David Hotham A rraradaki eksantrik ingiliz gazetecisi David Hotham, bizim kanunu- muzdaki tekzip hakkını kullanarak, AKİS'te çıkmış olan bir yazıyı mahkeme yoluyla cevaplandırdı. Kanunumuz kendisine bu imkânı tanı- yor. O bakımdan, maddi yön itibariyle bir söz söylemek lüzumsuzdur. Ancak, acaba temsil ettiği The Times ve The Economist için bu bir makbul usul müdür ve o gazeteler böyle bir hakkı başkalarına tanı- makta mıdırlar? Bu manevi yöndür ve David Hotham'ı tanıyanlar, he- le kendisinin bu sıradaki ruh haletini bilenler, gazete fotoğrafçılarına saldırdığından haberdar olanlar davranışına hiç şaşmamışlardır, bıyık altından gülmüşlerdir. Elbette ki David Hotham başka çapta olsaydı, başka yazılar yazardı. David Hotham budur. David Hotham, sokak polemiklerinde çok kullanılan bir bayat usulü kullanmıştır. Bir takım yazılarından bir iki cümle almış, kendisine at- fedilen hususlar o cümlelerde bulunmadığından aklı sıra AKİS'te ak- settirilen fikirlerini cerhetmiştir. Derler ki: "Bana adamın bir cümlesi- ni ver, kendisini asayım!" Cümle, bu! Başı vardır, sonu vardır. Bir fi- kir manzumesinin içkidedir. Bir sonraki cümle pek âlâ "Fakat.." veya "Buna rağmen.." ile başlayabilir. Yazı, alınan cümledekinden bambaşka mâna taşıyabilir. O zaman, cümleyi tekrarlamak neyi ispat eder? David Hotham'ın üç senelik yazılarını da saklamamış olmamızı, her halde David Hotham meslek şerefi için bir hakaret saymaz. Bunları kendisinden ve İngiltere Büyük Elçiliği Basın Ataşeliğinden istedik. Ya- zılar gelirse -daha bir haber çıkmadı- eğlenceli pasajlar vereceğimizi şim diden müjdeleriz. Ama, onları beklerken bir nokta üzerinde durmak isteriz. David Hot- ham Türkiyeyi Demokrasiye lâyık bulmadığı, Türkiyede bir yeni ihti- lâlin kuvvetli ihtimal olduğu, askerlerin iktidarı bırakacaklarına inan- madığı, seçimlerin yapılmayacağını sandığı, 27 Mayısta arap işi bir Kuvvetli Adam arayıp bunu Türkeşte keşfettiği, 14'leri sosyalist diye de işlerin iyi gitmediği ve gitmeyeceği inancında olduğu, İnönüyü za- yıf bir Hükümet Başkanı sandığı yolundaki atıfları reddediyor. Bu fi- kirleri beslemediğini söylüyor. Mükemmel! Demek ki durumu, meselâ AKİS'in gördüğü gibi görü- yor. AKİS'in, yahut Dean Rusk'ın veya Lord Home'un, kendi gazetesi The Times'ın başyazılarının, kendi dergisi Economist'in Foreign Re- ports'unun gördüğü gibi.. -Bu yazıları akıllı ve bilgili, objektif kimse- ler yazmaktadır-. David Hotham bunları bize yazacağına, gazetelerindeki kendi ha- berleri içine yazsa ya.. O zaman, kendisiyle hiç bir ihtilafınız kalmıya- cak ki... AKİS/18 Daha şimdiden, İstanbul Belediyesi ekipleri, yolların büyük bir kısmın- daki çukurları kapatmıştır. Uğurun bir diter derdi de, İstan- bulun trafik dâvasını o halletmektir. Hükümet bütçesinde trafik için ayrı- lan 12 milyon liranın 6-7 milyon li- rasını temin etmek suretiyle; Bele- diye, elinde bulunan ve trafik düğü- münü çözecek projeleri tahakkuk ettirebilecektir. Ayrıca, İstanbulun, bütün. Avrupa şehirlerinde olduğu gi- bi trafik ışıkları ile donatılması için hazırlanan proje bitmiştir. Bu proje de, Hükümetten trafik için para te- min edildiği takdirde uygulanacak- tır. Temizlik ve güzellik dâvası girin temizlik meselesi de bu yaz > halledilmişi olacaktır. (Belediye, bir çöp fabrikası kurulması teşebbü- sünde de bulunmuştur. Necdet Uğurun üzerinde önemle durduğu bir diğer konu, şehrin park- larıdır. Belediyede oGülhane Parkı- nın tanzimi için çalışmalar (o başla- mıştır. Sarayburnu, Tanzimat Fer- manının okunduğu ve Atatürkün harf devrimine başladığı yer oldu- gu için, bir "anıt meydan" haline getirilecektir. Buranın o projesi ya- kında müsabakaya Oo çıkarılacaktır. Gülhanenin arka tarafı ise, sanat ve fikir çalışmalarına elverişli bir park haline getirilecektir. Parkta açıkha- va konser sahaları, tiyatrolar, resim galerileri, Anadolu medeniyetinin ge- çirdiği safhaları temsil eden heykel- lerin teşhir edildiği yerler bulunacak- tır. İstanbulini en güzel manzarasını gören sırtlar da düzene sokulacak, oturulacak zarif yerler halise geti- rilecektir. Maçka sırtlarındaki 2 nu- maralı parkın yapılması içine de başlanacaktır. İstanbulun bir çok ta- rihi âbidelerini etrafında (o toplayan, yüzlerce turistin ziyaret ettiği Sul- tanahmet Meydanı da i benzerleri gibi en iyi şekilde düzen- lenecektir. Şehrin sanat hayatına büyük ö- nem veren Necdet Uğur, İstanbulun yaz aylarında seviyeli birsanat faa- liyetine sahne olması için kolları sıvamıştır. Rumelihisarında ve Açık- hava tiyatrosunda yerli sanatçılarla dışarıdan davet edilecek (o sanatçılar muhtelif sanat faaliyetlerinde (o bu- lunacaklardır. Bu faaliyetlerin yaz boyunca İstanbula gelen (turistlere de hitabetmesi bilhassa gözönünde bulundurulacaktır. Necdet Uğurun büyük bir isabet- le ele aldığı diğer bir konu da, şeh- rin muhtelif yerlerine asılan reklâm panolarıdır. Son derece zevksiz ya- pılan ve şehri alabildiğine çirkini eş- tiren bu panolar kaldırılacak, este- tik bakımdan bazı kayıtlar konula- caktır.