Radyoyu Kurtarmanın Yollarından Biri Mahmut T. ÖNGÜREN yi ne kadar sert olursa olsun, Ankara Radyosu kış dönemi için programlarında değişiklikler yapmaya çalışıyor. Bu çalışmanın sonu- cunda ortaya ne çıkacak? Ne çıkarsa çıkanı, herseyden önce böyle bir ça- lışmayı olumlu bir davranış olarak kabul, etmek gerekir. Başkent Radyosu uzun bir sureden beri program bakımından bir ilerleme, bir gelişme göste- remedi. Belki bu kış dinleyicisini biraz daha hoşnut edecek. (o Şimdilik önemli olan bu değil. Önemli olan Ankara Radyosunun çevre üstünde yi- ne kötü bir izlenim bırakmaya başlamasıdır. Bu Radyo çeşitli sebepler- den ötürü dinleyicisini hiç bir saman genellikle hoşnut edememiş, hiç bir zaman onlara gerçekten yararlı olamamıştır. Fakat dinleyicisine hoş gö- ründüğü zamanlar vardır. Özentiye bezentiye kaçmadığı, hataların üstün- de samimiyetle durduğu ve bir de herşeyden çok dinleyiciye önem verdi- ği zamanlar... Derler ki, dinleyici çoğunlukla Türk Müziğinden hoşlanır; piyesleri sever, Batı Müziğini anlayan da arada sırada çıkar; Radyo içindeki he- zeyanlar, tartışmalar hiç bir zaman dışardan hissedilmez. Çok yanlış! Hiç bir radyonun dinleyicisini tamamiyle (hoşnut ettiği görülmemiştir ama, basit sandan türk dinleyicisi birçok şeyin farkına varır. Çünkü, na- sıl dertti adamın üzüntüsü yüzüne vurursa, dinleyicisi için çalışmayan radyonun dengesizliği de programlarından belli olur. Bir radyonun den- gesizliği de ne yeni kanunlarla, ne de plan ve programlarla düzelir. Ker- şeyin basında kime hizmet edildiğini bilmek var. Ankara Radyosundan da bunu beklemek herkesin hakkıdır. lere bildirilir? Bunun cevabı çok ba- sittir. (o Yalnız Ankara Radyosu değil, hiç bir radyomuz program plânlama- sına önem vermez veya önem verse bile, program plânlaması yapacak or- tamı elinde olmayan sebeplerden ötü- rü bulamaz. Bulamaz da, niçin, prog- ram plânlaması yapılıyor diye açıkla- nır? Çünkü gösteriş ön plânda gel- mektedir! Rapor önümüzdeki kış devresi için- de her programın yaza kadar devam etmiyeceğini, belli bir süre devam et- tikten sonra bir programın yerini di- gerine (o bırakacağım (o söylemektedir. Bundan daha isabetli bir davranış o- lamaz. Çünkü geçen hafta burada be- lirtildiği gibi, 1962-1963 mevsiminde Ankara Radyosu, dinleyicisine sözver- diği halde, birçok programı sonuna ka- dar devam ettirememiştir. önümüz- deki mevsim bazı programların yal- nız belli, bir süre yayınlanacağını öğ- renmekle Radyo idaresinin hiç olmaz- sa bu bakımdan dinleyicisine karşı mahcup olmıyacağı ortaya çıkmakta- dır. Ortaya çıkan bir nokta daha var- dır ki o da, içinde bulunduğu sebep- lerden ötürü, Ankara Radyosunun "program plânlaması" diye bir sözü yerine getirmesinin imkânsızlığıdır. Rapor, önümüzdeki Oo mevsim, bir haftalık yayın sürelinin yüzde 34'ünün söz, yüzde 60'ının müzik, yüzde 8'sının de reklâm programlarına ayrıldığını belirtmektedir. Bu dağıtman altında AKİS/30 da şöyle bir cümle vardır: "Bu oran- lardan Radyonun . eğitici ve öğretici programlara ne dereceye kadar önem verdiğim çıkarmak mümkündür". Fakat, söz programlarının yayın sürelinin yüzde 34'ünü tutacağını be- lirtmekle Ankara Radyosunun eğitici ve öğretici programlara ne kadar ö- nem verdiği ortaya çıkmaz. Ankara Radyosu isterse (o 100 tane doğrudan doğruya öğretici veya eğitici program yayınlasın, önemli olan bu değildir. Önemli olan programların gerçekten faydalı olup olmadıklarıdır. Kaldı ki, Başkent Radyosunun o eğlence prog- ramlarına da yervermesi ve yukarda belirtilen yüzde 34'ün içinde bir takım e programlarının da yayınlan- ması gerekir. Nice turfa müneccim apor haklı olarak şunu da söyle- R mektedir : "Tasarladığım» o yeni programlar sahip olduğumuz imkan- larla sınırlıdır ve bu bir gerçektir. Di- ger Avrupa radyoları ile yapılacak mukayeselerde imkânlarımızın -per- sonel, teknik ve mal! imkânlar- göz- önüne alınması gerekir." Bu kadar doğru bir söz olamaz! Radyonun birçok imkânları gerçekten sınırlıdır ve bu sınırlı imkânları bilen idarecilerin ayaklarım Oo yorganlarına göre uzatmaları ve Radyoda büyük hamleler yapılabileceğini ilân etme- meleri lâzımdır. Bir defa, aynı kadro bir seneden beri bir hamle yapama- dığına ve Radyoda bir gerileme görül- düğüne göre, önce dinleyiciye bunu affettirmeye çalışması gerekir. İkinci- si. Ankara Radyosu dış baskı ve prog- ram personeli bakımından hiç bugün- ü kadar rahat bir duruma, gelmemiş- tir. Çok değil, 1902 yazında genel mü- dürler, vekiller telefonla Radyoya u- zaktan idare etmeye çalışırlar, idare cilerin plânlarını altüst ederlerdi. E- bulunur ve asıl kendi işleriyle meşgul olamazdı. e Bugün bu durun da tamamen değişmiştir. İki aydan beri Ankara Radyosunda radyoculuk kursundan geçtikten osonra yapılan bir imtihanı kazanarak görevlendiri- len tam yedi tane prodüktör çalışmak- tadır. Büyük bir istek, heves ve ciddi- yetle kurslara devam, etmelerine ve, halen de çalışmalarına oOrağmen bu gençlere değer verilmemekte ve işin en korkunç, tarafı, kendilerinden lati- fede edilmemektedir. £ Ses alma ve montaj gibi diğer önemli işleri aksa- tabilecek görevler prodüktörlere yap- tırılmakta, bu yüzden bu gençler, i- lerdeki önemli işlere hazırlanmamak- tadırlar. Bu da Ankara Radyosunun en büyük aczini ortaya koymaktadır. Radyo yıllardan beri eleman aramış durmuş, eleman diye işe yaramayan kimseleri almış ve sonunda kendi ye- tiştirdiği gerçekten değerli eleman- lardan yararlanmaya önem vermemiş- tir. Önem vermediği gibi, yine ele- mansızlık (o sıkıntısından dem vurup, bu eksikliğe rağmen çeşitli kış prog- ramları hazırlama o fedakârlığına gi- riştiğini açıklamak yolunu seçmiştir! Radyonun gösterişten ovaz geçip yap sonlarında aldığı elemanlardan yarar- lanmaya çalışması, onları boş oturt- mamasını bilmesi, onlardan istifade etmesi şarttırr. Elbette bu elemanla- rın radyo konusundaki bilgileri yeter- li değildir, fakat aralarından bazıla- rının yapacakları programların halen Radyoda yayınlanmakta olan veya kı- şın yayınlanması düşünülen program- lardan çok daha iyi olacağı muhak- kaktır. Teni ve hevesli eleman Rad- yoya belki bir ateş, bir heyecan geti- recek ve muazzam olmasa bile prog- ramlarda taze bir havanın esmesine yol açacaktır. Eğer Ankara Radyosu- nun elinde dinleyicisini memnun et- mek için hiç yol yoksa, bu elemanla- rın taze fikirlerinden ve çalışma az- minden yararlanılması uygun olacak ve Ankara Radyosu uzun zamandan beri sürüp gelen köhne programların- dan, geri kafalılığından bu şeklide kurtulacaktır. AKİS, gelecek hafta yani prog- ramların listesini inceleyerek, bu programların daha önceki yıllarda yayınlanan programların bir mukaye- sesini yapacak ve Ankara Radyosunun yayınladığı rapor üzerinde duracak tı