YURTTA OLUP BİTENLER Bölükbaşı komadan çıktıktan Kaş yapayım derken... Politikacılar Marilyn Monroe gibi.. (iman Bölükbaşı intihar etti! İçinde bulunduğumuz haftanın ba- şındaki gün, bu haber bütün Başkent- te ve bir anda bomba gibi patladı. Te- lefonlar işledi, koşuşmalar olan, bir heyecan ve acıma dalgası çok çevreyi sardı. Cılız OM,P. nin irikiyım lideri için ilk uyanan his merhamet ve üzün- tü Oldu. Zavallı Bölükbaşı! Demek ki hezimetten hezimete uğradığı ve sa- dece başkalarının dudaklarında kah- kahalara sebep olduğu hiç bir zaman ciddiye alınmayıp sadece "bir garip" nazarıyla görüldüğü hayattan intika- mını böyle almıştı. Kendi eliyle canı- na kastederek.. Tıpkı Marylin Mon- roe gibi, tıpkı Dr. Ward gibi, tıpkı Suphi Kaner gibi.. ancak bu his fazla uzun sürmedi ve AKİS/14 sonra yerini, Bölükbaşının adıyla (o Siyamlı kardeş gibi hep beraber giden ruh ha- letine bıraktı: Matrak! Hakikaten, ü- züntüyle kıvrılan oOdudakların geniş kahkahalarla açılması ne geç oldu, ne güç.. Oynanan, bir traji-komik hika- yeden ibaretti. Bunu, önce gazeteciler farkettiler. Gazeteciler, haber duyulur duyul- maz, irikiıyım liderin kaldırıldığı Gül- hane Hastahanesine koşuştular. Hep- si kederliydi. Bölükbaşının sıhhi du- rumunu merakla sordular. o Aldıktan cevap "Bir şeyi kalmadığı ve açılmak üzere olduğu" cevabı oldu. M.P. Ge- nel Başkam, bir normal insan için fazla ve tehlikeli sayılacak miktarda uyku ilacı almış, kendisini -intihar etmesinin muhtemel bulunduğunu De- lirtmek tedbirini aldıktan sonra- uy- kunun kollan arasına terketmişti. O zaman, gazetecilerin doktorlara sordukları suallerin çeşnisi birden de- işti ve hastahanenin koridorunu ne- şeli bir hava tardı. "— Doktor be; midesini yıkar- ken kaç santimetre uzunluğuda boru kullandınız?" Gülüşmeler ve bir iki saniyelik sü- küttan sonra bir sual daha patlıyor- du: — Doktor bey, kendisi iyiyken çok su içerdi.. Yıkama esnasında ne kadar su kullanıldı acaba?. Gene gülüşülüyordu. oDaha sonra bir başka gazeteci bir başka sual s0- ruyordu : "— Kendine — gelirken Oo sayıkladı mı? Sayıklarken İktidar.. İktidar mı. Lokomotif.. Lokomotif mi diyordu?." Doktorlar bir yandan gülüyorlar, bir yandan da nihayet bir hatta olan Bölükbaşının kapısı önündeki (o kala- Bayağı yakışıklı adamdı ama, yüzü ir ara. civar odalardan birinde hastası olan bir hanım da lâfa ka- Tıştı : "— Getirdiklerinde tanıyamadım... Bayağı yakışıklı adamdı ama, izü Kıpkırmızıydı.. o Gözleri de . Güçlükle taşıyorlardı." Bölükbaşını hanımı, bir gece evvel - Pazarı Pazartesiye (o bağlıyan gece - saat 02 ye yaklaşırken görmüştü. Bö- lükbaşını hastahaneye akrabalarından Süleyman Türkmenoğluyla, oğlu De- niz ve kapıcıları getirmişti. Doktorlar şöhretli politikacıyla (o derhal meşgul olmuşlar, aldığı uyku ilâçları tetirini tam manasıyla icra etmeden müdaha- lede bulunmuşlardı! O gece ve her gece. MP lideri, o gecenin başında her za- manki gibi değildi. Zira arkadaş- larıyla aralarında oldukça geniş bir anlaşmazlık vardı. Lokomotif işine de MP adına Tahkikat Komisyonuna ka- tlan Memduh Erdemir ile Bölükbaşı arasında birkaç gün evvel şiddetli bir tartışma geçtiği biliniyordu. Tartışma- nın sebebi liderin, ortaya attığı mese- lede arkadaşlarını kaderleriyle başba- şa bırakıvermek arzusundan doğmak- taydı. Erdemir Komisyon raporunun ahım şahım bir şey olmadığını, aslın- da hiç bir ciddi nokta bulamadıkları- nı, bütün Zorlamalarla sadece bir Y.T.P. li Bakanı "ihmal" ile tuçlaya- bildiklerini, Meclis önünde büyük bir hezimete (o uğrayabileceklerini (o söylü- yor, bu sebepten ötürü Mecliste a- poru Bölükbaşının savunması gerek- tiğini belirtiyordu. o Üstelik Bölükbaşı kendilerine büyük çapta malzeme ve- receğini söylemiş, ama bir tek kelime dahi söylememiş, minnacık bir yar-