Jİ sror li ma hai Radyosunun tehtiplediği açık oturumda konu- şan Beden Terbiyesi Umum Müdürü, yakm spor ta- rihimizin süsü ve iftiharı olan başarıları “mAâneviyat”a, “iman”a ve “iyi niyet”e bağladıktan sonra, bugünkü perişan gidişin sorumlusu bellediği eksikleri (o sıraladı. Devlet Bakanı sayın N, Öktemin sözlerini hatırlıyanlar Altınelin bu parlak buluşuna hiç şaşmadılar. Bilginin, tekniğin, antrenman usullerinin, ae ald disiplinli bir rejimin rolünü bilenler için üç - beş “ha babam”la hiçbir yere varılamıyacağı, bir netice slmiiyezani bir hakikatti, Güldüler ve daha ziyade, saydığı eksiklikle- ri sıralayışı, değerlendirişi ile, ileri sürdüğü tedbirler ümerinde durdular, Umum Müdür saha dedi, tesis dedi; sanki getiimek, yetiştirmek yokmuş gibi, antrenör dedi, ellerinde uyan- maz uykulara dalmış yeni kanun tasaTısını unutup mevzuattan şikâyet etti; şunu dedi, bunu dedi, ama me- todlu ve bilgili çalışmadan söz açmadı. Disiplin deme” di, yönetici kadronun teknik ve bilgi yeterliğine değin- medi, saha ve tesis derken prensip diye nelere bağlan- dığını açıklamadı. Yalnız, muhatapları azıcık üsteleyin- ce o sinirli: — Merak buyurmayın efendim, plânımız da var, programımız da” dedi, kesip attı Plânım akla gelen işleri rastgele sıralamak demek olmadığına inananlar için bu plânın ve onun tatbik programının dayandığı prensiplerle, bu prensipler kar- şısında ihtiyaçların nasıl değerlendirildiği pek clddi bir merak konusudur, Bugün, Spor - Totonun sağladığı milyonlar üzerinde mamaktadır. Halbuki, rahmetli Cemil Tahir Paşanın gününde bile zamanın modasına uygun bir sa- ha ve tesis plânı vardı. O devirde adına “spor komplek- si” denilen bu ünitelerin meydana getirilmesi için muh- tag olunan, yüz ölçüsü belli, geniş arazi parçaları satın alınır, istimlâk edilir ve eldeki imkânlara göre atış po- Mgonundan, koşu pistinden, futbol v.s. gibi oyun saha- larından işe başlanılır veya başlanmak istenilirdi. Pa- şanın arkasından işlere başka bir veçhe verilmiş ve bu gün saha ve tesis diye neyimiz varsa hizmete konul- muştur, Konyada, Balıkesirde Velodromlu stadların Bursa, Adana Mithatpaşa tiplerinin, Adana pistinin ay- rı ayrı tartışma konusu edilmiş “niçin”leri vardı. Bun- ların dışında, kaprisli bir Valinin tpor paraları ile, ka- palı salon adına sinema binası inşasına kalkmasının ve onu şimdi rahmetli olmuş bir Bakanın desteklemek is- temesinin uyandırdığı fırtınanın misal; işler, bunları “tesadüfe” veya “ha babam”lara bağlıyanlar için öğ- retici örneklerdir, Totonun geniş imkânları, bir kere, kapris ve hesap sızlık uğruna yarına sirayet edecek -borç demeye âil varmıyor- sarf mecburiyetlerine bağlanırsa, işleri son- radan akıllı bir plâna bağlamak imkânı tamamen kay- bolacak ve paracıklara yazık olacaktır, N Şimdilik görünen şudur: Kesenin ağzını ellerinde AKİS/38 Bu iş plânsız olmaz! Vildan Âşır SAVAŞIR tutanlar -hangi Gurtü veya zorun altında iseler- ya en aşağıdan 60 bin, 100 bin kişilik stadların, ya da dedirler, Bu, şu demektir: Beden Terbiyesi teşkilâtı &0- rumluları, seyirej unsurunu her şeyin üstünde tutup, geniş kalabalıkların ilgisini çeken, temaşa değeri faz- la müsabaka sahaları yapma yolundadır, Spot. saha ve tesisleri, spor kolları için daima iki tipte düşünülür: Biri, sporcunun belirli bir dereceye vardıktan sonra üstünlüğünü spor meraklılarına göste” rebileceği tiptir. Bunlara müsabaka &6ahaları derler. Bunlar, içlerinde yapılacak sporun tekniğine, büyük seyirci kalabalığının dolma, seyretme, boşalma gibi problemlerine ayarlanan “tiyatro” karakterli tesisler- dir, Büyüklükleri, bir ölçüyü aşmamak kaydiyle, şehir- lerin kesafetine ölçülür, -Nazj Almanyasında gövde gös- terileri için yaptıTtılan dev tiplerin burada adını anma- nın dahi yeri yoktur-. Diğeri ise, okul karakterli saha ve tesislerdir. Bunlar şehir ve kasabaların yalnız nü- fus kesafetlerine değil, bu kesafetin şehir içine dağılış şekline göre mahalle ve semtlere serpiştirilen, spor ba- kımından teknik evsafı kusursuz, sağlık işleri bakımın” dan da imkânları eksiksiz, etrafı çevrili “idman” saha- larıdır. Binbir eksiğine rağmen 19 Mayıs Stadının et- rafındakj idman sahaları gibi... Bunlar yetişmislerin, “as”ların kendilerini alkışlatmalarına değil, sayısı mil- yonlara varan “filiz”lere, “fidan”lara tahsis olunurlar. Onlar burada yetişecekler ve hayat boyunca alışkan- lıkları, davranışları ve sağlam karakterleriyle yeni Türkiyenin inşacısı olacaklaTdır, Türkiye, hesapsız bir gidişten sonra imkânları çok daralmış bir memlekettir, Milli Eğitimin her okula bir saha, her okula bir salon yaptıracak gücü yoktur. Be- lediyeler halk için, iptidai de olsa, boş zamanları de- ğerlendirecek oyun yerler; yapacak takatten mahrum- durlar, İklim şartları bakımından memleketimizde ihti- yaçlar da değişiktir. Sorumluların iştahını ziyadesile tahrik etmiş göü- nen âbide eserlere karş, diyeceğimiz vardır ya, olmasa bile derhal şu sual akla gelecektir: Bir âbide esere kar şı kaç yl ve fidanlık karakterli saha veya tesis ya- pıyoru Okul “karakterli semt ve mahalle tesisleri sadece spor bakımından düşünülmemelidir. Bunlar büyük s0s- yal değeri olan “devlet varlıkları”dır. Bunların ön plâ- na alındığı müjdesi dahi akla yeni bir takım sımiler ge- tirecektir, Biz, ayrı ayrı meseleler olarsk, bu sualleri pedagoglarımızla, belediyecilerimizle, geniş sosyal gö- rüşlerine inandığımız mimarlarımızIn, karınca kaderin- ce sosyologlarınızla hiç tartıst'k mı? Yapmadıksa ve erken kalkan idare adamlarının ha- vasına uyup şuraya buraya, sadece bugünün değil, ya- rının milyonlarını da bağlıyorsak, bu, sadece günah .€- gil, hattâ suç olacaktır, j