em'in sert ve sıkı, insafsız ve hırsız idaresinden Vietnamlıların okendileri- nin bizar olduğunu göstermek ve 8ay- gonu, kaybedeceği yüzdeyüz bir seçime zorlamaktır. Fakat Amerika bu oyu- nun oynanmasına yanaşmamış ve Di- em'in yardımına gelmiştir. a ak Hükümeti Vietnamda her gün | on doların üstünde para saf etmekte- dir. İki yıldan beri ise, bugün sayısı 16 bini bulan amerikan kuvvetleri çe- şitli isimler altında fiilen Diem'in bir- İlklerine yardım etmekte, onlarla be- raber savaşmaktadırlar. Dokuz yıl içinde Diem savaşın tali- hini kendi tarafına çevirmemiş değil- dir. Saygondaki amerikan komutan General Harkins'e göre sonun başlan- gıcına gelinmiştir. Nitekim, Budist Me- selesinin patlak vermesinden sonra Vi- etnama giden MacNamara-Taylor e- kibi de zaferin ufukta göründüğünü ve 1965 civarında neticenin alınacağını m cereyan eden Saray Fa- merikanın o prestijini yükseltebileceğini hiç kimse sanma- aksine, daha dün Di- em-Nhu ikilisini amerikan emperya- lizminin uşakları olarak teşhir eden çevreler onları aynı emperyalizmin kurbanları diye propaganda etmekte gecikmeyecekler ve tıpkı bir önceki yalan gibi bu yalan da tutacaktır. Aslında, hiç olmazsa kahramanca ve davasına inanmış insanların cesa- retiyle kendilerini ölüme terketmiş bu kardeşlerin, sevdikleri Vietnamın iyiliği ii e ç dullarınığ zerrece şü yoktu gaye on- ları arial akları bu gaye onları amerikalılardan uzaklaş- tırmıştır. Ama trajik ölümleri Ame- rikana, hayatta kalmak ii ya- pacakları fenalıktan bin isli faz lasını yapacaktır, hatta ” Simdideğ kendisine olmak ithamından ko yacaktır ve bilhassa ey Doğu Asyada "Çirkin Amerikalı" nın elle- ri ucun süre kan kokacaktır. Vietna- mın içinde dahi, dün Diem'e kar- şı cephe almış bulunan ilerici, ay- dın genç Vietnamlılar yarın Ngo kar- deşleri birer kahraman olarak tebcil ederler ve davalarının sembolü ya- parlarsa şaşılmamalıdır. .Amerikalı- lar için kaçınılması imkânsız, acı bir talih! bir tahmin olarak kabul etmiştir. İşte, bilhassa Amerikanın politik çevreleri ve Saygondaki Amerika Bü- yük Elçiliğinin, Merkez İstihbarat Teş- kilâtının küçük kademeleriyle Diem idaresi arasına karakedi bu sırada gir- miştir. Her halde geveze ve ukala Ba- yan Nhu'nun çıkışları, hele son Ame- rika seyahati bu karakedinin bertaraf edilmesine yaramamış, bilakis ortalığı biraz daha bulandırmış, karıştırmış- 1. Niçin, niçin, niçin? ei de, Amerikanın tutumun- da ilk bakışta anlaşılmayan Oir nokta yok değildir. Budistlere yapıl- dığı ileri sürülen tazyik ciddi olmak- tan çok bir spektaküler istismar ko- nusu ve Diem rejimini dünya umumi efkârı önünde hırpalama sebebidir. Gerçi Bayan Nhu, bir engizisyon pa- pazı edası içinde kelam etmektedir a- ma Budist Meselesinde beliren reak- Zavallı «Çi Ama amerikanların bunda hiç kabahatli olmadıklarını söylemek kânı yoktur. u Vietnam meselesi tamamile pisipisine çıkmış, üzerine benzin dökülerek alevlendi- rilmiş, bunun neticesi çığ gibi büyü- müş ve bir Sağırlar Diyalogu netice - si, en hazin şekilde son bulmuştur. Ancak cila biraz kazıldığında, hadi- senin yaratılmasında, yaklaşan ame- rikan seçimlerinin tesirini sezmemek mümkün değildir. Vietnam, bu mü- cadelede kullanılan ve sonra buruş- turulup atılan bir silâh olmuştur. Geçenlerde Fransanın Le Figaro'- sunda Nicolas Châtelain Washing- ton'dan yazdığı ve "Güzel Elena Me- selesi" ni bahis konusu eden yazısın- da şöyle diyordu: "Seçimlere henüz bir yıl var. Buna rağmen seçim kam- panyası, mutaddan önce olarak, şim- diden açılmıştır. Çünkü Başkanın i- tibarından kaybetmekte bulunduğu, onun için Zayıf olduğu hissedilmek- tedir. Eğer Güzel Elena mevcut bu- luumasaydı mutlaka icat olunurdu, ahut yerine başka bir şey bulunup çıkarılırdı. Bu çeşit meseleler dai- ma seçim ailelerinde yaratılmak- tadır: cinsiyeti para, nüfuz ticareti..." una maalesef, dış, politika konu- larını da eklemek lâzımdır. Hasımlar birbirlerini yemek için hiç bir saha- nın istismarını savaş dışı bırakma- makta, en tehlikeli ve çok kimse için DÜNYADA OLUP BİTENLER siyon, Diem idaresine, eğer hatalı is- tikamette bir adım atmışsa onu geri- ye aldırtmıştır. Nitekim, Saygon ayak- lanmasının patlak vermesinden bir gün önce Nhu, Vietnamlı atom alimi. Prof. Buu-Hoi'nin refakatinde kendisine ge- len budist lider Thich Thien Hoa'ya meşhur hadiselerden beri mevkuf tu- tulan budistlerle öğrencilerin serbest bırakılması için kardeşi Diem nezdinde teşebbüste bulunacağını vaad etmiştir. Ancak Nhu, bunda geç kalmıştır. Diem, daima bir polis idaresinin ba- şında hükümet etmiştir ve bugün A- merikanın müttefik diye tuttuğu bir çok memleketten, hatta meselâ İspan- ya veya Portekizden o hususta ne ge- ridir, ama ne de ileridir. Demokratik haklar, Basın Hürriyeti, geçenlerde ya- pılan seçimler (ohep laftan ibarettir. Ancak bu durum, budist rahip Thich Ouang Duc kendisini omeşale haline sokmadan da böyleydi ve bu Amerika- rkin Amerikalı» hayati önemdeki hususları bir çocuk dikkatsizliği, kayıtsızlığı ile ele al- maktadırlar. Halbuki Batı Dünyası- nın, bu dünyanın lideri Amerikayı bir kayıtsız çocuk gözüyle görmeye tahammülü yoktur. Amerikanın Vietnamda Bayan Nhu'ya karşı zaferi, daha hadisenin ikinci gününde bir Pyrrhus Zaferi o- . Şimdi dünyada pek çok i merikaya biraz daha fazla sile bakacak, ona daha az venecek, belki bir gün bir iie, bir basın balonuna, bir seçim sava- a feda edileceği oinancı içinde kendisine yedek politika arayacak- ır. Demokrasinin kendisine mahsus usülleri bulunduğu şüphesizdir. o Se- çim zamanları demokratik memle- ketlerin birer çengel ohaline geldiği ve herkesin birbirini vurduğu da doğ- rudur Ama bu böyledir diye, amerikalı taraflardan birinin tutup da binlerle mil uzaktaki bir memleketi can evin- den vurması her halde vicdanları is- rumluluğunu tam kabul edip gereken, fedakârlığı yapmak suretiyle dünya nazarında lâyık addedilecektir. Ümit veren husus, bunu Am kada gittikçe oOçok sayıda görmeye başlamasıdır. eri", insanın AKİS 11