— — YURTTA OLUP BİTENLER sini istiyor, bu uğurda yılmadan ça” lişmak gerektiğini belirtiyor, rejimin millisi, memleketçisi bulunmayacağı- nı bildiriyor, enternasyonal olduğunu ve hedefin bütün dünya sayılması gerektiğini ilân ediyor, bu rejimin başka bir rejimle bir arada yürüme- yeceğini anlatıyor ve netice olarak halkımızın kahraman ellerinde gür- büzleşecek bu sosyalizmi tavsiye edi” yordu, Yazı, dört başı mamur bir bolşevik beyannamesiydi. Zaten okuyanların hayTeti bundan ileri geldi. Cumhuriyette, düşününüz Cumhuriyette böyle bir yazı nasıl çı kabilirdi ? Savcılık, kendi inancıyla yetinme- di, Yazıyı, İstanbul Üniversitesi Ce- za Hukuku Enstitüsüne gönderdi ve oranın mütalâasını istedi. Yazıyı Prof, Naci Şensoy, Prof. Sulhi Döm mezer ve Doçent Nevzat Güreli gibi Üç, tarafsız ihtisas erbabı inceledi. Müştereken imzaladıkları bir Tapor- la, bu yazıda komünist propaganda sı yapıldığını ifade ettiler. Savcılık için, kanunun gereğini yapmaktan başka tutulacak yol kal- madı. Zira, şu anda Türkiyede Ko münist Partinin kurulması da, komi nizm propagandası yapmak da ya” saktır ve türk toplumuğbuna ceva? vermeyi fikir hürriyetinin bir gere- ği saymamaktadır, Gerçi aksiyi sa- vunanlar da yok değildir, ama hu kuki durum budur, Haftanın paşın” daki Salı günü Bâbıâlide cereyan € den ve herkesi üzen hâdise, bunun neticesi oldu. Alıp götürülen genç Şaat 14.30'du. Cumhuriyet gazetesi” nin yarım asırlık binasının Yazı İşleri Müdürlerine ayrılan odasında iki genç gazeteci çalışıyordu, Esmer çok yakışıklı, saçları kısa kesilmiş olanı işinin başından aşkın olmasına rağmen arasıra mesai arkadaşına ta“ kılmadan edemiyordu, Kayhan Sağ- Jameri tanıyanlar onun bu şakaları- na, çalışma tarzına Ve yumuşak nük- telerine alıştıklarından tatlı hava de vam edip gidiyordu. Yüksek kahverengi, kalın kapı bu sıralarda açıldı, İçeri giren lâcivert yağmurluklu, kahverengi şapkalı bir başka genç adamdı, Gazeteciler ada- mı kıyafetinden, girişinden, davra” nışlarmdan tanıdılar. Sağlamer gene gülümsüyordu. Karşısında otuan genç biraz daha telâşlıydı, Adam sordu: “— Kayhan Sağlamer kim?" Cevabi gene gülümsiyeTek Sağ lamer verdi: — Buyurun, benim..” Lâcivert yağmurluklu adam sesi nin tonunu değiştirmeden devam et- “.— Sizinle Emniyete kadar gide” 2 n Cevap gene küçük bir tebessümün Kayhan Sağlamer Kurunun yanındaki yaş N peşinden geldi, Sağlamer, Vecdi Kr zıldemire döndü ve: “— Şef, bizi götürüyorlar anlaşı- Jan” dedi, Kızıldemir telâşlandı Fm niyet Midürüne telefon etmek ve durumu öğrenmek istedi. Lâcivert yağmurluklu seslendi: “— Buna lüzum yok.. Zira Kay” han Sağlamer adına kesilmiş elimde gıyabi tevkif müzekkeresi var..” Bir ara sıcak odada çıt çıkmadı. Sağlamer başını iki yana salladı. Çantasını bile toplamağa vakit hula- madan lâcivert yağmurluklunun pe- sinden Emniyet Müdürlüğüne doğru. yollandı Olayın bundan sonrası, alışılan sekilde cereyan etti, 1, Şubede gaze” teci bir müddet alıkonuldu. Gereken islem yapıldı. Oradan Adliye binasına sötürüldü, Adliyede 1. Sulh Ceza Hâkimliğinde gıyabında kesilen mü” zekkere SağlameTe okundu. Daha ev- vel 6. Sulh Ceza Hâkimi Refik Gürsu tarafından kesilen müzekkere- ve genç gazeteci böylece muttali ol- du, O sırada, Sağlamer ve arkadaşla” rı bir itiraz dilekcesi hazırladılar, Bu sırada saat 17'ye gelmisti. Di” lekce veznenin kapandığı ogerekce- siyle bir üst mahkeme tarafından ka” bul edilmedi. Böylece Sultanahmet Cezaevine gidilen yolda, tek mani kalmamıştı. Sağlamer arkadaşlarıyla beraber cezaevinin kapısına getirildi. Genç gazetecinin yüzündeki yumuşak te- bessiim ancak burada zail oldu. Ka- pılar üzerine kapandığında o saatler 17.30'u göstermekteydi. Esrarlı taraf (Cumhuriyet gazetesinin yazı işleri, başta o günün sorumlu yazı iş- leri müdürü Kayhan Sağlamer, ga“ zetelerinde bu çeşit bir yazının çık- mış olduğundan ancak hâdise sebe- okuyan hayreti, Basın Savcısının den aşağı kalmadı, Bu yam. gazete- ye nasıl girmişti? Gazetede, yarış” maya katılan yazılar arasında eleme yapan bir küçük jüri kurulmuştu. Bu jüriden geçen yazılar yayınlanıyordu Jüri üyeleri, yazıyı görmediklerini beyan ettiler. Yazı, hiç bir sorumlu tarafından da okunmamıştı. Kayhan Sağlamerin başına gelen ise, talihsiz” liğin ta kendisiydi. Zira Sağlan'erin adı gazetede, sorumlu müdür olarak haftada bir tek gün çıkmaktadır. Yazı, onun sorumlu olduğu gün ya” yınlanmıştır ama, yazıyı taşıyan 2. sayfa bir gün önceden hazırlanmış» Savcılık, yazının sahibini aradı” ğında başka bir silrprizle karşıla"“ı lukmet Alkılıç bir kadındı, Savcılığa Lütfi Şadi Alkılıç başvurdu ve yazı”