Kadının Hürriyeti ız çocuğu büyüten bütün aydın annelerin müşterek bir dertleri yardır: K Kadın hürriyetinden anladıkları şeyi onlara uygulayamamak, yani çocu- ğu yeteri kadar hür, yeteri kadar baskısız ve yeteri kadar müstakil yetişti- rememek.. Geçenlerde bir arkadaşım, yetişkin kızına: — Sen kızsın, erkek kardeşinin yaptıklarını yapamazsın" deyivermiş. Tam bu olayın üstüne evlerine gittim. Küçük kızın isyanı görülecek şey- di! Ağlıyor kendisini dünyanın en zavallı mahlüku olarak görüyor, nihayet, daima kadın haklarından söz eden annesini samimiyetsizlikle suçluyordu. Neden, kendisinden küçük olan kardeşi istediği, arkadaşla, istediği yere gi- diyordu da, kendisi aynı şeyi yapamıyordu? Küçük kız, soruyu bana tekrar etti. Doğrusu, kolay Cevap veremedim. Gidebilirsin, demek güçtü. Bizim top- lumumuzda "gidemezsin" demek doğru değildi. "Kızlar gidemezler" de- mek hepsinden kötüydü. henüz sıcağı sıcağına kafamı meşgul ediyordu ki, bir fransız der- gisinde, kadınlara takılmasını seven tanınmış bir erkek yazarın kadın hür- riyeti hakkındaki düşüncesine tesadüf ettim. "Evet, hürsünüz" diyor kadın- lara, Jean Duche. "Yalnız başınıza oturabilir, hayatınızı kazanır, hatta ona istediğiniz şekli verebilirsiniz. Otomobil de kullanırsınız. İsterseniz, yalnız başınıza, büyükler gibi trene binip seyahate de çıkarsınız ama, dikkat, treni beklerken, çok susamışsanız bile, büfeden viski isteyip kendi kendinize içe- mezsiniz. Hiçbirşey yapmasalar, bakarlar size. Kendinizi kâfi derecede hür, kâfi derecede serbest hissedemezsiniz. Ama üzülmeyin bu sözlerime. Bun- lar, çöken bir erkek derebeyliğinin son kalıntılarıdır. Bir yüz yıl içinde al- dığınız mesafeyi düşünün.. Yalnız başınıza il ısmarlıyacağınız uzak olmadığım göreceksiniz. Ne var ki kadın her zaman, her kadar yalnız, bu kadar müstakil kalmayı ka Zaten istiklâllerinin bütünlüğünü geciktiren de bu. Demek ki bugün, ileri ispiemdard. kadının hürriyetini tahdit eden şey, daha çok, alışılagelmiş şekillerdir. Bu, toplumumuzda kız çocuğu yetiştiren annelere bir İlham kaynağı olabilir. "Sen kızsın, erkeklerin yaptığım ya- pamazssın" demek doğru değil bence. Bu, kız çocuklarına büyük bir baskı, kötü bir altsanma duygusu aşdar. Nice kadınlar bilirim, o çocukluklarında edindikleri'ta duyguyu ömürleri boyunca atamamışlar, ezilmişler, hayatlarım yaşıyamamış, mutlu olamamışlardır. "Sen kızsın, yapamazsın" demektense, çocuğa, hür bir insan olarak yapabileceği şeyleri öğretmek, ve küçük yaştan ona en başta ekonomik hürriyetin zevkini ve faydalarım aşılamak lâzımdır. Ama, yaradılış bakımından, kız çocuğuyla erkek çocuğu arasında bazı fark- lar vardır elbette... Her iki taraf da, mutlulukları için bu farkları muhafaza ederler, bunu isterler. Ancak bu hal, kız çocuğuyla erkek çocuğuna değişik haklar vermez, birer sekliden ibaret kalır. Zaman, bunları tabii hayatta yok etse de, görgü, bunları, hiç olmazsa, sathi şekilde muhafaza edecektir. Mesele, çocuğu eğitirken, bunları kendisine verebilmekte, bunları onun karşısına birdenbire baskı şeklimle çıkarmamaktadır. Jale CANDAN dan mahrum etmiyen gece pancuria- yularak ve etüd edilerek yapılmıştır, rı veya yalnızca odayı gözlerden mu- fakat genel olarak, bunlar çok küçük hafaza etmek için kullanılan cılız per- deler tercih edilmektedir. o Çok fazla miktarda masa abajuru yerine, odayı tavandan aydınlatan, fakat masa üs- tündeki bir abajurun hizasına kadar irilen tavan abajuru gene moda olmuş- tur. (oOBunlar da çıplak ve mümkün mertebe basit malzemelerden maktadır. Eşyaların yalnız oturulacak kısmı kumaşla kaplı olup, ayaklar a- çıktadır ve bütün eşyalar için ince ve cilâlı, fakat çok basit görünüşlü tahta tercih edilmektedir. o Sandalye- ler; vücudu rahat ettirecek şekilde o- AKİS/26 ince ayaklı ve gözü hiç doldurmayan eşya parçalandır. Yatak odalarında dahi komodin- ler, tuvalet masaları Okalmış, bunlar duvar dolaplarının içine girmiş, ban- yoya nakledilmiştir. Yatak odalarında rahat, dümdüz örtülü süssüz bir karyo- la mecmua veya kitap koyacak bir yatak ucu rafı, ayak basacak minimi- ni bir halı vardır. Burada da göze her- şey çıplak gelmektedir. Bu çıplak iç dekorasyonda tahta ile maden, tuğla ile cam çok kullarulmaktalır. Eşyala- rın azlığına mukabil tavan ve taban döşemesi, duvarlar çok itina ile, iyi malzeme ile yapılmış, mimari İle de- korasyon birleştirilmiştir. Şık vitray- lar ve işlenmiş camdan küçük tablo- lar çok modadır, fakat bu tin ş- yaları olsun, değerli (o tablolar in daima tek tük kullanılmaktadır.