dan kurulmuştur. İlk adı Türk Maarif Cemiyetidir, Cumhurbaşkanı Derne- gin yüksek koruyucusu, Başbakan i- se Genel Başkanıdır. Kimsesiz ve pa- rasız çocuklara okuma imkanı sağ- lamak, özel yurtlar ve yabancı dil öğrenimini esas tutan kolejler (o aç- mak, Derneğin gayelerini teşkil et- mektedir. Nitekim bu güne kadar Dernek, biri Ankarada, diğeri Zon- guldakta iki kolej ve Adana, Çorum, Edime, Antakya, tamir ve Konyada altı öğrenci yurdu açmıştır. Ayrıca mahalli faaliyetlerde bulunmak üzere bütün şehirlerde de birer şubesi var- dir. Kör döğüşü Drssin durumunun Ali Bozerin aşına dert olması, geçen ayın so- nunda yapılan Genel Kurul toplantı- sının neticesidir. O gün, Ankara Ko- lejinin oYemekhanesinden endişeyle fırlayan öğrenciler oKolej Erkekler . Salondan bir takım bağrış- gürültüler gelmekteydi. Öğ- renciler önce biraz afalladılarsa da durumu kavramakta gecikmediler. Zira içeride Türk Eğitim Derneğinin Kongresi yapılmaktaydı ve gençler bu gürültülü kongrelere geçen yıllar- dan şerbetliydiler. Salonda bir takım üyeler olayları hayretle seyrederler- ken diğer bir grup hiddetle yumruk- lar sallıyor, en ağıza alınmayacak küfürleri savurmaktan çekinmiyordu. Başkanlık Divanı da şaşırdığından o- laylara önceleri seyirci kaldı. Nihayet Selahaddin Toker İki dertten biri EĞİTİM Ali Bozer konuşuyor Aradı ve bulamadı Kongre Başkanı Doç. Ali Bozer ha- vanın biraz yatışması için toplantıya 20 dakika ara verdiğini bildirdi. Buna rağmen gürültülerin ardı kesilmedi. Yaşlı başlı pek çok insan birbirleriy- le ağız dalaşına devam ettiler. Hattâ zaman zaman işi itişmeğe kadar gö- türdüler. Hararetli ve işi kavgaya götürecek tartışmaların sebebi basit, söylenil- diği zaman dudaklarda tebessüm ya- ratacak bir gayrettir. Bütün mesele, Türk Eğitim Derneğinin Yönetim Ku- rulu sandalyelerini paylaşma kav- gasından ibarettir. Prensip itibariyle hiç bir maddi menfaat temin etmedi- gi için değil sandalya kapışmağa vesile vermek, bir angarye teşkil et- mesi gereken Yönetim Kurulu üyeliği etrafında bu kadar gürültü koparıl- ması haklı olarak zihinlerde kocaman istifhamlar yaratmakta ve bu konu- da kulaktan kulağa fısıldanan hikâ- yelerin adedi gün geçtikçe artmak- tadır. Meselenin aslı iki yıl geriye, Ekim 1960 a kadar uzanmaktadır. O tarih- te Dernek Genel Yönetim Kuruluna seçilmiş olan üyeler, siyasi meşreple- ri itibariyle oldukları kadar Derneğe hizmet anlayışları da değişik şahıs- lardı. Bir kaç ay sonra kurul iki ay- rı hizbe ayrıldı. Ama, ne hizip! yi lantılar muntazaman yapılamaz, pılsa da iş çıkmaz hale geldi. Turhan Feyzioğlu, Ferit Melen, Ali Bozer gi- bi üyeler tarafsız kalmakla beraber durumu endişeyle izliyor ve gereği gibi çalışamadıklarından dolayı üzü- lüyorlard Tencere dibin kara iziplerden birinin başına Selahad- din Toker, ötekininkine Servet Al- tınay geçti ve hizipler en çirkin si- lâhlarla vuruşmağa başladılar. gün Tokercilerin oAltınaycılar, Altı- naycıların Tokerciler aleyhinde bu mecmuanın bu konuyu ele alan yazar- larına anlattıkları insanın yüzünü kı- zartmadan dinleyebileceği (o ithamlar değildir. Toker ve Altınay az zaman- da kanlı bıçaklı oldular ve koca E- gitim Derneğini bir savaş meydanı haline getirdiler. Bu arada Toker, yönetim kurulundan istifa etti. Ha- rem dedikoduları hususi ogayretlerle yayıldı ve beşbin Ankara ailesinin çocuğunu okuttuğu bu müessesenin şerefiyle, itibarıyla oynanmakta te- reddüt edilmedi. Toker Altınayı, Al- tınay Tokeri Derneği kendi ticari ve şahsi menfaatine âlet etmeye çalış- makla suçlandırdı. Kantin hikâyeleri, milk - bar hikâyeleri, alem hikâye- leri, pirinç hikâyeleri, ihale hikâyele- ri, avukat - müvekkil münasebeti hi- kâyeleri başkentte sağır sultan tara- fından dahi duyuldu. Kongreden ev- vel taraflar bunların dozunu daha da arttırdı ve hizipler toplantıya geldiler. İki grup ta kendisini tutan- ları seferber etmişti. Ogün salon, tıklım tıklım doldu. Kendilerine "İdealist Grup" adını AKİS/17