YURTTA OLUP BİTENLER, AP'de ümit İki parti içinde bunlar olup biter- dünyanın en büyük pandomim- cisini bile gölgede bırakacak bir pan- domim AP'li militanlar tarafından oynandı. Bunlar sanki bir şeyi sak- lamak istiyorlarmış gibi garip hare- ketlerle, saklanılması istenilen olayı kulaklara (o fısıldamaya (o başladılar. Sözleri yarım bırakıyorlar, yanlarına birisi sokuldu mu hareketlerle "son- ra anlatırım" işaretini çakıyorlar ve sonra yeni gelen üzerinde de aynı o- yunu oynamaya devam ediyorlardı. Mesele şuydu: "YTP içinde Alicana karşı kuvvet- li bir ekip baş kaldırmıştı. Öçtenin is- tifası üzerine ayağa kalkan DP'li mü- cahitler artık YTP'de kalmama kara- rlıdaydılar. Sayıları, hani 20-30'u bu- luyordu. Ama AP lideri eski bir as- ker olarak duruma vaziyet etmiş, su günlerde böyle bir karışıklığın lü- zumsuz olduğunu belirtmiş ve YTP'- den AP'ye aktarılacak olanlara dur demişti. Talât Asal, Ata Bodur, Tah- sin Türkay, Rifat Öçten, Esat Kemal Aybar ve daha daha pek çok kişi eli kulağında AP liderinin işaretini bek- lemekteydi!" Haber duyurulduğu kadar duyu- ruldu. Duyuruldu ama AP'li mücahit- lerin istediği şekilde tepki yapmadı. Aksine, nüktelere sebep teşkil etti. Bazı milletvekilleri son zamanlarda Meclis koridorlarında görülmeyen Gü- müşpalaya rastladıklarında gülümse- erek: "— Stajyer trafik polisi.. oŞimdi de işaret vermeği öğreniyor" dediler. YTP'de fırtına Aslına bakılırsa, YTP içinde hava pek durgun değildir. e Gerçekten, Grupla beraber hücuma kalkmıştır. Grup İdare Kurulunun büyük çoğun- luğu Öçteni tutmaktadır. Perinçekin Ulaştırma Bakanlığına getirilmemesi üzerine çıkan soğukluk büyümüştür. Hele Alicanla başından beri beraber olan Yusuf Azizoğlunun basına yap- tığı beyanat işin üzerine tuz biber ek- miş ve Alicanın karşısında bulunan- ları büsbütün kızdırmış, bunların sa- yısını arttırmıştır. Nitekim, YTP Genel İdare Kuru- lu ve Meclis Grupları Yönetim Kurul- larının müştereken yaptıkları toplan- tıda kızılca kıyamet koptu. O gece saat 0.01'e kadar devam eden müza- karelerde şiddetli hücumlar Azizoğ- luna yapıldı. Esat Kemal Aybar, Sağ- AKİS/16 lık Bakanından verdiği beyanatın a- deta hesabını sordu. Azizoğlu, mese- leyi Alicanla konuştuktan sonra iza- ha çalıştığını belirtti. Alicanın müza- haretine rağmen Genel İdare Kuru- lunda tartaklanmaktan o kurtulama- dı. Bu arbedede dikkati çeken tek ki- şi Sadık Perinçek oldu. Perinçek ağ- ---- açıp tek kelime konuşmadı. YTP içinde büyük çapta kuvveti olan poli- tikacı, anlaşılan bir fırsat konuyor- du. Azizoğluna Perinçek yerine Os- man Hacıbaloğlu söz attı ve şişman politikacı geç saatlere kadar terleyen ensesini silmekle vakit geçirdi. Ancak tam bir gün sonra durum tamamen değişti. YIP Grupu, küçük Ahmet Oğuz Kaşığa gelen kısmet salonlarında aşağı yukarı tam kadro halinde toplanıp partinin iç meselele rini tartışmaya başladıklarında YTP deki AP'li ocak başkanlarının birer kuzu olduğu görüldü. Bu ne Pala Pa- şanın "dur" işaretinden, ne de bu ki- şilerin fikirlerindeki değişiklikten ile- ri gelmektedir. Terakki, YIP Genel Başkanı Ekrem Alicanın bu defa kati ve sert konuşmasından, Koalisyonun işleyebilmesi için ciddi tedbirlerin a- lınması lüzumundan bahsetmesinden- dir. Alican Grupuna Öçtenin korku- dan istifa ettiğini açıklamış ve bu konuda kendisiyle müteaddid defalar konuştuğunu, zaman ve mekân gös- tererek anlatmıştır. Ayrıca (AP'nin politikasını beğenenlerin 27 Mayıs İh- tilâlinin karşısında olanların YTP'den çekilip gitmeleri gerektiğini de açık- ça beyan etmiştir. Hal böyle olunca YTP deki AP'li ocak başkanlarının dizlerinin (o bağı çözülmüştür. Ayrıca tavşanı ve tazı- yı idare etmeyi politikalarına mesnet ittihaz eden bu kişilerin YTP'den ay- rılmaya niyetleri, daha doğrusu yü- rekleri yoktur. Ama bilinen, YTP'de böylesine hareket edeceklerin bundan böyle ihraç edileceğidir. Alicanın konuşmasının etkisi bü- yük oldu. Sonuç, güven oyuna müra- caat edildiğinde umulanın çok, ama pek çok fevkinde tezahür etti. Alica- na karşı olanların sadece üç tanesi "evet" dememişlerdir. YTP şimdi zahiri bir sükünet içi- ne girmiştir. Kazan içten içten kay- nıyacak, ama kabarcıklar bugünkün- den daha fazla olmıyacaktır. Trafik İstanbulun derdi İsi haftadan beri Karaköy meyda- nına yolu düşen veya günlük ha- yatlarında buradan geçmek mecburi- yetinde olan İstanbullular şimdiye ka- dar alışık olmadıkları bir durum ile karşılaşmaktadırlar. 9 Hazirandan beri İstanbulda tatbik edilen yeni tra- fik düzenine yalnız şoförler değil, ya- yalar da tâbi kılınmıştır. İstanbulun, trafiği en kesif iki meydanından biri- si olan Karaköy meydanında ların geçeceği yerler tesbit ve yayaların bu yerlerden geçmeleri için olağan üstü tedbirler alınmıştır. Halen Karaköy meydanında sabahın erken saatlerinden gecenin geç vakit- lerine kadar yer alan trafik polisleri ve Merkez Komutanlığına bağlı erler, vasıtaların gidiş gelişlerini tanzim ettikleri gibi yayaların da geçit yerle rinin dışında hiçbir yerden geçmeleri- ne müsaade etmemektedirler. Ama bu pek kolay olmamaktadır. Yaya geçit- lerine kadar üç dört adım yürümeye üşenen bazı İstanbullular otomobille- rin arasından bir kaçamak bulup kar şıya geçmek istemekte fakat açıkgöz trafik erleri bunları birer birer ya- kalayıp yaya geçitlerine sevketmekte- dirler. İşte İstanbulluların Karaköy meydanında hiç alışık olmadıkları ye- ni durum budur. Trafik polis ve erle- rinin, düdükleri eskisinden çok daha fazla çalmakta, polis ve erler çok daha fazla yorulmakta, fakat Kara- köy meydanındaki eski kargaşalıktan