Haftanın içinden «Manen De okrat Partinin Büyük Meclisteki sayın temsil- cilerinden yirmi tanesi 1943 yılında Van ly tinin Ozalp kazasının Çilli edıg nam — mahallinde vukua gelen hakikaten feci bir hadiseden dolayı eskı Cumhurbaşkanı sayın İsmet İnönüyü “manen — me- sul" ilân etmiş bulunuyor. Meselenin Tarttı zaviyesin- den ehemmiyetinin, zerreden ibaret olduğu aşikardır. Kara kaplı kitap kimi, hakkında hüküm vermeye layık gorduğunu bizzat tesbit eder ve bu hükmü, bütün si- yasi ihtiraslar küllendikten sonra, iddialardan — ziyade hakikatlere, elle tutulur vakıalara bakarak verir. Ya- rınki tarihçilerin önüne sayın İnönüyle alakalı vesika- lar yığıldığında, Trabzonun sayın Demokrat milletveki- li Sabri Dilekin kaleminden çıkmış rapor, Okyanus için- deki bir katrenin mâna ve şu mulünü alacaktır. Fakat meselenin bugün için siyasi bir ehemmiyeti vardır. Manevi mesuliyetlerin, aslında, maddi mesuliyetler kadar mühim olduğunda zerrece şüphe yoktur. Bu yüz- dendir ki hüküm verme mevkiinde bulananlar "manen mesul" damgasını "maddeten mesul'" damgasından da- ha az hafiflikle vurmazlar. Manevi mesulıyet tıpkı maddi mesuliyet gibi, tebellür etmek için delil ister, şehadet ister, vesika ister. Yoksa, bunların ademi mev- cudiyeti insanları maddi mesuliyetten kurtarıp, gelişi- guzel icat edilmiş bir manevi mesuliyetin altına sok- Trabzonun sayın Demokrat mılletvekılının kalemın— en çıkan raporda açıkça belırtıldıgıne gore Özalp Hadısesmde eski Cumhurbaşkan durumu bir kaç önden, ıtızl kle incelenmiştir ”d D emo tahkıkçılerı butu gayretl rini Orgene al Muglalıya adam öldürme emrinin İsmet İnönü tarafından verıldıgının tesbıtıne teksıf etmışlerdır Bunu temin için rahmetli Orgeneralin aılesıne, "babalarının hatı— temize çıkarılacağı" neviinden hissi teminat- lar dahi verilmiş, bir tek kimsenin ağzından çıkacak ıkı kelimeyle iktifa edileceği inancı telkın una rağmen böyle bi İnönüniün şahsi fiilinden dolayı mesuliyeti cihetine gitmeğe, adli manasıyla delil namevcut olduğundan, imkan görülmemiştir" ibaresini koymaya mecbur kal- mıştır. Ayrıca, Anayasa muvacehesinde eski Cumhur- başkanına başka suçlar atfı da kabil olmamıştır. O zaman, bugünkü Muhalefet lideri İsmet İnönünün ma- nen mesul edilmesi fikri yirmi sayın Demokrat mil- letvekilinin zihninde doğmuş ve mazbata — muharriri bunu formüle etmiştir. Meseleye büyük siyasi ehem- mıyetını veren, bulunan formüldür. mılletvekılıne gore her a rgeneral uğlalıya adam Öldürme emri- nin Ismet İnönü tarafından verıldıgı tesbit edılememış- e de "Muğlalıda mevcut zihniyet, temelini' Tek Par- . Tek Şef düsturun mkânlarından almaktadır. Tek P rtinin lideri ve Turkıyenın Şeü ise İsmet Inonuden başkası değıldır "Bu, İsmet unun sahsı çok n bir d evri, çınd Turk tarıhının altın bırını ihtiva eden bir devri topyel itham altında bırakan, lekeleyen feci,' korkun bir isnattan başka şey değildir. Büyük Meclisin yirmi sa- yın Demokrat milletvekilinin bu isnadını, — yekvücut halde reddetmesini beklemek lâzımdır. İ irmi s emokrat milletvekili hiç şüphe- siz bilmektedirler ki isnatlarıyla bir emsal meydana getirmektedirler. Onların kanaatlerince bütün Tek AKİS, 10 MAYIS 1958 Mesul!'» Partı devrınde Türkiyede ne hükümet, ne devlet mefhu- ur. Sanki her şey, bir k bilede cerey edercesıne cereyan etmiştir. Mesulıy et bölümü diye mesele yo olmamıştı Evet, Cumi hurbaşkanları gelip geçmiştir, onlar Başbakanlar tâyin etmışlerdır Başbakanlar hükümetler kurmuşlardır, bu hüküm ler teşrii meclislerden itimât almışlardır, teşrii mec- lisler kanunlar yapmışlardır.. Fakat bütün — bunlara rağmen Vanın Özalp kazasının Harapsorik ve Mila- nengiz köylerinde cereyan etmiş bir hadisenin manen mesulü Tek Partinin lideri ve Türkiyenin Şefi- dir. Bildiğimiz hukukla en ufak alâkası bulunmayan böyle bir tefsir karşısında, milletçe tüylerimizin diken dikeri olmamasına imkân yoktur. Herkes gibi yirmi sayın Demokrat milletvekilince de malümdur ki İsmet İnönü Tek Parti - ef sistemini icad eden adam değildir. Türkiye Cumhuri- yeti böyle bir sistemle kurulmuştur ve bugünkü Mu- halefet lideri -sayın Sabri Dilekin bulduğu — tâbirle- "Türkiyenin Şefliği"ni Atatürkten tevarüs etmıştır Demek Cumhuriyetin kuruluşundan İsmet çok partili devreyi açtığı güne kadar bu topraklar üze- rinde hangi hâdise geçmişse, onun manevi mesulü Tek Partinin lideridir. O halde, bugün Meclıste başka bir tahkikatın mevzuunu teşkil eden Karaköprü — işinden dolayı büyük Atatürk manen mesul ilân olunacaktır. Ondan sonra da gelsin başka manevi mesuliyetler, «el sin başka karalar. Buna Türk milletinin müsaade etmeyeceğini yirmi sayın Demokrat — milletvekilinin Metin TOKER . bilmesinde geniş fayda vardır. Raporun mesulleri bütün bir devri kötülemeyi mi hedef gütmüşlerdir, yoksa bir siyasi hasma leke sürmek için gosterdıklerı gayret maksadı aşıp herkesi üzen bir mahiyet mi almıştır? Bunu tesbit vazifesi, sayın mil- letvekillerinin mensup bulundukları siyasi — teşekkü- lun selahıyetl organlarına düşer. Fakat Türkiyede bir “siyasi adalet"in kurulmasına, kıyas yoluyla mesuli- yetler dagıtılmasına, madd ceza verilmeyince hıddet e kinl sahaya teşmiline cevaz olmamak dır. Manevı mesulıyet olmaz mı? Elbe t ki Sayın Inonun de manevi mesulıyetı bulu- nabilir, büyük Atatürkün de. Ama bu vİ mesuli- yetlerin muşahhas delıllerını bulup çıkarmak gerekir Yoksa, "herşeyin başı Şeftir, onun için o esuldur tarzında N rnber: ahke mesi hükümlerimi pek andı- naatlere müstenit, üstelik bazı hakıkatler tahrif edılerek varılmış neticelerle bütün bir devri kirletmeye emsal teşkil edecek kararların Büyük Meeclisin Ur komi: syonundan sadır olması doğru değildir. Meselenin bir İsmet İnönü meselesini çok aştıgına sayın mılletvekıllerının dıkkatını çekmegı lüzumsuz bu- luru eclis sayın Demokrat temsilcinin girişmiş oldukları teşebbüsü hıç şüphe yok b nim- semeyecek ve raporu reddede rek 1923 - 1946 Türkiye- sının bır kab le sayıl yacağını, bilâkis o devrenin Cumhuri; Türk d vletinin kur luş yılların teşkıl ettığını belırtecektır O devrenin maddi v ane- vi mesuliyetleri ancak hukuki, kanu ni ve adli delıllerle tesbit olun bilir. Zira o devrede bu topraklar üzerinde meşru, nizami bir devlet mevcuttur Bunıın aksini iddi- aya götüren bir yolun dar partizan tesırlerın belki şah- si hınçların ve kinlerin neticesi açılması ne memleket menfaatleriyle, ne de — hakkaniyet prensibi ve niha- yet hakikatle kabili teliftir. Devletin temelini sarsacak indi iddialarda bulunma hakkını, hiç kimseye vermiş değiliz.