tasında kesin bir sınır çizmediğinden» bugün her iki ülke de bu bölge üze- rinde hak sahibi olduğunu ileri sür- mekte, bu hakkı karşısındakine ta- nıtmak için de silâha sarılacak kadar ileri gitmektedir. Madalyonun gerçek yüzü E ger iki devlet arasında bir sınır lıkları olmasaydı, bu anlaşmazlığın si- lâhlı bir çatışmaya kadar gitmeden çözülmesi daha kolay olurda Fakat Pasla Cezayir arasında, ilk bakışta göze çarpan çok önemli ayrılıklar var- dır. Bunların en başında geleni, iki ülkenin devlet düzeni arasındaki ay- rılıktır. Bilindiği (o gibi Fasta krallık, Cezayirde de kuvvetli ek adam yö- netimine dayanan bir cumhuriyet dü- zeni vardır. Fas Kralı II. Hasan hemen burnunun dibinde kurulan bu cum- huriyet idaresine karşı fazla sempati beslememektedir. Nitekim Cezayirin bağımsızlık okazanmasından sonra Fastaki demokratik idareyi (o kayıtla- maya başlamış, muhalefet partileri- nin çalışmalarım önemli şekilde sı- nırlamıştır. Diğer yandan Bin Bella- nın da krallık düzenine karşı fazla sevgi duymadığı bilinmektedir. o Mısır lideri Nasır gibi o da arap dünyasın- daki son krallıklara karşı açıktan açı- la cephe almış bulunmaktadır. Geçen haftalar içlinde Kabiliye böl gesinde Bin Bellaya karşı başlayan is- yan hareketinin, II. Hasana, Cezayire karşı açıkça hücuma geçmek cesare- tini verdiği anlaşılıyor. Berberi ayak- lanmasının Bin Bellayı herşeyden çok meşgul edeceğini sanan Fas yöneti- cileri; ihtilaflı bölgeye askerlerini sok- muşlar ve buraları işgal etmeye baş- lamışlardır. Fakat duruma hakim olan Bin Bella şimdi karşı harekete geç- miştir ve bunun üzerine başlayan ça- tışmanın nereye kadar gideceği şim- dilik belli değildir. Kime karşı tarafsızlık? B' olayın ortaya koyduğu en dikkate değer gerçeklerden biri, bağımsızlı- ğa yeni kavuşan devletlerin tarafsız- lık anlayışındaki farklılaşmalardır. İki büyük blok arasındaki çatışmada ta- rafsız kalmaya son derece dikkat gös- teren ve tarafsızlığı dış politikaları- nın temeltaşı ilân eden devletler, iş kendilerini ilgilendiren bir o meseleye gelip dayanınca, koydukları ilkelerle taban tabana zıt li bulu- nabiliyorlar. Bu konuda da, Afrikada ki krallıklar Fasın yanında yer alır- ken, Nasır da Cezayire silâh ve asker yardımı yapacak kadar ileri tir. Ayni şekilde, Habeş Kralı mese- lenin barışçı yollardan çözülmesi için elinden geleni yaparken Gana ve Gi- ne gibi ilerici devletlerin, Cezayir ça- ğırmadıkça, işe karışmaktan Oo kaçın- dıkları görülüyor. AKİS/24 BİR ADAM TANITIYORUZ LORD HOME Başbakan Macmillan 1960 Temmuzunda kabinesinde bir değişiklik ya- pıp Dışişleri bakanlığına o zamana kadar ikinci plâna itilmiş bir politikacı olarak tanınan Lord Home'u getirince, bütün İngilterede bir şaşkınlık uyan- mıştı. Bir kere, Muhafazakâr Parti içinde parlak bir geleceği olan o kadar genç varken, yaşı altmışa yaklaşmış, artık politika hayatını kapamak üzere olan bir asilzadeyi Dışişleri gibi eh önemli bakanlıklardan birine getirmenin ne gereği vardı? Sonra, Lord Home, yedi göbekten asil bir aileden geldiği için Avam Kamarasının değil, Lordlar Kamarasının üyesiydi. İngiliz gele- neği gereğince Avam Kamarasına karşı sorumlu olan hükümetin Dışişleri Bakanlığı nasıl olur da Lordlar Kamarasından birine verilebilirdi? Niha- yet Lord Home, kendi partisi içinde, artık tarihe karışmak üzere olduğu sanılan sağ kanadı temsil ediyordu. Bütün dünyanın ileriye yöneldiği bir devirde, Te eren dış işleri nasıl eski düzeni bağlı bir adamın eline tes- lim edilir: İngiliz kamu oyu daha bu sorulara kesin bir cevap bulamadan, Mac- millan Lord Home'a ikinci bir güven gösterisi daha yapmış ve geride bı- raktığımız hafta içinde, İngiliz Başbakanlığını kendi eliyle bu orta boy- lu, geçirdiği bir belkemiği rahatsızlığından dolayı öne doğru eğik gibi du- ran aristokrat politikacıya sunmuştur. Bundan sonra yapılacak ilk seçim- lere kadar İngilterenin kaderini yönetecek yeni Başbakan Lord Home, 1903 yılında doğduğuna göre, altmış yaşındadır ve İskoçyanın en eski ve asıl ailelerinden birinin en son varisidir. Eğitimini bütün İngiliz asilleri gibi ön- ce Eaton Kolejinde, sonra Oxford'da yapmış, genç yaşında politikaya 'itil- miştir. Asalet ünvanım onüçüncü Home kontu olan babasının ölümü üze- rine 1951 yılında kazanmıştır. Fakat şimdi İngiltere Başbakanı olabilmek için en kısa Almanda bu ünvandan vazgeçmek ve yapılacak ilk ara seçimi- ne katılarak Avam Kamarasında bir sandalya sahibi olmak (zorundadır. Avam Kamarası Lord Home için yeni bir deneme olmayacaktır, çünki ba- bası ölüp asalet ünvanını kazanıncaya kadar Lord Home, çeşitli seçimlere basit bir halk temsilcisi olarak katılmış, İngiliz hükümetlerinde çeşitli gö- revler almıştır., Lord Home'un muhafazakâr hükümetlerdi ilk görev alması Chamber- lain devrine kadar geri gidiyor. Chamberlain o zamanların genç politikacı- sına hükümet ile parlâmento arasındaki münasebetleri yürütmek görevini vermiş, yaptığı milletlerarası temaslarda Lord Home'u yanından ayırma- mıştır. Bu temasların en önemlisi Münih Konferansıdır ve Lord Home, Hit- lere Çekoslovakyayı peşkeş çeken: bu konferansa katıldığı için bugün bile pekçoklarının yıldırımlarını çekmektedir. Lord Home, Chamberlain yerini Churchill'e bırakınca hükümetten ay- rılmış ve İkinci Dünya Savaşının patlak vermesi üzerine orduya yazılmış- tır. Fakat kısa bir süre sonra belkemiği veremine yakalandığı için ordudan ayrılmak ve iki yıl alçı içinde yatmak zorunda kalmıştır. Bu hastalığın iz- leri, bugün bile Lord Home'un yürüyüp duruşunda kendini belli etmekte- dir. Lord Home'un yeniden hükümete dönüşü son Churchill o kabinesiledir. Daha sonra Eden Kabinesinde Commonwealth bakanlığı yapmış, 1960 Tem- muzunda da, Selwyn Lloyd'un yerine, Macmillan kabinesinin Dışişleri Ba- kanlığına getirilmiştir. Dışişleri Bakanlığım yürüttüğü sürece, Lord Ho- me, Başbakan Macmillanın en yakın çalışma ve sır arkadaşı olarak ta- nınıyordu, fakat kimse günün birinde Başbakanlığa kadar yükseleceğini dü- şünmemiştir. Sabırlı ve sessiz bir Dışişleri Bakanı olarak tanınan Lord Ho- me'un nasıl bir Başbakan olacağım, ancak zaman gösterecektir.