Plân da /21 Mayıs olaylarından iki saat önceydi. neymiş? Fasih İNAL İstanbul Radyosunda Abdi İpek-' inin tertiplediği açık oturumda Plânlama müsteşarı Ziya Müezzinoğlu. Basın-Yayın ve Turizm Bakanlığı müşaviri Altemur Kılıç re Doçent Ner- min Abadan "Türkiyede Televizyon kurulsun mu, tunu tartışıyorlardı. Pek tartışıyorlardı da denemez ya,.. Abadan televizyonun faydalarından, nacağından falan adı ediyorlar, turarak, ekonom yer verilmediğini, bu sebeple, kurulmasın m1?" konu- Zira, Altemur Kılıç ile Nermin Türkiyenin ancak televizyonla kalkı- Müezzinoğlu ise bir takım rakamları konuş- ik ve mali durumumuz göz için televizyon konusunda bir yatırıma gidilemiyeceğini, let Meclisi tarafından kabul edilen Birinci yapacak bir önüne alındığı takdirde, bugün esasen Büyük Mil- 5 Yıllık Plânda da televizyona şey olmadığım söylüyordu. Bütün açık oturum müddetince tartışma bu hava içinde devam etti ve en sonunda da Altemur Kılıç gayet hakimâne, biraz da müstehzi bir eda ile "Ama, her şeye rağmen Türkiyede televizyon kurulacaktır" lafa karşılık Müezzinoğlu da, "O sizin şahsi kanaatiniz" Plân kanununda da televizyona yer verilmediğine göre. televizyon kurulacaktır" lâfını, olarak karşılamıştık. Ama şimdi, da yanılıyorum$ş, Baksanıza, B Ardıçoğlu, kurulacağı hakkında kat'i i bir mesele çıkıyor ortaya., dedi. Bu büyük cevabını verdi. “her şeye rağmen ne yalan söyleyelim, biz de bir şahsi kanaat itiraf etmek zorundayız ki, biz Müezzinoğlu de Avrupada turistik incelemelerde bulunan Turizm ve Tanıt- Bonn'dayken memleketimizde beyanatta bulunmuş!.. Bir tarafta Büyük Millet Meclisi ta- televizyon sanayiinin refindan kabul edilmiş ve kanun İline gelmiş beş yıllık plân var, öte yan- da da bu plânı tatbik etmekle vazifeli olan Bakanlar Kurulunun üyesi bir Bakan... Ne Plânda televizyona ait bir kelime, ne de Bakanlar Kurulunun böyle bir niyeti olduğuna dair ortalıkta lu ne siniz? Canım emare var... Peki ama, demeye televizyon kurulacağı hakkında Bonn'da beyanat verdi der» bunda anlaşılmayacak bir şey yok ki... Basın müşavirimiz Altemur Kılıçla görüşürse, sayın Ardıçoğ- İnsan Bonn'a gider de televizyon kurulacağından şüphe etmesi ve bu hususta bir beyanat vermemesi imkânı olabilir mi? litikası uygulamayı teahhüt etmiş bu- lunmaktayız. Ortak Pazar andlaşmasındaki, mal hizmet ve sermaye (alış - verişleriyle ilgili ödeme ve transferlerin alacak- lının veya faydalananların ikamet et- tiği memleket parasıyla yapılması ge- rekmektedir. Buna karşılık andlaşmaya katılan devletler, oOtürk ekonomisinin kalkın- masına faydalı olabilecek sermayelerin Türkiyede yatırımını sağlayacak im- kanları araştıracaklardır. Taraflar, üçüncü memleketler kar- şısındaki ticaret politikalarının koor- AKİS/22 dinasyonunu ve bu alandaki karşılık- lı menfaatlerinin korunması maksa- dıyla bir danışma usülünü sağlama konusunda andlaşmaya varmışlardır. Bu suretle geçen dönemi ikmal e- dildikten sonra son döneme gelinecek, bu dönemde de Ortak Pazara tama- miyle intibak etmemle kaabil olabile- cektir. Ortak Pazarla Türkiyenin tam a- dapte olacağı son dönemin en as 17, en çok ise 29 yılda kaabil olabileceği anlaşılmaktadır. Yani 1980 veya 1986 yıllarında... Bu müddet de Türkiyenin kendini o toparlayabilmesi için az bir zaman olmasa gerektir.-