KÖŞEDEN Dış yarışmalara dair yı hazinesine 680 bin liraya mal olan verimsiz Na- poli seyahati, yurtdışı spor temasları Üzerinde dur- mağa ne kadar muhtaç olduğumuzu bir daha açığa vur- du. Türkiyemizde sporun bir teşkilâta bağlandığı 1923 den bu yana sporcularımız çeşitli vesilelerle yabancı memleketlerde oyapılan müsabakalara katılmışlardır. Bunlar bazen Olimpiyatlar, Balkan Oyunları gibi birçok milletin iştirak ettiği büyük ve şümullü hareketler, ba- san da milli maçlar halinde teke tek ve tek kolda kar- şılaşmalar olmuştur. Hadiseleri izlemiş olanlar hatırlarlar; kafilelerin al- dıkları neticeler ve başarı dereceleri ne olursa; olsun, dö- nüşlerinde daima hırçın ve yıpratıcı tenkitlerle karşılaş- mışlardır. Hele bazı ahvalde bu tenkitler samimi emek sahiplerini İncitecek asılsız dedikodulara ve imalara ka- dar varmıştır. Tenkitlere hedef olanların kendilerini ya- ralayan bu davranışların temelinde şahsi iğbirarlar, kıs- kançlıklar, çekememezlikler nı ona dayamaları hiç bir şeye yaramamış, sadece haki- katleri maskelemiş ve faydalı olması gereken tecrübele- ri kısırlaştırmıştır. Aslında sorumlu idillerin bu ina- nışları büsbütün yanlış değildir ama, o hakikatin de ta kendisi olmadığı aşikârdır. Her seyahat dönüşü kopan fırtınaların temelinde, bize kalırsa, bütün spor işlerimiz- işimizi kesin yarattığı aksaklık- lar, terslikler vardır. Hangi şartlar ve sebeplerle dış te- maslar aradığımızın, ne için yüzbinleri harcayıp uzun yollara dökülmeğe karar verdiğimizin Ooprensip olarak adını bugün dahi koymuş değiliz. Biz neyin peşinde ol- duğumuzu bilmeyiz, tenkit eden de tabii olarak bizi han- gi davranışlarımızda izleyeceğini kestiremez ve bu böy- le devam edip gider. Siz yolculukların en meşakkatlisine katlanıp ağzınızla kuş tutsanız, işin aslım ve hakiki he- defini bilmeyenler, sizi Devlet kesesinden gezmeler he- veslisi diye damgalamaktan vazgeçmezler. Sporda müsabakaların yerini ve değerini açıkça tes- pit etmeden, temelinde bulunması lâzımgelen fizik ve moral hazırlıkları tamamlamadan boy ölçüşmelere ka- tılmak, bir bakıma, sporu anlamamaktır. Müsabakalar sporun tarifini tamamlayan mücadele unsuru, şuurlu ve bilgili hazırlıklar ise, çalışmaları (o iskele sandalcısının Veya cambazın devamlı fizik didinmelerinden O ayıran özelliktir. Karşılaşmalar ister içerde, ister dışarda ya- pılsın, onlara bu açıdan bakmadıkça, yapıçan işin spor olarak verimi ve faydası mutlak kısır olacaktır. Bunu böylece belirttikten sonra, sıra, dış temasla- rı, getirecekleri fayda bakımından, birkaç şekilde mü- talâa edip prensiplere bağlamağa gelecektir. Kimin ne için nereye gittiğini bilmek, belirli hedefe varmak için kimin yola çıkması lâzımgeldiğinde vuzuha varmak ve neticeleri buna göre değerlendirmek ancak böyle müm- AKİS/34 Vildan Aşir SAVAŞIR Tenkitler gönül kırıcı tarizler olmaktan gösterilen titizliğe ve kün olacaktır. çıkacak ve prensiplere uymada isabetteki kusurlara yönelecektir. Bu yapıldıktan sonra müsabakaları kazanmak veya kaybetmek keyfiyeti ikinci plâna düşecek ve hakiki ye- rini alacaktır. Bir müsabakayı kazanan da kaybeden ka- dar sporcudur... Kayıplar lâubalilikler sebebiyle rezalet haline gelmedikçe, kimse için bir şeref yitirme konusu değildir. Kışa bir bakışla dahi yabancılarla temas aramanın sebepleri şöyle sıralanabilir: — Dünya veya komşular karşısında kendi yerini tespit etmek, boy ölçüşmelerin kamçıladığı teşvik edici tahriklerden faydalanmak, — Daha üstün oldukları bilinenlerin o bilgilerinden tecrübeye, görgüye dayanan dersler almak, — Milletten millete yakınlık, dostluk sağlamak, — Dünya spor ailesinin bir parçası olarak kendine düşeni yapmak, bunlar arasında ilk akla gelenlerdir. Dış temaslar bunların bir tanesi uğruna yapılabile- ceği gibi, bir taşla birkaç kuş kabilinden, temasların hepsini sağlamak maksadı ile yapılması da mümkün - dür. Bu takdirde müsabaların değeri sizin bu sıralanışta belirtilen hususlara verdiğiniz ehemmiyetle ölçülecek- tir. Biz, iyi kötü iddialı bulunduğumuz spor kolları için yola çıkarken, arkamızı daima aynı sebebe dayamışız- dır. Tıpkı, ikibuçuk sporcuya bir idarecinin düştüğü 680 hin liralık Napoli gezisinde olduğu gibi, seyahati, "Efen- dim gerçi iddiamız yok ama, hem medeni dünyaya ken- dimizi tanıtacağız, hem de sporcularımızın ve idarecile- rimizin bilgi ve tecrübe kazanmasını sağlıyacağız" ge- rekçesine dayayınca, her şey onu sağlamaya matuf ol- mak gerekir. Ve böyle bir kafilede ne tekaütlük arefesin- de müsabık, ne de spora tesadüfen karışmış, temel bil- gilerden külliyen mahrum, dil bilmez idareci bulunma- mak icabeder. Karıştığı tek müsabakada elenip, pazar dolaşan, sevk ve sefa peşinde koşan sporcuyla ve buna denk idareciyle tecrübe ve görgü sağlanmaz. Bu- nun böyle olduğu misali de, 1923den beri katıldığımız bunca müsabakadan sonra spor dünyası içinde hâlâ ay- nı şurayı işgal edişimizdir. Tecrübe ve bilgi edinsinler odiye ogönderdiklerimiz müsabakaları, oidmanları izlemezler, oklüp gezmezler, mektep gezmezler, stad gezmezler, şampiyon- larla, antrenörlerle, hocalarla konuşmazlar, onların ça- lışmalarını görmezler ve hiç bir dereceye (ogiremeden memlekete döndüklerinde karşılaştıktan tenkit ve ta- rizler ayyuka çıkınca üzülürler. Üzülmesinler! o Ya prensiplere bağlanmayı öğrene- cekler, ya da biz böyle, acı acı tenkit edeceğiz..