S İ Filmler "Dokuz dağın efesi" ğer seyirciyi, vurup kırmalar, kaçıp kovalamalar yahut da göz amaştırıcı - dekorlarla — oyalamak maksadını gütmüyorsa tarihi - bi- yografik filmlerin rejisör ve senar- yocuya yüklediği birtakım mesuli- yetler oldugu şüphe götürmez. Bu du N rumda, Trejisör senaryocunun her adımında belli bir maksat aramak gerekir: Filmin baş kahramanının seçiminden işlenişine, — olayların ve şahısların kendi çağlarındaki öne- minde, bugün için taşıdıkları değer- lere kadar... Öte yandan böyle bir durumda, ele alınan tariht olay ve şahısların etraflıca incelenmesi, ve- sikalar toplanması, hazırlanmak da gerekir. Şü aynı tarih olayını yahut tarihi şah- siyeti, başka başka kimseler ayrı ayrı tefsir edebılı hattâ al zemeye daya kları vakıt bıle Ele alınan malzemeyı işleyiş, malzeme içinde yapılan seçim, ta- rıhç n ya da Ti C_]lSOI - sinemacının utumunu ortaya koy,; "Dokuz dağın efesi Çakıcı, geli- yor", yakın tarıhımızın bir şahsiye- tini ele alıyor. Filmin' başındaki kı- sa nota bakılırsa, bugun vardığımız gelişmenin degerını anlamak için a- rada bir geriye göz atmak, eski- ye nazaran ne kadar mesafe al- dığımızı hesaplamak faydalı — olur; film, bunun için çevrilmiştir Bu no- ta d yanarak ve okuz dağın efe- si' nde anlatılanlara bakarak, bu filmin Osmanlı Devletinde nizam ve asayişin, emniyet kuvvetlerinin du- rumu ile Cumhuriyet devrindeki ni- zam ve asayişin, emniyet kuvvetle- rinin bir mukayesesini yaptığını ka- bul etmek gerekecektir. Zira filmde 20 nci yüzyıl başlarında Ege bölge- sini haraca kesen bir eşkiyanın Os- manlı emniyet kuvvetleriyle, bazan da rakip çetelerle çarpışmaları anla- tılıyor. Ama, mniyet kuvvetlerinin ikinci, üçüncü planda kalması, olay- ların hemen daima Çakıcı Mehmet Efe yönünden anlatılması hele Ça- kıcının bir kahraman olarak hiç ol- mazsa sempatik bir gorunuşle ele alınması, kısa notta ileri — sürülen maksada aykırı birşey. Üstelik kah— ramana karşı gösterilen bu sem tinin sebebi de iyice belirli degıl Genç Çakıcının, babasını öldürenden intikam alması, bir dereceye kadar anlaşılıyor Faka ndan sonraki hi— kâyesi, a Çakıcı yönünden - latıldığı için onun hakkında bıldık— lerımız daima tek taraflı — kalıyor. r köylülere yardım ettiği, zen- gin koylulerı haraca kestiği soylenı— yor. Başka eşkıyaların köylülere iş- kence yaparak saklı paralarını mey- dana çıkarmağa uğraştıkları halde. AKİS, 24 OCAK 1959 bir tarıhçı gibi. ki üphesiz E M A Nijat Özön Sinema: A'dan Z'ye kadar... Çakıcının köylülere yardım — ettiği gösteriliyor. Ama Çakıcı ile öbür eş- kıyalar arasındaki bu davranış far- kı neden ileri geliyor? Çakıcıyı bu- na iten nedir?'. Bunda ne dereceye kadar ileri gıdıyor“’ Belli değil. As- lında, böyle bir konuyu ciddi olarak ele almaga çalışan bir film, ya çev- resi, içinde yaşadığı şartlar — bakı- dan Çakıcıyı Çakıcı yapan se- beplen ortaya koyar; ya da bu şart- lar içinde ele alınan — kahramanın psıkolopsını tahlil eder. "Dokuz da- ğın efesi", ciddi tariht - biyografik eserlerın dayandıgı esaslardan mah- m, n böyle birşey, ancak çe- şitli incelemelere bol vesikalara da- yanılarak yapılabileceği, bunlar ise kuz dağın efesi" de başlangıçta işa- ret edilen vurup kırmalara, — kaçıp kovalamalara — dönüyor. Amerıkan rejisörlerinin düzünelercesini çevir- diği "Jesse James" hikâyelerinin kı- lığına bürünüyor. Bu arada, rün, onbes yirmi kişilik çete etra- dıyle Çakıcı arasındaki münasebet- leri anlatmaktan bile kaçındığı gö- ze çarpıyor Mizansen merakı una karşılık, Çakıcının bir yörük B kızı ile aşk macerası bir yana bı- rakılırsa, iki saatlik filmin hemen dörtte üçü Osmanlılarla, yahut rakip şkıyalarla girişilen çatışmaları an- ttığı, - bunların hepsi de birbirini andırdıgı için, filmin büyük bir kıs- mı monotonluktan kurtulamıyor. Re- jisör, filmi bu monotonluktan kur- tarmak, seyircinin ilgisini uyanık tu- tabilmek, izah edilmiyen noktalar- dan dikkati uzaklaştırmak için, bir- takım çarpıcı mizansen düzenli western türünün irili rinden Ödünç alı dıgı dir. Gerçi, yerleşmiş nizamlara kar- şı koyan, emniyet kuvvetleriyle de- kesip fakir köylüye yardım eden Ça- kıcı Mehmet Efenin, kamera önün-, deki devamlı hareketten meydana gelen hikâyesi, bu çarpıcı mizansen- le birleşince, western türüne merak- l seyırcılerı surukleyecegınden şup— he edilm Ama vasat seyirci için bile, bu ıgretı mizansen, filmi ayak- ta tutmağa değil, ayıf noktalan daha belirli olarak ortaya çıkarma- ğa yarıyor. Çocuksu diyalogu büyüklük" e Özenen mizanseni, — rejisörünün E. Kazan mızansenıne düşkünlüğü ka- dar baş oyuncusunun -Fikret Hakan— M. Br. ando oyununa Özenişi, "Viva Villâ!"dan "Viva Zapata!" ya kadar, bütün öbür westernlerden rek kullanılan motıflerı ile dağın efesi" taşımıyan bir eser. Sinema meraklıları için, han- gi mizansenin hangi filmdekini ha- tırlattığı yolund bir bilgi yarışma- sına yol açacagı için ilgi çekici ola- bılırse de, büt bu kalabalık ara- ında asıl ICJISOI'LI -Metin Erksan- bulmak oldukça zor bir iş. Yayınlar Saygiıdeğer bir başarı eni yılın ilk haftaları içinde si- Ynema kitaplığımıza bir Türkça eser daha katıldı. Nijat Özöhün ha- zırladığı "Ansiklopedik Sinema Söz- lüğü" adındaki bu eser, son derece ilgi çekici bir çalışma — mahsulüdür. Sinema yayınlarının pek çeşitli oldu- ğu batı ülkelerinde bile bu konuda daha doğru dürüst birşey ortaya könamadığı gözönünde tutulursa, ö- nemi ve değeri dah, artıyor. ' İ Sinema Sozlugu haftada en aşağı bir kere sinemaya giden herkesin mutlaka edinmesi ge- reken kitaplardan. Zaten eserin ya- zarı nsözde herşeyden önce bı "sinema seyircilerinin kılavuzu" ha- zırlamaya gırıştıgını açıklıyor. Böy lelikle günümüzün en belli başlı yıl— dızlariyle, en dikkate değer bütün rejisörleri tanıtıldıgı gibi, sık sık karşılaşılan geni , Trenk, ses, üdyolar, festivaller gibi teknık te- rımlerın de açıklamaları yapılıyor. Kitabın son derece emek istiyen, titiz, yorucu bir araştırma ve çalış- ma sonunda meydana geldiğini an- lamak için sayfalar arasında şöyle bir göz gezdirmek yeter. Sinema i- 31