez. Ama insanın, aşkın da üstünde hayvanca yanı, m Lidia'yı da yener. Herşeyin bittiği gerçeğim ortaya koyan ölüm haberi, karı-kocayı yıkar, bu yıkıntı içinde geceden çıkıp sabah- la birlikte geniş kırlara doğru yürür- ler, bir yerde a. otururlar. Ba- rışma ve eski mutlu iki kişilik dünya- larına dönme ihtimali her an mev- cuttur. Mevcut olmasa bile, onlar öy- le sanmaktadırlar. Lidia, çantasından. Giovanni'nin kendisine yazmış olduğu eski bir mektubu çıkarıp okur. Mek- tubun okunma süresinde Giovanni'nin bencil yanı uyanır, aşka, etki aşklara doğru onu iter. Bu yeniden doğuş Li- dia için midir, yoksa yazarlığı için mi, kendisi için midir? Antonioni der ki Röiisör Antonioni'ye göre, "aşk de- diğimiz şey, öyle anlaşılmaz, öyle çapraşık bir duygudur m onu bir has- talık gibi incelemek geri ağımız. da herşey gibi insanların duyguları da değişmiştir. Bilim dallarında olduğu gi- bi, bir takım yem kurallar bulmak şarttır. Oysa biz insanlar ödlek kişile- riz. Elle tutulan şeyleri inceleriz de duygu ve ahlâk yönünden derine in- mekten korkarız. Erkekle kadının mey- dana getirdiği çiftin anlaşamaması, u- yuşamaması üzerinde durmama gelin- ce, aşk, hiç bir zaman devamlı değil- dir. Erkekle kadım birbirine başta bağ- layan bu duygu, zamanla ölmeye mah- kümdur. Alışkanlık haline geldikten sonra iki kişiyi birbirine bağlayan yal- nızca acuna, saygı, ya da başka çeşit- bütünüyle ayrılmıştır. SİNEMA li duygulardır, fakat hiç bir zaman aşk dediğimiz duygu değildir. Böyle- ce erkekle kadın aşkın öldüğünü anla- dıkları an büyük bir hayal kırıklığına uğrarlar, ortak yaşayışları da bu yüz- den sarsıntı geçirir. Oysa ölüm gibi, aşkın sonunun gelmesini de normal kabul etmek zorunda; Aksini Öne sürmek yersiz olur. Filmlerimde görü- len çiftlerin Solda iflâsı, bazı Dee siplerin, İnsanların bağlanma reken bazı toplum kurallarının da ik lâsı demektir. Toplumda değer ölçüle- ri sonsuz değildir, durmaksızın değişir, değişmelere uğrar. Kadının hayattan çok şey istemesini ise hayata, organik bakımdan tam olarak tatmin edilme- sinin imkânsızlığına bağlamalıdır." Yine Antonloni'ye göre, kadın, bi- yolojik yapısı dolayısıyla tabiata daha yakın kalabilmiştir. £ Kadınlığından, yalnızca kadında olan sezgi ve duygu- larından ötürü Yirminci yüzyü, onu, erkeği olduğu kadar, etkileyememiştir. ve değişen erkekle daha yavaş de- i kadının dünyaları o birbirinden AKİS/31