12 Ekim 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
YURTTA OLUP BİTENLER ezivermeye daima muktedir bulunduk- larının bir yeni delilini teşkil etti. Ha- disenin ismini, Oo Bölükbaşıdan sonra konuşan milletvekili (oHalük Nurbaki koydu: "Dağ bir fare doğurdu. Hepi- miz apışıp kaldık. Şimdi istiyoruz ki bu fareyi dağ gibi gösterelim. Onun için de fareye 'Sen dağsın! Sen dağ- lın! deyip duruyoruz... Ama, bir ina- nan bulacak mıyız ki?" Meclis Kan davası yasbakanlık kürsüsünde oturan, ama müzakereleri idare ediş ( tarzın- dan formunu çok kaybettiği (o sezilen Fuat Sirmen : — Milletvekilleri oayrılsınlar! Bun dan sonra Millet Meclisinin toplantısı Vardır. Açıp, onun da talikini yapaca- gım" dedi. Salonda bulunan senatörlerle bir- likte milletvekillerinin çoğu da, buna rağmen, kapılar istikametinde oyürü- meye devam ettiler. Sirmen elini ça- buk tutmazsa karşısında hiç kimseyi bulamayacağım hissetti. (o Onun için acele acele : — Millet Meclisinin toplantısını açıyorum. Ekseriyet durumu belli. Bir ekseriyeti sağlayamayacağımız da an- laşılıyor. Onun için toplantıyı yarın, M. M. toplantısının arkasına bı- rakıyorum" dedi ve kürsüden aydıldı. Biraz önce, pek acaip bir Tahkikat Komisyonunun üyelikleri için (seçim yapılmış, ama gerekli sayıda oy çık- Mehmet Baydur Kılıfı başkaları uyduruyor AKİS/8 Fuat Sirmen Form düşüklüğü madığından isimler tasnif dahi oedil- memişti. Zaten toplantı bir baştan ö- tekine tam bir karışıklık içinde geç- miş, A.P. Grupu hariç, kimin ne iste- diği, kimin ne söylediği, kimin neyi sa- vunduğu anlaşılamamıştı. A P. Gru- puna gelince, onun, müfriti ve mute- diliyle bir kan davasının peşinde oldu- gu hemen görülmüştü. Nitekim A. P. liler hemen tam kadroyla toplantıda bulunduklarından, blok halinde el kal- dırmak suretiyle meseleye ( istedikleri istikameti verdirmekte hiç bir güçlük çekmediler. Yolsuzluğun yola Tan, M. B. K. devrinin Ticaret Ba- kanı Mehmet Bayduru ilgilendiren meşhur Arpa Yolsuzluğu meselesi idi. Bu hadisenin bir tek muhbiri vardır. Bu muhbir M. B. K. devrinde hadiseyi ortaya atmış, M. B. K. işi tahkik ettirt- miş, bir aslı olduğu hususunda delil ortaya çıkmamıştı. Aynı zat sonradan, sosyalist Yön mecmuasında bu itham- larım tekrarlamış, mecmua işi benim- semiş, fakat yapılan yayın da müsbet bir delil getirmemişti. İşe son olarak, Mecliste bulunan ve M. B. K. devrine bir çamur sıçratabilmek aşkıyla yanan cereyanın temsilcileri sarılmışlar (o ve Meclis Tahkikatı istemişlerdi. Meclis bu talebi kabul etti, "Mesele neyse aydınlansın da, bir görelim" ha- vası içinde her parti ve zümreden üye- li bulunan bir komisyona işi ohavale etti. Bu sefer, Komisyon hadiseyi araş- tırdı. İddia sahiplerini dinledi, Bonn'da Büyük Elçi olarak bulunan Mehmet Bayduru çağırıp sorgusunu yaptı, dos- yaları inceledi Netice, evvelki netice- lerin aynı oldu: Bir yolsuzluk bulun- duğu hususunda, iddia sahibinin iddia- sından gayrı, inandırıcı hiç bir nok- ta yoktu! Bunun üzerine, içinde A.P lisi de bulunan komisyon ittifakla bir suç görmediğini ve Mehmet Baydu- run Anayasa Mahkemesine verilmesi- ne cevaz bulunmadığını karara bağ- Ancak karar, illâ M.B.K. devrini le- kelemek ve böylece lekeli eski devrin hıncını hiç olmazsa zihinlerde o bula- nıklık yaratmak suretiyle almak he- vesinde olanları hiç memnun etmedi. Attıkları çamur tutmamış, hatta yüz- lerine, gözlerine bulaşmıştı. Mutlaka bir şeyler yapmak, bir M.B.K. Baka- nını Anayasa Mahkemesinde muha- keme ettirtmek lâzımdı. Bunun üÜze- rine iş Umumi Heyete geldiğinde A.P. kanadı, Koalisyon kanadındaki ideal arkadaşlarıyla birlikte harekete geç- ti. Kesif bir propaganda faaliyetine girişildi. Bu arada C.H.P. mutadı veç- hile pasif ve pısırık davrandığından, hatta tam kadrosuyla celsede hazır da bulunmadığından Umumi Heyet, orta- da suç bulunmadığım ittifakla obildi- ren Komisyon Raporuna rağmen Meh- met Bayduru Anayasa ln sevketti. Mucip sebep olarak da "B işin çok dedikodusu oldu. Gitsin, ala let önünde hesabım verip beraat ilâm;.- nı alsın" dendi. Kemal Bir Bağcıoğlu allame!
