KÖŞEDEN Transfer üstüne.. Vildan Aşir SAVAŞIR ln okumaĞa arkasından başlayan spor meraklıları, İki hafta- dır sabah (mahmurluğundan bir transfer bombası İle uyanır o oldular. Bu o kadar tekerrür etti ki, artık ne meşhur bir futbolcu İçin filan kulü- bün beş sıfırlı semiz bir servet ödediğinin haberi, ne de bir başkasının, re- simli macera (romanlarım gölgede bırakan bir ustalıkla adam kaçırışının hikâyesi kimseyi şaşırtır oldu. Buna alışıldı. Nasıl alışılmasın ki? Transfer ayının daha ilk | yarısında, kulüplerin, mukavele imzaladıkları 99 futbolcu için ödedikleri paranın tutarı tam 2 milyon 40 bin 500 lirayı buldu. Bu, ortahallı bir belediyenin çok derdine merhem olacak bir paradır. Size bunların bir kısmım isimsiz kadro gibi Bir kulüp 7 futbolcu için 595 bin lira. Bir kulüp 7 futbolcu için 596 bin lira Bir başkası 4 165bin » Bir' başkası 3 ” 115 bin Bir diğeri 8 97 bin Biri 2 ” 195bin " - 100 bin " 9 ödemiştir. Bu, az para mı? Bunlar, profesyonel spor dünyasının eleküstü ge tenlerinin harcadıklarıdır. Başa güreşme iddiasını muhafaza edenlerden en az ödeyeni bile 3 futbolcu-için 50 bin lirayı, ya hazırdan çıkarıp saymış, ya da bu hırçın alışverişin fırtınasına kapılıp borçlanmıştır. Biz burada, amatör spor anlayışına bağlananları çileden çıkaran bu ölçüsüz pazarın ne spor ahlâkı, ne de takım statükosu üzerindeki muhte- mel tesirlerini tartışacak değiliz. Hattâ, kulüplerimizin paraya kuvvet el- de etmeğe çalışacakları başarının değeri üzerinde de durmıyacağız. Biz., ödeme güçlerinin şınırlarını zorlayan profesyonel kulüplerimizi bir nok- tada uyarmağa çalışacağız- Futbolcularımız ve idarecilerimiz alınmasınlar; bir atasözümüz vardır! "At, sahibine göre kişner" der. Bu söz özellikle takım sporları için doğ- rudur. Hatıralarımızı bir yoklayalım: Şu profesyonellik icad olunalı fi- lân takımda bir yıldız olarak parlayan bir delikanlının yeni kapılandığı kulüpte sönüp gittiğinin az misalini mi gördük? Bunu «iadece yeni ka- rıştığı tertibe uyamamağa bağlamak hiç doğru değildir. İsterseniz takımı olduğu gün nakledin, filân kulübün temsilcisi, belki de iftiharı olan 11'in ertesi mevsim başka bir kulübü aynı basarı ile temsil edebileceği çok şüp- helidir. Bu, biraz tutum ve çalışma metodudur. Bu, otorite ve disiplin me- selesidir; hattâ idareci kadro meselesidir. Bir kadroya forma değiştirtmek hiçbir şey ifade etmez. Mesele, onu' eski kıvamında tutacak ve daha ileri götürecek manevi değerlere ve imkânlara sahip olmaktadır. Bunları sağ- lamadan yapılacak en pahalı transferler yalnız paraların değil, nice spor- tif kıymetlerin heder olmasından başka bir şeye yaramıyacaktır.. Bu paralar Fenerbahçenin 7, Galata- lerde, başarılı Federasyon başkan- sarayın 4, Beşiktaşın 3, Feriköy'ün larından Galatasarayın Başkamı Ul- 8, Kasımpaşanın 6, Beyoğlusporun Ovi Yenalın verdiği beyanat o hayırlı 7, İstanbulsporun 5, Karşıyakanın ( bir yol gösterdi. Eski Milli Takım Ka- 12, Gözteptenin 4, Albayın 7, İzmir- lecisi: sporun 4,. Altınordunun 6, Gençlerbir — Üç büyük kulübün kendi liginin 9, Ankaragücünün 4, PTTn yetiştirdikleri futbolcuları (o birbirle- 8, Hacettepenin 3, oDemirsporun 5 rinden almalarına prensip itibariyle futbolcusu için ödenmiştir. muhalifiz. 2 — Kulüplerin, bugünkü mali Bu senelerin içinde her o ölçüde kıymetlileri vardır ve alışverişin a- matör spor dünyasında renkli ümit- lere, süslü rüyalara zengin malze- me teşkil ettiği muhakkaktır. durumları bakımından bu derece a- gır bir külfete girmelerini uygun bal müyoruz 3 asılat ve imkânlar mahdut iken, en piyasasının bu derece yükseltilmesini doğru görmüyoruz. Galatasaray, talimatname mill el ig çok riayet eden bir ku- lüptür. Futbol Federasyonu Başka- Fenerbahçenin transfer ettiği bü- yük as'lardan Şenol ve Birolun hi- kâyesi kapandıktan sonra fırtınanın bütçeleri kasıp kavurduğu ugün- AKİS/34 ram ikazından da anlaşılacağı gibi, talimatname dışına çıkmak isteme- ik. 5' — Takımımızın içindeki ahengi muhafaza etmeyi ön plânda tutuyo- ruz" demektedir. Sözlü sorular u son günlerde ikinci Koalisyon Ş Kabinesinin başı en ziyade dertte olan Bakanı, hiç şüphe edilmesin ki, aslında İşi en hafif 'olan Devlet Ba- kam Necmi öktendir. Bilindiği gribi, Devlet Bakanı çok ehemmiyetli maç- kurda şeref tribününde bulunup genç- lık hareketlerinde hükümeti temsil eder, ve dedikodusu ayyuka o çıkan hâdiselerden sonra da basına teknik müşavirleri ile çelişen Oo beyanlarda bulunurdu. Bunlar da insanı pek yo- racak ve üzecek meşgaleler (o sayıl- mazdı. Paşanın tasalanmasına sebep olan hâdise, idare ettiği (o teşkilâtm her gün biraz daha yüze çıkan bece- riksizliğinin hesabının şimdi kendi- sinden sorulması idi. İki Parlâmento üyesi -Samsun senatörü Fethi Tevetoğlu ile Hatay milletvekili Saki Zorlu- birer sözlü soru ile Başkanlığa müracaat etmiş- ler ve bunları Devlet Bakanının ce- vaplandırmasını istemişlerdi. £ Kula- ga gelenlere inanmak icabederse, bu soruların sayısı daha da artacaktı. deyi- üzüntü duyduğu anlaşılan Tevetoğlu, “Zedelenen değil, omahvolan milli spor şerefimizin düşüş sebeplerini in- celediniz mi? Türk güreşinin- bu fe- ci durumdan kurtarılması ve yeni- den ihyası çarelerini (o düşündünüz, buldunuz ve bu yolda gerekli (o ted- birleri aldınız m1?" diye soruyor ve "..hiç değilse bu Bakanlığa geldiği- niz gündeki seviyesine yeniden yük- selmesi çin bir plân ve programınız' varsa, bunu açıklayın" diyor. Hatay Milletvekili Sâki oZorluya gelince o, konuyu daha da geniş bir açıdan inceler görünüyor: (o "Sporun her branşında, Bakanlığa geldiği- niz gündenberi en ağır mağlübiyet- lere uğramaktayız. "Türk gibi kuv- vetli" sözü gülünç oldu. ilk Bakan- lığa geldiğiniz günden beri nız basın toplantılarında den bahsettiniz. Bunların neticesi o- larak şimdiye kadar hangi branşta bir başarı sağladınız? Sporumuzu emrinizle idare eden uzmanların bu işin ehli olduklarında hâlâ ısrar e- diyor musunuz?" diye sorduktan sonra, sporcuların, kulüplerin duru- mu, bunlara yapılan yardımlar ve ö- zellikle su sporları hakkında bilgi is- tiyor.