Oyun: "Derya Gülü", (Oyun, 3 bölüm). Yazan: Necati Cumalı Tiyatro: Kent Oyuncuları Topluluğu, (Küçük Tiyatro, Ankara). ye koyan: Canova. işik e laei Selçuk. Konu: Karı - Koca - Âşık üçlüsünün, türlü versiyonlarını dinlemeğe alı- şık olduğumuz, ilksiz ve sonsuz hikâyesi. Şu farkla ki Necati Cumalının "hikâye"si, çok iyi tanıdığı Ege kıyılarında, hayatlarını ve geçimlerini denize bağlamış, basit, mütevazı insanlar arasında geçiyor. Dekor: bir balıkçı teknesinin -"Derya Gülü"nün- çekildiği, ağların kurutulduğu ve hiç sönmeyen bir odun ateşinin "gecenin ve denizin nemini kuruttuğu" kıyıda, dermeçatma bir kulübeden ibarettir. Kişiler ise: yaşlı, balık oldu mu keyfinden, denize çıkmadı mı sıkıntısından "şişeleri" deviren, huysuz, kıskanç bir koca, eski deniz kurtlarından Karadenizli Hâşim Kaptanla gençliğini, güzelliğini -fikrini bile sormaya lüzum görmeden veriverdik- leri- bu adamla, yokluklar içinde tüketmenin acısını, hattâ isyanını duy- maya başlamış karısı Meryem ve yanlarına yardımcı olarak 'aldıkları ya- kışıklı denizci, genç kadının yüreğinde fırtınalar koparan Sinan Oynayanlar: Yıldız Kenter -Meryem-, Şükran Güngör -Hâşim, “Kaptan- Müşfik Kenter -Sinan-, Beğendiğim: Yazarın üç kişilik bir oyunla seyircinin dikkatini iki bu- uk saat uyanık tutmayı başarabilmiş olması. Çizdiği realist -hattâ na- türalist- tablo içinde, beşerilikleri "duyulan" yüzler tanıtması. Mahir Canovanın, oyunu drama kaydırmayan, ,ona yer yer güldürme payı da kazandıran, modern, ifadeli sahne düzeni. Doğan Akselin yerli rengi ve, havayı veren, güzel dekoru.. Beğenemediğim: Necati Cumalının, yer yer, Synge'iır "Denize Giden Atlılar"ını, Zola'nın "Therese Raguin"mi, hattâ -benzetme caizse- Lady Macbeth'i -pek uzaktan- hatırlatan yeni oyununa o gücü örneklerin güç- lü soluğundan, "Öz" ve "fikir" zenginliğinden birşeyler katamamış, pek yüzeyde kalmış, “talihsiz bir balıkçı karısının acıklı hayatı"nı anlat- maktan Öteye gidememiş olması. Önemli kişilerden biri olan Hâşim Kap- tan rolünün -Karadeniz şivesini iyi kullanamayan- Şükran Güngörün sa- nat mizacına uymaması... Bu rol, büyük bir kompozisyon aktörünün elin- de, pittoresk bir tip halinde, sürükleyici bir ifadeye kavuşabilir, esere de, temsile de çok şeyler kazandırabilirdi. Sonuç: Necati Olmalıdan -"Nalınlar"'dan sonra- bekleneni veremeyen, Kenterlerin oyunu sayesinde ayakta duran, bir oyun Lütfi AY Kenterlerde "Derya Gülü" Denize bağlı insanların hikâyesi AKİS/32 TİYATRO Ankara I.T.I. Varşova Kongresi A Tiyatro Enstitüsünün 8-15 Haziran tarihleri arasında Varşovada toplanan 10. Kongresine, Türkiye Milli Merkezini temsil et- mek üzere, Muhsin Ertuğrul gönde- rilmiştir. İcra Komitesi her ne ka- dar, üyelerden. Devlet Tiyatrosu Ge- nel Müdürü Cüneyt Gökçerin bu Kon- greye katılmasını uygun (görmüşse de, bütçesinde ancak bir temsilci gön- derebilecek kadar ödenek, kaldığın- dan, bu ödeneği Başkanı olan Muh- sin Ertuğrula ayırmış, Cüneyt Gök- çerin de Devlet Tiyatrosu bütçesin- den yolluk ve ödenek alarak gönde- rilmesini Milli Eğitim Bakanlığından rica etmeği uygun bulmuştu. Cüneyt Gökçer, |I.T.I. Türkiye Mili Merkezi hesabına Devlet Tiyat- rosu bütçesinden verilecek yolluk vs ödenekle bu Kongreye katılmayı uy gun bulmamış ve Varşovaya gitme- miştir. Öte yandan tiyatro çevrelerinde söylenildiğine göre, Muhsin Ertuğ- rul Varşova seyahatini kara yoluyla, talebelerinden ve Devlet Tiyatrosu ak trislerinden bir hanımın kullandığı özel otomobille yapmıştır. Böylece |. T.I. nin Varşova Kongresinde Devlet Tiyatrosundan da bir sanatçı bulun- muş olmaktadır. İzmir Açıkhava temsilleri DB e bu yaz, her yıl ol- Fuar zamanı İzmir A- ei. Banda. temsiller ve- recektir, 17 Ağustostan 20 Eylüle kadar sü- recek olan bu temsillere Devlet Ti- yatrosu, Opera ve Bale bölümlerinin de katılmasıyla, "Öp Beni Kate" mü- zikalini götürecektir. Bu eserin An- kara -ve şimdi de İstanbul- seyirci- sinden gördüğü büyük ilgi gözönün- de tutulursa, İzmirlilerin Fuar tem- sillerine bu yaz her zamandan çok rağbet gösterecekleri tahmin o edile- bilir. Devlet Tiyatrosu İzmirde. "Öp Beni Kate" müzikalinden başka üç eser daha oynıyacaktır. Bunlar, sıra- er" operasıyla Max Frisch'in "An- dorra" ve Reşat Nuri Güntekin- Neca- ti Cumalının "Çalıkuşu" piyesleri ola- caktır