ile Ankaralı hanımları kendisine bağ- ladığı gibi. şimdi İzmirde de bir şu- be açmış. Yakında Istanbulda da Mev- sim mağazasında bir şube daha aça- cakmış. Söylendiğine göre, Faize bir aya kadar evleniyormuş. Bu minyon gelin halayına çıkarsa işler büsbütün kar- deşi Setlin Babanın üzerinde kalacak. Bereket, çok yakında Paristen bir er- kek makastar gelmesi için anlaşma yapmışlar. Bu defaki defile hakikaten çok şa- haneydi. Fakat sy Eş pek yer verilmemişti. Mankenler de elbi- seleri güzel taşıyorlardı doğrusu, Defi- lede beş manken vardı: İstanbuldan gelen meşhur türk artisti Lâle Belkıs, Ankaranın çok iyi tanıdığı eski man- ken Tülin, yenilerden siyah saçlı ve kâhküllü Günseli, yine başkentin tanı- dıklarından Selva ve en genç manken Siyasal Bilgiler Okulu a pek zarif ve tatlı Betti Akman... genç kız hangi elbiseyi giyse insan o yaşta olmadığına üzülüyor. Birçok ha- nımlar da, böyle bir geline sahip ol- mak için, o yaşta oğulları olmadığına esef ediyorlardı. En sonda çıkan beş gelinliğin en şahanesi de yine Betülün üzerimdey- di. İkinci bir defile de seyirciler ara- sındaydı adeta: Bu kadar çok şık ha- nımı bir arada görmek har zaman mümkün olmasa gerek! Çok şık, si- yah bir tayyör giymiş, yakasına da siyah bir gül takmış olan Helen Örs, ecnebi ahbapları ile gelmişti. Lüsyen Avunduk, açık filizi tayyörü ve aynı renk şapkası ile zarif bir tırtıl gibiydi. masada, Leylâ Pekdeğerle beraber o- turdular. Siyah tayyör ve beyaz kürk şapkası ile Bayan Osma - Şinasi Os- manın eşi - epeyce erken gelmişti. U- zun bir Avrupa seyahatinden yeni dö- nen yüksek mühendis Azmi Erkas- lanın eşi Sevim Erkaslan, kürk yaka- lı deri mantosu ve asorti şapkası ile çok şıktı. Kendisine şapka da yakış- makla beraber, Ankaranın en güzel saçlarının örtülmesine acıyor insani Nilüfer Özlen çok erken gelmiş o- lacak ki, masanın en başındaki grup- taydı. Leyla Çelikbaş nefti tayyör üze- TÜLİDEN HABERLER rine panter bir şapka giymiş ve eşarp takmıştı, pek zarifti Endonezya Sefi- resi Subijakto, kırmızı milli b İ le "Orkide Kadın" vasfina lâyık ol- duğunu bir daha ispat etti. Meşhur Kim Novak Taşar hanım tabii defile- deydi. Bu terzihanenin başrmşte isi galiba Yaşar Hanimi.. Açık m âde- ta jat rengi bir tayyör ve aynı renk pek orijinal bir şapka giymişti. Defi- lede de kendisinin satın almış olduğu mor bir tuvalet ve mantosu teşhir o- lundu. Mrs. Hare, koyu mavi yünlü bir el- bise giymişti. Sarısın Tülin (Faruk) pek ağırbaşlı kıyafeti ile gene göz alı- yordu. Salon çok kalabalık olduğu için ar- tık sonlara doğru sigara dumanı göc- leri yakmıya başlamıştı. Bu salonda bir havalandırma tesisatı olsa -ve iş- lese - kışın balolarda da sıcaktan bu- m insan. Bundan sonra her ın ilk cuman aynı salonda bu defi- eler devam edecekmiş. Kızılayın genç yardan müdürü, Errol Fiynn namile mâruf, Hamit Sonar nihayet pazartesi günü evlendi ve çok şükür, her fırsatta Bursaya taşınmak- tan kurtuldu. Gelin Nebahat Kumral çok cici bir kız. Gelinliği de çok yakış- mıştı kendisine. Nikâhta taraflara şahitliğini Adnan Öztrak ve Kızılay U- mum Müdürü Muzaffer Alan yaptılar. Damadın çok yakın arkadan Babür Ardahana da herkes, "dansı başına" diyordu. Bakalım, oArdahan yakay ne zaman kaptıracak!- Ges film artisti Filiz Akın Ankara ya geldi ve eski okulunu, STİ daşlarını ziyaret için Ankara Kolejine uğramayı ihmal etmedi. AKİS/29