Tinbergen bundan bir güre önce, Planlama Teşkilâtının müstafi dai- re başkanlarından Atilla Karaosman- oğlunun bir mektubunu aldı. Kara- osmanoğlu mektubunda istifa ettik- lerini yazıyor, bunun sebeplerini an- latıyor ve Türkiyeye bu konuyla il- gili olarak gelirse iyi olacağını be- lirtiyordu. Tinbergen Türkiyeye Ka- sım sonlarına doğru gelecekken, se- yahatini tacil etti ve uçağa atladığı herzaman kaldığı otele indi. 416 nu- maralı odaya yerleşti ve tabiatıyla, davetin gayrı resmi sahibi manoğlunu aradı. İki iktisatçı erte- si gün buluşmak üzere söz kestiler ve birbirlerine iyi geceler dileiier Prof. Tinbergen'i in ilk teması «gayrı resmi- Pazar günü oldu. Ati la Karaosmanoğluyla yaptığı konuş- mada 5 yıllı Kalkınma Plânının iki emekçisi ucun uzun dertleştiler. Tinbergen, meslekdaşından durumu etti. Ana fikir, müstafi Plâncıların Ziya Müezzinoğlu İkna imtihanı HAFTANIN İÇİNDEN Taktiği bildiğimize göre... Metin TOKER İpeilizlerin Time and Tide mecmuasında İngiltenenin eski İşçi Başbaka- ı Lord Attlee'nin bir yazısı çıktı. İngiliz devlet adamı, yazısında dünya durumunu inceliyor. Koyduğu bir teşhis, ilgi çekici. Eski İşçi Başbakan diyor ki: "Rusyanın tabii politikası mesele çıkarmaktır. Bize düşen et- rafımıza bakınmak ve rusların nerede mesele çıkarmakta (kendilerini haklı bulacaklarına teşhis koymaktır." Bu prensibi bizim iç politikamızda tatbik etmek, bütün davranışlarla en akıllıcası olacaktır. Bugün Türkiyede son derece kesif bir komünist yeraltı faaliyeti bu- lunduğu inkar kabul edecek halden çıkmıştır. Bu faaliyet zaman zaman yerin üstüne de başını uzatmakta ve duruma göre tutumunu ayarlamak- tadır. Hava müsait olunca komünistler azmakta, bunun neticesi hava kendilerince tehlikeli hal alınca yeniden toprağın altına inmekte, bulut- ların dağılmasını orada beklemektedirler. Kızılların bizde bu çapta faal oldukları pek az devir vardır. Siyasi ve sosyal teşekküller, demekler kur- muşlardır, kendi yayın organları vardır, sağlam müesseselerde köprübaş- ları tutmuşlardır, tahriklerini pek az maskeli seklide, artık manası her- kesce malum sloganları kullanarak yapmaktadırlar. Bolşevik edebiyatı- nın klasik temaları rahatça işlenmektedir. Dünyadaki rus politikası gibi Türkiyedeki komünist taktiği de, me- sele çıkarmaktır. Buna karşı polis tamirlerini harekete geçirmek, ya da zor usullerine başvurmak tavsiye edilebilir. Bunların faydası belirlidir. İç güvenliğimizden sorumlu olan sivil ve askeri teşkilât, hiç kimse zerre- ce şüphe etmesine günü geldiğinde görevini yapmakta zerrece tereddüt göstermeyecektir ve şimdi her şey o günün yaklaştığını işaret etmektedir. Ama Türkiyenin bir gün anarşi içinde kalıp bir çeşit Halk Cumhuriyeti haline düşmesini hiç bir zaman için istemeyecek olanlar —Atatürkün ölüm yıldönümü fırsat bilinerek Halk Cumhuriyeti tabiri dahi fütursuzca kul- lanılmıştır— daha ziyade komünistlerin hangi konularda mesele çıkar- makta kendilerini haklı görebileceklerini dikkatle düşünmelidirler. Düşün- melidirler ve tedbirini almalıdırlar. Zira komünist ne söylüyorsa, onda hiç bir asıl bulunmadığını sanmak gafletin en büyüğüdür. Aksine, dikkati oraya teksif oetmek ve istismar edilen derdin çaresini süratle bulmak lâzımdır. Komünist bir uydunun değil, deformasyon üstadıdır. Ortada olan meselelerimizi ele almakta ve onlara suni şekiller vermektedir. Bu, meselelerin mevcudiyeti ogerçeğini ortadan kaldırmaz. Biz o meselelerin üzerine cesaretle yürürsek, kızılın kümetinin aklını başına alması sayesinde açılmış olmasının neticesidir. Türkiye sosyal ve ekonomik daha çok meseleyle karşı karşıyadır. Bunlar ancak Plânla halledilecektir. Plan ise, her şey gösteriyor ki iç fi- nansman demektir. İç finansmanı enflâsyonun içine düşmeden besleyecek kaynaklarla sağladık mı ve vergi işimizi realistçe ne Kaldorofillere, ama ne de ayaklarını ıslatmaktan korkanların tesirine kapılarak hallettik nü, Zümreleri takatleri nöbetinde adilane vergiledik mi Lord Attlee'nin pe- çetesini başarıyla tatbik etmiş oluruz. Sadece, işler iyiye yöneldikçe komünist ve totaliter bütün uçlar men- suplarının nasıl tepinmeye koyuldukları bile bu reçetenin «hazakat" ini göstermiye yetmez mi? AKİS/9