leyince, zararsız ilâveler veyahut tef- sirler bir hikâyeyi daha da güzelleş- tirebilir, ona bir şahsiyet bir orijinali- ra sualler sorarak kon etmeleri de lâzımdır. Eğlence toplantı- ları danslı partilerde fazla ciddi sualler vasaktır. Aşk ve cinsi mesele- ler, umumiyetle herkesin iştirak etti- #1 bir konuşma mevzuu teşkil edebi- lir. Cinst meseleler deyince elbetteki nezaket harici bir konuşma kastedil- memektedir. Ama meselâ şöyle bir sual ortaya atılabilir: “Neden bütün erkekler Marilyn Morroe'yu beğeni- yorlar ve neden bütün kadınlar Clak Gable'ı cazip buluyorlar Gitmesini bilmek yi bır mısaı'mn en çok &kkat ede- mesini bilmektir “Ne cok çok geç”. İşte bu kaideye riayet şart- tır. Misafir saate nrada bir göz atma- © 3 £ 5 3 2 © mak, uzun dinlemek, şahsiyetini mey- dana çıkarmak ve zamanında “Alla- haısmarladık” demesini bilmek... ——— RAUF AKALTAN SAÇ, profil ve demir işleri atelyesi sayın nk alıların imalâthanesidir, Adres- Soğuk]-myu açık sok. No. 9 ÂA: HERKES OKUYOR P £ | K Ph di Tarih Şu kaçık Drake... 1856 yılında Amerikanın Pittsburgh şehrinin sokaklarında bâzı ağzı kalabalık adamlar ellerindeki şişele- ri “Kızıl derililerin hayat suyu” diye satmağa uğraşıyorlardı. Aradan üç sene- geçtikten sonra, 1859'da -yani tam bir asır önce- Amerikalı bir ma- birle —Rockefeller'in servetiydi. Bu, peri masalını andıran hâdise- nın nusıl vuku baldugunu öğrenmek dıllere destan 59'da, — Pennsylvania'nın kuüzey batısını düşen Tiltusville'de saat öğleden sonla 4'tür. Günlerden pazardır. ve Yeni Dünyada hayat, kelimenin tam mânasıyla can sıkıcı- biri de Billy Smith'tir. Ona halk ara- ' ismi verilmiştir, Billy şekil ve sima itıbanvle Kari Marx'a benzemektedir. Am u Pazar gü- nünde Titusville'de eğlenceyi çalış- makta bulanlardan bir tanesidir. Billy Smith'in işi kuyu kazmak- tır. Etrafına toplamış olduğu birkaç güclü kuvvetli amele ile toprakta bir delik açmakta, sonra da habire taş, toprak vesaıreyı dışarı atmakta- Billy Sm lth Üç aydır, bu -kendl tâbiriyle- “kacık” hesabına iş ör- mektedir. Üç ay irinde on kadar ku yu açmıştır. Drake'in kafasında bir sabit fikir mevcuttur: Toprağı kaz- mak, kazmak, kazmak ve petrolün bulunduğu sahaya inmek... Bu fik- ri Titusville kasabasında duymayan, işitmeyen kalmamıştır. Albaya ta- kılan “kaçıl#' lâkabı da bu İnanışın d;ıyuımasıyla bir kat kuvvetlenmiş- tir. Üç aydır calışılmaktadır. Netice kuru bir “hiç”ten ibarettir. Albayda paralar suyunu çekmeye tbaşlamıştır. Simdi ortada son bir 500 dolar var- dır. O da bitti mi, Billiy' nın çalışma- 81 da bitecektir. “ ' pazar gü- nü mesaisine, şu para çabuk bıtsin de, bu delıden kurtulalım ümidi için- de devam etmektedir. Fakat aksilik bu ya, toprak delen ve toprak çeken âlet, bir noktaya, bir seviyeye gel- miş, takılmısştır. Billy Amca, on bi- rinci kuyunun da bir kaya parcası ile son buldu#una inamr ve hükmü verir: “Yar bu yvudan da vaz geçmeslm kendisme ıöylerim Küçük bir piraınid AA na yaıın, ış bambaşka bir şekil aıscak PFazartesi günü, Billy hr Ince Pilonu hatef hafıf çalıştırdı- ğında görür ki, bu defa âlet, toprak değil ama petrol çıkarmaktadır. Ku- yu petrol ile doludur. Aradan yıllar geçmiş, 1914'de, Biliy Amcanın kaz- dığı kuyunun üzerine küçük bir tah- le de petrol endüstrisi ilk adımını at- nıştır. Endüstri ? Evet, zira petrolün keş- fi, yani “Petra oleum” -ki “Taş Ya- ğı” demektir- çok eskiden beri bili- nen bir nesnedir. Musanın yaşadığı devirde, Bâbil Kuıesimn yapıldığı ta- rihlerde ondan bah miştir. Haçlı Seferlerinde yakıcı silâh olarak da toplanacağını ve yaralara karşı na- sıl kullanıla.cağım öğretmişlerdir. Oyle ki ham petrole Amerikada yıl- larca “Senecas ların yağı” — denmiş durm Nıhayet 1856 gelmiş — çatmıştır. Bu arada gene Pittsburgh'da, Sa- muel Kier isimli bir maceraperest, petrolü ufak şişeler içinde beheri 45 sentten bambaşka bir görüşle satı- şa çıkarmıştır. Açmış olduğu u: kuyusundan -ki 400 ayak derindey- di- tuz yerine balçık gibi bir sıvının çıktığını gören Kier, bunun Kızıl de- rililerin meşhur ilâcına benzediğini farketmiş, garip bir ticari zihniyete kapılmış, biraz reklâm ile “Hayat su- eposu'”'na sahip olduğunu ctmış ve her gün cıkardığı 250 litre kadar ham petrolü, ilâç diye şişeler içinde pıyasayn sürmüştür. Bu petrolden başka bir şey hastalıklarma iyi geldiğini r ve Samuel Kier, kısa zamand haylı zengin olmustur. Tabif bu zen- ginlik, sattığı maddenin hakiki de- geri yanında bir kıymet ifade etme- mektedir. Ama bu muvaffakiyet bile zenginlerin dikkat ve alâkasının pet- rol üzerinde toplanmasına kâfi gel- iştir. Kıer'in bir şarlatan olduğu haki- kattir. Zira o sadece satmn.yı düsşün- müştür. Keşfi olan —“Harika ilâc” hakkında yayınladığı Teklâm broşt- para yatırmak cesaretini göstermiş- a Fanerle- işe karışınca... B issell de Kier'in kalabalık ağzına bağlı kalarak, gercek — gaveden uzakta kalmıştır. Bununla birlikte iki ortak ilk Detrol şirketini tesim et- mişlerdir: Co..', Bu şirket ilk lş olara.k 'I'itıgl- - 'AEPS 'C* H’LÜEA Pennsyivania — Rock e