6 Temmuz 1963 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

6 Temmuz 1963 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B A ilânlar İki çift tarafsız göz Resmi o ilânlar yabancı omüşahit- ler için Türk Basınının en Y- ret verici ve anlaşılmaz cephe- sidir. Diğer hiç bir memlekette buna benzer bir sistem bulmak mümkün (değildir. . Büyü hirlerJle | Resmi ilân tevziinin açık sonucu Gelişmeyen ve münderecatına tatminkâr bir seviyeye le ok sa- yıda günlük gazetenin mevcu- iyetidir. R 7 © anların, bu gazetelerin sahiplerine gelir sağlamaktı aşka bir Jonksiyonları yoktur. Pollak - Reverdin Bu hafta Türk Basınında, Hükü- metin daveti üzerine -Zürihteki meşhur Milletlerarası Basın Enstitü- sü tarafından memleketimize gönde- rilen ve basınımızın meselelerini hay- ret uyandıracak bir vukufla, ehliyet- le inceleyen iki mütehassısın, Oscar Pollak ile Olivier Reverdin'in Türk Basını Hakkında Raporu başlıca ko- nuyu teşkil etti. Ciddi Milliyet ba- nun tam metnini yayınlamaya baş- ladı. Anormal kaynaklardan geçin- dikleri için bu kaynaklar kurutul- duğu an ortadan silinecek bir takım varakparelerde ise, canhıraş feryat- lar koparıldı. Feryatlar, varakpare- lerin iyl mütenasip oldu: küfür ettiler, demagog- lar demagoji yaptılar. Raporun şu cümlesi, heyecanın sebebi hakkında fikir verebilir: "Resmi kaynakların ifadesince 1962'de (devletin (Resmi İlân masrafı (16 milyonu İstanbul (8,3), Ankara (5,9) ve İzmir (1,8) de tevzi edilmek üzere cem'an 25 mil- yon lirayı bulmuştur!" tek senede, 25 milyon lira! oluşu karsısında, havadan konulan matba- alarda Resmi İlânla çıkartılıp (o öyle beslenilen Oo gazetelerin Oo sahiplerinin çılgına dönmemesi elbette ki imkân- sızdır. Oscar Pollak ile Olivier Re- verdin'in tavsiyesi, bu görülmemiş usulün derhal kaldırılması, fakat bundan bir karışıklık doğacağı için devletin üç ilâ beş senelik bir inti- kal devri boyunca gazetelere ait ba- rı mükellefiyetleri kendi üzerine al- masıdır. Bu mükellefiyetler sosyal a- S5 IN landaki mükellefiyetlerdir ve fikir işçi lerinin haklarının alâkadar etmektedir. Türk Basını normal düzene kavuştu- ğunda, devletin bu sahadaki olağan- üstü müdahalesi de sona erecek ve ondan sonra batili sistem, kendi ba- şına yürüyecektir. Mütehassısların orapo Basın Yayın ve Turizm Bakanlığında bu haftanın başında tercüme edilip, alâ- kalılara dağıtıldı. Raporu Okuyan herkes, iki çift tarafsız gözün gör- düklerinden ve bu gözlerin sahiple- rinin yaptıkları tavsiyelerden mutla- ka faydalanılması gerektiği nokta- sında- ittifak etti. Pollak - Reverdin çifti her şeyi o kadar güzel anlamış, öyle aklı basında tedbirler söylemiş- tir; ki tavsiyeleri bizim mevzuatımı- za uydurmaktan başka yapacak iş kalmamıştır. Hükümetin temayülü de zaten bu istikamettedir. Kalitesizlik Mütehassıslar, Türkiyede çok iyi azı gazetecilerin Oobulunmasına rağmen Türk Basınının kendi üzeri- ne düşen görevi yapacak seviyede olmadığını görmüşlerdir. Bunun se- bebi, lüzumundan çok fazla gazete- nin bulunmasıdır. Yüzde 60'ı okuma yazma bilmeyen 30 milyon nüfuslu Türkiyede 400 günlük gazete vardır. Halbuki bunların tiraj yekünu 1 . 5 milyon kadardır Mütehassısların verdikleri rakam, eğer bir iki nokta, daha da aydınla- tırsa büsbütün- önem kazanacaktır. Bu I , 5 milyonluk umum tirajın aşa- ğı yukarı Il milyonu sadece, beş İs- tanbul gazetesi tarafından sağlan- maktadır: Hürriyet, Milliyet, Akşam, ercüman ve Cumhuriyet. Onların haricinde kalan gazeteler için vasati tiraj binbeşyüzün altındadır! Pollak - Reverdin çifti bu bollukta kalite- sizliğin sebebini görmüşlerdir. Mü- tehassıslara göre "Türkiyedeki ga- zetelerin bazılarının mevcudiyeti nidir, hattâ Resmi İlân sistemi do- layısıyla parazittirler. Bu gaz rin ortadan kalkması kayıp etmeyecektir. lerde gazete sayısının azalması, sının kuvvetlenmesine yol açacak- tır." Gazete bolluğu bir gazete sahibi ve fikir işçisi enflâsyonu ortaya cı- karmış, bunların kendi aralarındaki mücadele bini inanılmaz derece- de düşürmüştü Nureddin Ardıçoğlu Salvoya hazır Kanunlar karşısında Mütehassıslar, bugün Türkiyede r bir basının bulunduğunu hiç kimsenin inkâr edemeyeceği kanaa- tini edinmişlerdir. Serbestlik, bir çok başka memleketin gıpta edeceği de- recededir. Ancak, üç nokta dikkati çekmektedir: Şahsi haysiyet ve şerefler kati- yen konulmamaktadır. Haydi, resmi makam sahiplerinin hususi hayatının teşhiri ve tenkidi makbul görülsün. Ama hiç bir sıfatı olmayan kimsele- rin aile mahremiyetleri fütursuzca ortaya dökülmekte, çeşitli dedikodu- lar, imalar, iftiralar serbestçe yapıl" maktadır. Bunlarla alâkalı olarak a- çılan tazminat dâvalarında (gülünç cezalar yıllar ve yıllar sonra veril- mektedir. 141. ve 142. Maddeler cezalandır olması gereken suçları ocezalandır- maktadır. Fakat punlar iyi my e- dilmediğinden dolay su zalar takibata üretilmektedir. Mütehassıslar şöyle demektedirler: "Hiç kimse her çeşit propagandanın başıboş bırakılmasını Oo istememekte- dir. Ancak, objektif bir kıstasın mev- cut olmaması neticesinde o gazeteler neyin meşru, neyin gayrimeşru oldu- gunu anlamakta zorluk çekebilir." Tedbirler Kanunu bir siyasi zaru- ret olabilir. Ancak, kanun olarak ba- sın hürriyetini kayıtlamakta, çok ie detli cezalar koymaktadır. O kada ki, Hükümet bile bunu tatbik EE memekte ve bir gözdağı vasıtası ola- rak muhafaza GümelEtedir. Zaten bir AKİS/21

Bu sayıdan diğer sayfalar: