DÜNYADA OLUP BİTENLER A.B.D. Bitmeyen kavga Birleşik Amerikanın hâlâ çözmeye muvaffak olamadığı dertlerinden geçen hafta boyunca tekrar bü- n -dikkatleri üzerine topladı. Bu e Amerikanın güney eyaletlerin- de bugün için de önemini muhafaza eden ırk ayrımı konusudur. Yakın samana kadar, zencilere karşı tat- bik edilen ayırıcı politika (oekseriya ciddi ihtilâflara sebep olmakta ve mesele-günün konusu haline gelmek- teydi. Bu ihtilâflarda zenciler daima pasif durumda kalmaktaydılar. Olay- lar, çoğunlukla, beyazların eyalet ka- nunlarına dayanarak, federal Anaya- sanın tanıdığı bazı hakları zencilere vermek istememeklerinden oçıkmak- taydı. Halbuki ırk ayrımı ile ilgili bu son olaylar biraz farklı şekilde sık- mıştır. Bu defa zenciler aktif du- rumdadırlar. Zenciler, kendilerine tanınan haklan kullanmak niyetinde ei letine bağlı (Birmingham Hâdise 6 ilâ 16 yaşları zenci okul öğrencilerinin, aleyhindeki nümayişleriyle başlamış- tr. Büyük mağazaların etrafında çember kuran nümayişçiler, daha son ra Belediye binasına doğru yürüyüşe geçmişlerdir. Polis hemen duruma müdahale etmiş, 450'den fazla öğ- renciyi tevkif etmiştir. Tevkif edi- lenler arasında bazı zenci liderleri de vardır. Birmingham okul idareci- leri hemen bir açıklama yapmışlar, bir kısım öğrencinin okuldan ihraç e- dileceğini, onları teşvik eden bazı öğ- retmenlerin de disiplin cezalarına çarptırılacaklarını bildirmişlerdir. Nümayişler ertesi gün de devam etmiştir. Önce bir zenci kilisesinde toplanan gençler orada uzun uzun ko- nuşmalar yapmışlar, sonra da sıra- lar halinde şehrin içine doğru yürü- meye başlamışlardır. e Yürüyüşçüleri dağıtmak isteyen polislere, zenci li- derleri, bunun düzenli bir yürüyüş ol- duğunu, müsaade etmelerini o söyle- mişler, fakat zenciler dağıtılmış, 163 tanesi de o gün tevkif edilmiştir. Daha sonraki günlerde nümayiş- ler şiddetini arttırmıştır. Gösterilere katılan zencilerin adedi 1000'in üze- rine çıkmıştır. Bu olaylarda polis de farklı çin polis köpekleri ve tazyikli su kul- Amerikalı bir zenci Kusuru rengi lanılmıştır. Zenciler de polislere tak- larla hücum etmişlerdir. Bu arbede sırasında yaralananlar da olmuştur. Hapishanedeki zencilerin sayısı bu o- laylarda tevkif (o edilenlerle ( birlikte 1600'ü bulmuştur. Son günlerde polis, nümayişçileri dağıtabilmek için zen- ci liderlerin yardımlarına başvurmak mecburiyetinde kalmıştır. Federal hükümet durumla yakın- dan ilgilenmiş ve Adalet Bakanlığı- na bağlı iki yüksek memuru Alaba- ndaya göndermiştir. Fakat henüz Hü- kümetin meseleye el koymak niye- tinde olduğunu gösterecek hiç bir i- şaret yoktur.. Şimdi durum nisbeten- sakindir. Diğer şehirlerden takvime alan eyalet polisleri, köşebaşlarında, ellerindeki makineli tüfekleri okşaya- rak, kendilerini seyreden zenci grup- larına mütebessim bakmaktadırlar. Suriye Al ari ver külah! Suriye ve Mısır arasında arap laa konusunda bir anlaş- maya varılmış olmasına rağmen, yer yüzünün bu huzursuz bölgesindeki kaynaşmalara bir türlü son verileme- di. Aksine, Irak ve Suriye ihtilâlle- rinden beri arap dünyasını saran Ba- lanan arap federasyonu anlaşmasının daha mürekkebi kurumadan Suriye- de ortaya çıkan, siyasi buhran bu du- rumun en son örneğidir. Orta - Do- gudaki bu kuvvet mücadelesinin ni- hai galibi belirinceye kadar da bu bölgenin sükünete kavuşacağını ümit etmemek lâzımdır, Suriyedeki buhranın, uzun müd- detten beri perde arkasında cereyan eden bir mücadeleyi gözler önüne ser- mek gibi bir faydası olmuştur. Bilin- diği gibi, son ihtilâlden sonra kuruları Suriye hükümeti, memleketteki çeşit- li kuvvetler arasında sağlanan den- geye dayanıyordu. Bu dengenin i- ki temel unsuru, Baas partisi ile Na- sır taraftarları idi. cekleri tahmin ediliyordu. Fakat bu tahmin gerçekleşmedi. Geçen hafta, iki aydan beri iş başında olan hükü- met içinde, yeni bir hükümet darbesi sayılabilecek (Oönemde o değişiklikler yapıldı. Baascılar bütün Nâsırcı ba- kanları istifaya zorladılar ve memle- ketin kontrolünü yalnız başlarına ele geçirdiler. Hükümette yapılan deği- şikliği ordudaki ve idaredeki değişik- likler takip etti. 50 ilâ 100 Nâsırcı subay ordudan atıldı. Ordudaki kilit mevkilerine Baasçı olarak tanınan subaylar tayin edildi. Bunlara para- lel olarak, önemli şehirlerin valileri ve diğer idarecileri de yerlerini Baas- çı elemanlara bırakmak zorunda kal- dılar. Birisi başbakan yardımcısı olan beş bakanın kabineden istifası bir- denbire olmadı. Hükümet içindeki mü cadele uzun bir süre devam etti. Ön- celeri Nâsırcı bakanların icraatı di- ğerleri tarafından sadece sıkı bir kon- trola tâbi tutuluyordu, daha sonra bir takım müdahaleler (o yapılmaya başlandı. Bu gelişme nihayet öyle bir noktaya vardı ki, Nâsırcı bakan- lar kendi faaliyet sahaları içinde ba- gımsız olarak iş göremezi hale geldi- ler. Artık bütün iktidar ellerinden çıkmıştı. İstifadan başka yapılacak sey kalmamıştı. Üstelik, böyle bir is- tifanın Baas partisini halk efkârı karşısında müşkül duruma sokacağı- AKİS/21