HadiselereBakış Fesadın Hezimeti ye Hikâyesi, çıkarılmasındaki asıl maksadı ger- çekleştiremeksizin, kesin olarak iflas etmiş bulunu- yor. Kökü sadece ticari olan ve beğenilmeyecek bir "Bü- yük Kumpanya Rekabeti Anlayışı'nın neticesi bulunan kesif kampanya, etrafı toza dumana boğduktan sonra ilk noktasına gelmiştir: Türkiye Demiryolları üç loko- motif arasından bir tanesini tercih etmiştir, bu tercihin bütün mucip sebepleri, hattâ tercihi yapan yetkili ko- misyondaki bir muhalif üyenin aksi istikametteki mü- taleası lokomotiflerin parasını Oo verecek olan A.I.D.'ye bildirilmiştir, A.I.D tercih sebeplerinin kusurlu bulun- madığına karar verdiği takdirde satış mukavelesi ihale- yi kazanan firmayla imzalanacaktır. Herkes ve bilhassa Özel Sektörün başlıca temsilcisi durumunda bulunanlar o bilmektedirler, yahut bilmek durumundadırlar ki bu usulpek tabii, makul ve makbul usuldür. Bir ihaleye her yerde bir çok firma girer. Ama neticede, daima, bunlardan bir tanesi kazanır. Eğer her ihalede, kaybeden her firma bir tozkoparan fırtına ko- li nisbette zarar görür b . Ama asıl zararı özel Sek- törün ta kendisinin göreceği, hususunda hiç kimsede bir şüphe bulunmamalıdır. Hele Özel Sektörün, en hafif tâ- birle kritik durumda olduğu memleketlerde» Şimdi, fırtınanın sona ermiş bulunduğu bir sırada, serinkanlılıkla hadiselerin cereyan tarzını izleyelim. Bu, bütün meseleyi gözler önüne sermeye yetecektir İhale Mayıs ayında yapılıyor. Mayıs ayında GM'in temsilcisinin İnönü ailesiyle alâkası, bugün neyse ge- ne oydu. Mayıs ayında GM'in -ye GE'nin- ilânları AKİS'te yer almıştı. Ama hiç bir feryat yoktu. Teklifler, sonradan GE'den yana vaziyet aldıkları öğrenilen tâli komisyonlarda incelenip mütalealar hazırlanıyor. Gene bir feryat yoktur. Halbuki o sırada da GM'in temsilcisi- nin İnönü ailesiyle alâkası bugünkü derecededir, AKİS'te çeşitli firmaların ilânları yapılmaktadır. Teklifler, tâli komisyonların mütaleasıyla birlikte çok daha tecrübeli ve yetkili demiryolculardan müte- şekkil esas yetkili, komisyon olan Satınalma Komisyonu- önüne çıkarılıyor. İşin başında gene bir feryat yok- tur. Fakat ne zaman ki bu komisyonun tâli komisyonun hesaplarını, mütaleasını aynen ve tetkiksiz kabul et- meyeceği öğreniliyor, ne zaman ki bu komisyon, kanun- ların kendisine emrettiği şekilde bütün lokomotifler hak- kında hesaplar yapmaya, bunları kullananlardan rapor- lar istemeye, tartışmalara girişmeye başlıyor, o saman kıyamet kopuyor: Efendim, 'in temsilcisi İnönünün akrabasıdır, Ömer İnönünün ortağıdır, obakınız AKİS Mecmuasına ilânlar veriyor, bu firma tercih ediliyor.. Haydi, bir kaç gazete yazmaya başlıyor, ağızdan ağıza laflar yayılıyor, toslar havaya kaldırılıyor. "Yolsuzluk var! Yolsuzluk var!" Bu arada en hayati nokta, ihalenin bu safhasında, yani henüz hiç bir karar verilmeden, neticenin ne ala- cağını hiç kimse bilmeden GE'nin temsilcisinin "Bi- zim firma güme gitmesin!'» diye Ulaştırma Bakanına git- mesidir. Sonradan öğreniliyor ki bu Özel Sektör Temsilcisi- nin, ihalelerin belirli safhalarında Bakanlara gitmek âdeti vardır. Bayındırlık Bakam bu zatin bir kamyon ihalesi dolayısıyla kendisine de geldiğini ve kendisinden ihalenin şartlarını, kendi kamyonlarının oOkazanm imkân verecek tarzda değiştirmesini o istediğini açıkla- mıştır. Ulaştırma Bakanı "Bir şikâyetiniz varsa, bildi- rin" diyor. Temsilcinin bildirdiği şudur: "Bizim inallar daha iyidir, onları alınız!" Bakan gülüyor ve bunu ko- misyona veriyor. Ya, ne yapacaktı? Şartlan mı, komisyonu mu de- giştirecekti, yahut, "Oo, madem ki bu zat böyle söylü- yor, onun mallarım alalım da, mı diyecekti? komisyonu o kazansın" Tetkikler devam ediyor, Satınalma Komisyonu GM lehinde karara varıyor. 0000! Aman yarabbi, dünya ye- rinden oynuyor Peki, bu komisyon ne yapmış? Dünyadaki lokomo- tiflerinin sayısı 25 binin üstünde olan GM lokomotifini, dünyadaki lokomotiflerinin- sayısı GE lokomotifine tercih etmiş. Ama bu nun hakkı değil midir? GE'nin Amerikadaki Başkanına ve Türkiyedeki temsilcisine göre değildir. Bu safhadaki hayati nokta, GE'nin amerikalı Baş- kanının Başbakana gönderdiği o cüretkâr mektuptur. Mektup, GE'nin buradaki temsilcisinin Ulaştırma Ba- kanına gönderdiği mektubun tam eşidir: o "Bizim mal- lar daha iyidir, onları alınız!" Mektup, Türkiyede mese- lenin Meclise getirilişinden öncedir. Evet, önce.. Sonra, mesele Meclise geliyor. İş, içine İnönüler sokulduğundan dolayı alevlenmiş- tir. Ama alevlenmeseydi Meclise gelmezdi. Her yolsuz- luk ihbarı nereye yapılıyorsa oraya yapılırdı, bunlar ne- sil muamele görürse o muameleyi görürdü. O muameleyi gördü mü, A.I.D. kendi kararım durdurmazdı. Bütün bu kampanya esnasında, siyasi hedefin dışında bir tek he- def güdülmüştür: Türkiye A.LI.D.'ye giden raporu geri alacak, iptal edecek! Tabii, yerine GE lehinde bir. rapor giderse daha iyi. Ama gitmese, hatta kredi yansa da za- rar yoktur. Ortada, bunun çok üstünde bir menfaat vardır. Meclis, işte bu oyuna gelmemiştir. Meclis, işte bu gayeyi anlamıştır. Meclis, bir firma lehinde bir ihaleye hukuken olmasa bile fiilen müdahaleyi reddetmiştir. Hangi lokomotif iyidir? Ne bilsin, Meclis? Tercih se- bepleri haklı mıdır, haksız mı? Ne bilsin, Meclis? Mec- lis sunu bildiğini göstermiştir: Özel Sektör içindeki men- faat mücadelelerinin üstünde kalacaklar. Şimdi 'bütün firmalar eşit durumda, bütün teknik malümatı vermiş olarak A.I.D. nin karşısındadırlar. Ter- cih teknik bakımdan kusurlu değilse tasdik edilecektir, kusurluysa, saten A.I.D. tarafından reddedilecektir. Neticeyi göreceğiz. AKİS/13