rı salonda birer köşe hazırlıyarak faa- liyetlerini belirtmişlerdi ove üyeleri kendilerine çekmek için çalışıyorlardı. "Köy Kadınına Yardım Kolu" özel bir ilgi görüyordu Tıp Fakültesinde faaliyet gösteren "Gönüllü Yardımcı- lar" ise Şeref Salonunun çok kıymetli halılarını, mozayik masalarını seyre- den üyeleri birer birer dolaşıyor ve on lar" ise Şeref Salonunun çok kıymetli kini aşılıyorlardı. Hacettepe Gönüllüleri : Hacettepe Tıp Fakültesi Gönüllüleri, mevsimi. konferans salonunda bir çayla açtılar. Hastahane çalışmaları 20 ve 100 saati doldurmuş olna Gönüllülere, bu top- lantıda tecrübeli. gönüllü işaretleri o- lan armalar ve beyaz şeritler verildi, yaz faaliyetleri anlatıldı, hatta kü- çükler için kurulan kitaplığı geliştir- me projeleri yapıldı. Gönüllüler bahar ayında yaptıkla- rı ve hastahaneye iyi gelir sağlayan Kermes için şimdiden dikiş günleri ter- tiplemeğe başlamışlardır. İlk toplan- tı Türkan Azizoğlunun erinde yapıl- dı. Ayser Doğramacı, her ay ayrıca bir dikiş günü toplantısı yapmak üze- re evini açacaktır. Bu dikiş günlerin- de üyeler, dikişlerini, makinelerini a- lıp hep beraber çalışmaktadırlar. Tec- rübe, "birlikte bereket" olduğunu gös- termiş ve geçen yılki kermes hasta- haneye 18 bin 890 lira bırakmıştır. Bu para hastahanenin Fizyoterapi servisi- ne verilmiştir. | Beyin arızalarından mustarip olan küçüklere daha geniş imkanlar sağlamak üzere, bu yıl Gö- nüllüler daha da fazla kazanmaya az- metmiş görünmektedirler. Oylarımız yeni bir seçim yaklaşırken dalma, çok sevdiğim bir arkadaşımı hatırla- rım. Bu arkadaşım, Türkiye demokratik sisteme gireli oyunu kullana- mamıştır, zannederim. Gerçi politikayla meşgul olmayı pek sevmez ama, iyi bir vatandaş olarak, memleketinin meseleleriyle ilgilidir ve aydın kişi olarak da' oy kullanmanın veya kullanmamanın gerçek mânasını bilir. Ama benim arkadaşım ihmalcidir, oyunu da bu yüzden bir türlü kullana- mamıştır. Bir defasında er değiştirmişti, ilgililere (zamanında baş vurma- dığı için bu hakkını kaybetti. Bir başka sefer, listelere zamanında bakmadı. Bir diğerinde, 1958 yılında, soyadının gadrine uğradı ama, gene zamanında. işin peşine düşmemişti. Türk vatandaşı oyunu kullanmaya alışmıştır. Şu anda kulağımda hep 24-21 Mayıs gecesi Radyoda konuşan Yarbay Ali Elverdinin sesi var. Elverdi, "Türk milleti ordusuyla, aydınıyla, tümü ile demokrasiye âşıktır" diyordu. Bu sesler e gece binlerle, onbinlerle türkün mutluluk gözyaşlarına yol aç- mıştı. Ertesi sabah başkentin sokakları, tıpkı 27 Mayıs 1960 da olduğu gibi. demokrasinin zaferini kutluyordu. Demokrasiyi yürütmenin tek yolu oy kullanmaktır. Türk vatandaşı bu- nu da belledi artık. Bundan ötürü benim korkum yok. 1960 yılında, Amerikan seçimlerinde Amerikada bulunuyordum. Seçim- lerden aylarca evvel radyolar, televizyon ve bütün propaganda araçları, te- şekküller, kadın dernekleri hep halkı oy kullanmaya itici çalışmalar yap- maya başlamışlardı. Bizzat siyasi partilerin, aynı gayret içinde oldukları- nı görünce şaşırdım, önemli olan şey, sanki kimin nereye oy vereceği de- gil de, yalnızca oyun kullanılmasıydı. Kadın Dernekleri Federasyonunun kir toplantısında, bu konuyu açtım ve neden oy kullanma konusu üzerinde bu kadar durduklarım sordum. Bana, seçim zamanlarında, bütün demokrat memleketlerde, uluslararası komünist (şebekelerin faaliyete (o geçtiklerini Ve halka oy kullandırmama ana fikri üzerinde kesif bir çalışma yaptıkları- nı anlatarak, bununla ilgili, bir de dokümanter film gösterdiler. Demokratik İdarelerde sorumluluk idarecilerle halk arasında paylaşıl- mıştır. Bir vatandaş, memlekette birçok şeyin gidişatından memnun olmı- yabilir ama, tenkit ve murakabe hakkını kullanarak bunların düzelmesi için payına düşeni yapmakla görevlidir. Zaten demokrasinin en güzel tarafı da bu sorumluluk ortaklığı değil midir? Araba yürümüyorsa, yavaşsa veya çok çetin bir hendeği atlamakla meşgulse, vatandaş kenara çekilip seyirci kala- maz, arabayı yürütmek için kafileye katılmak zorundadır. Müşterek çaba ile araba —muhakkak yürüyecektir. Diktatoryayı çen komünistlerin en çok korktukları şey, halkın bu şekilde uyanması, ses sahibi olması, oyunu kul- lanmanın zevkini tatmayıdır. Türkiyede oy kullanma aleyhindeki bir komünist propagandasının tu- tunması mümkün değildir. Bu, olsa Olsa, gayretkeşlerin maskelerini düşür - meye yarayacak ve halkın önünde onların itibarını büsbütün yitirecektir. Ben ancak ihmalden endişe ederim. Mahalli seçimler çok yaklaşmıştır tını alan vatandaşın muhakkak surette sandık başına gideceğine inanıyo- rum. Yeter ki kartım dine alsın, bunun için neler yapacağını zamanında öğrensin. Demokrasi aşkını ve oy kullanma sorumluluğunu kimse bu milletten söküp alamıyacaktır. Oylanmışın bizim için ne demek olduğunu biliyoruz. Jale CANDAN AKİS/33