8 Eylül 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

8 Eylül 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın-içinden GÜLÜNÇLÜK iderlerin günahları, İktidarın tabil yıpratışı, teşki- * 1ât mensuplarının hareketsizliği, Meclis Grupu fiza- Lar:ının sinmesi neticesi murakabesizlik, hatâ üstüne h:ıtâ.. utratejı hatâ.sı, Lıkük hatâsı... Bunlar bir siyasi ü ralıyor, fakat üldürmüyor. Si- k “iktidarı kaybetme” cezası öd uhanfete geçhor. Orııda taıı-llk canlılık kazan Vor temizlik yapıyor w memleketin sha—ıl h:n atında ik- gev öldürüyor: Gülünclük, Böyle bir damgayı yiyen si- yasi teşekkülün hayatta kaldığ;ını gösteren misal ne bizde vardır, ne dışarda. Şu anda D. P. yi tehdit eden asıl tehlike İşte budur. Türkiyede, çok partili hayata son geçişimiz D. P.'- nin kurulmasıyla başlamamıştır. İsimet İnönünün siya- Si iklımı demokra—ıhe müsait hale getirmesini takiben n karşısına illik olarak Milii Kalkınma Par- tlsı çıkmıştır. $imdi bu ismin dudaklarda derhal bir tebessüm uyandırdığı doğrudur. Ama aradaki onü; senelik sis dağıtılıraa ve hâdiselere objektif bir tarihçi gözüyle bukılırsa görülecektir ki Milli Kalkınma Par- tisinin kurulması vatan sathında bugün artık tanıa- tulm miyle unutulmuş bir heyecana vesile vermiş ve haki- katen inanılmaz alâka doğurmuştur. Bu parti, başın- da “hükümet idare tmlş" sıfatımı taşıyan -ki bu sifat p. nin esinde en büyük rolü oy- harikulâde gelişm nay: nn lkl uc faktörden biridir- bir Cetâl Bayar bulu- n kaderine sahip ıikabilir miydi, çıkamaz mıydı ? Vlesele o değildir. 7 lra, ihtimal ki çıkamazdı. Ama eğer rahmetli kurucusunun elin dP o kuzu ziyafet- leriyle, o fare kapatlarıyla, o vecize furyasıyla şüliünç hale getirilmeseydi, şüphe yok, hayatlyetini muhafa- za edebilir, iki dev partinin yanında, meselâ suni Mil- let Partisinden çok daha şanslı şekilde bir üçüncü parti sıfatını k.ııanablllrfli Gülünçlük, siyasi partile- re inen bu öldürücü darbe Milli Kalkınma Partisini kısa zanıanda -o0 tarlhlerde yeni kurulan D, P. taktik- çilerinin de perde arkası hinımetlerlvle- yerle bir edi- vernilştir. Bugün aynı D. P. nin hiçbir şeyin farkında olmaksızın, fakat son Hüratle aynı yolda ilerlemekte bulunması, belki de İlâhi kaderin bir tecellisidir. İktidarda yerleşmiş görünen, elinde mutlak kud- ret tuttuğu sai , fütursuzca ketlerden çekin- meyen, haşmetli ve dehşetli bir siyasi partinin gülünç- lük yolunda olduğu iddiası, bâzı ktmselere garip gö- rünebilir. Ama unutmamak 1lâzımdır ki haşmetli ve dehşetli olmakla gülünç olmak arasındaki mesafe, bir adımdan ibarettir. Partinin propaganda işlerini omuz- hrımı almıs bâıı bakriretsiz. diller ise D. ye bu son edirler. Daha slmdldon. cemi- Deniokratım” thn dama pek çok kim—ı—nin “Acaba bizimle eğleniyor mu?” diye bak- jakta olması hakiki D. P. liler lçln tehlike çanı yeri- ne geçmelidi Öyle sözler vardır ki bir siyasi parti, hele iktidar- da bulunan bir siyasi parti bunları sadece bir tek defa süyler. Şimdi siz, Türkiyede D. P.'nin hareket tarzın- dan habersiz bir kimse bulunuz ve lütfen ona, meselâ bizim Radyo Gazetesini bir akşam dinletiniz. Adamın sacının dimdik olmaması ve ertesi sabah gerekli ted- birlerin alınıp alınmadığını merak etmemesi İmkân- « zdır. Radyonun iddiası Muha'efette bir avu* soğuk harbçinin bulunduğu, bunların Devleti temelinden sar- a«acak hareketlere giriştiği, meşrti İktidarı sanki bir İşgal kuvvetiymiş gibi göstererek kütleleri tahrik et- emniyet ve asayişi bozduğudur. Bâzı akşamlar rlen öyle şeyler anlatmak:adırlar ki dehşetengiz mkıwlen)ka dünyaca meşhur Rokambol gelse, ağzı açık kalır. Menilekette bir ihtifât havası eatirilmekte- dir, her tarafın alev alev vanma.sı ihtinmiali belirmiştir. Sanki bir çılgın takımın or kullanara, hükuııwt darbesi yapması hemen xarının işidir. Hükümet mef- hunu, Devlet mefhumu ayaklar altındadır. İktidarda bulunan bir siyasi parti bunları söyle- di mi, ertesi akşum radyoyu açanlar gerekli tedbirle- rin alındığını işitmelidir. Zira va söylenitenler haki- kattir, fesatçıların hareketleri sabit takdirde emri altındaki kuvvetlere hâk derha! durumxs müdahele akşam için, tesadüfen, bir tımarhane kaçkınının eline geçmiştir, ki zavallı delinin derhal hastahanesine çeri yollandığı millete bildirilerek, herkesin yüreğine su serpilir. Fakuat o da, bu da yapılmuz, ay asal akşam ve akşam anlatılınakta devanmnı ıdlllp çakaral- maz tehditler boyuna sıralanırsa, sadece o partl gü- lünç olur. Bu başa çıkamadığı haşarı co(uğu müte- madiyen kuru sıkı .ııarla_va.n. sonunda onunla yüzgöz olan başarısız hocanın, ürebbinin — gülünçlüğüdür. Böylesinin âkıbeti evvelâ arkas mdan. sonra — yüzilne karşı dil çxkarılmaktan. nanik yap4Jmaktan ibarettir. ayın bir sözcü 1950'yi takiben —mnarına katılıp 19541'e doğru hizmetlerini kal)ul ettirdiği D. P. yi birkaç se- ne içinde arkasından alay edilen bir korkuluk haline getirmiştir. Yüzgöz olma ameliyesi bu süratle devam ettirildiği takdirde, İktidar pa-tisinin her sözü rah- metli Nuri Demirağın fare kapanı tehdidinin tesirine pek yakında kavuşacak ve D. P., taş sahillerin- de diinyaya gelen M. K. P. ile vatandaş kahkahaların- da birleşecektir. A bu neticeyi temin için sadece bir Sayın söz- cünün çalıştığını söylemek hatâdır. Bizzat D. P. Mec- Grupunun yayınladığı o korkunç tebliğler, Muha- lefet hakkındaki o ipsiz ve sapsız iddialar, nihuayet “memlekette estirilmek istenilen hava”-ya karşı alın- nasına karar verilen tedbirler tasarısı henüz hâfıza- lardan silinmemiştir. Böyle bir tebliğ yayınlanır, ara- dan aylar geçer, Grup tekrar kızıştırılıp o İlk tebliğin Sışığı altında” dalhıx da sert tedbirler için komisyonlar kurulduğu bildirilir. “Siddet tedbirleri komisyonu”nu, umun daha vahim hal alması karşısında “Şiddet tedbirleriri şiddetlendirme komisyonu” takip — eder. Aradan tekrar, yeni ve uzun avlar geçiniştir. Ne var ortada? Radyo ile Zaferin beyaz barutu ve gürültüye papuç bırakmış bir çift “Dün_vevî pazarlıkçı” ile bir tek “Vatadi pazarlıkçı”dan başka Iki bunlara ilâveten sadece, gülünçlük yolunda baş döndürücü hızla ilerliyen bir talihsiz siyasi teşek- let qnnatkarlanm Vatan Cephesinin bilinen kennmna katılmaya zorlayıp başyazarları bilte acı acı mekfe? Ne vardı, Krupp'un gelişinden ders alma) ıp Erhard'ın gelişinde aynı hayal sukutunu mukadder ba- le sekan erken propaganda gayretlerine girdamekte?. Ne vardı, Kıbrısın fethedildiğine dair dövizler astırıp gazilik mertebeleri tcat ettirmekte? Mamafih eğer bittün bunlar, memleketin siyasi hayatı için elzem D. P. nin bu ellerden kurtarılması gerektiği haklkatlnl bizzat D. P.'lilere hatırlatırsa, D. P.'ye hizmetlerin en büyüğünü yapmış olacaklardır. B— ' F x W j AKİS, 8 EYLÜL 1969

Bu sayıdan diğer sayfalar: