YURTTA OLUP BİTENLER kezinin Taksim tezini yaymak için hiç bir masraftan çekinmeden, ecne- biler nezdinde gösterdiği — hudutsuz gayretin, Ada Türkleriyle olan mü- nasebetleri yavaşlatmasından kork- maktadırlar. Hakikaten yeni Ope- li çok sükse yapan Türk — Haberler Merkezi Müdürünün sık sık, haklı veya haksız İngilizlerle olan yakın- lığıyla tamamen Müftü Dâna Efen- dinin Avukat oğluyla birlikte, Rum kesimindeki sık lokantalarda ecne- bi gazetecilere ve diğer ziyaretçile— re taksim tezini izahederken gor— mek mümkündür. Bu durumda is- tense de, istenmese de Kıbrıs Türk- lerinin tek Lideri olan Fazıl Küçüğün etrafında toplanan gençler, Haber- ler Merkezinin çok daha faydalı İs- lar yapacağı kanaatine kapılmakta- dırlar. Mamafih İngiliz idaresine ve Rumlara karşı giriştikleri mücadele- nin heyecanı içinde Ada Türklerinin böyle ufak tefek şeylere, olduğundan büyük bir ehemmiyet atfetmeye va- kitleri yoktur. İngiltere Hükümeti- nin Adanın akıbeti hakkında karar alması ihtimalinin kuvvetlendiği şu anda, Londrayı taksimi kabule zor- lamaya çalışmaktadırlar. Muvaffakiyetsizliği halâ kendi- ne yediremiyen Vali Foot, muhalefet gibi İngiliz Hükümetinin bir şeyler yapmasını istemektedir. Muhafaza- kar Hükümetle sıkı teması olan Ti- mes'ın bu ayın başında neşrettiği bir makalede, Londrada bir şeyler hazır- landığı kanaatim — uyandırmaktadır. Times, Kıbrıs meselesinin herhalde hükümetin de tasvip edeceği şekilde kısa bir hikayesini — yapmaktadır, Times'e göre İngilterenin iki gaye- si vardır. Bu gayelerin birincisi âdil bir hal çaresi bulmak, ikincisi bir Us se sahip olmaktır. Bunun için de taraf ların rizasıyla bir hal çaresi aramak lâzımdır. Anlaşma imkânları henüz kapanmamıştır. Anlaşmaya götüren yol, Türklere gerekli garantileri ve- ren bir "intikal hükümeti"nin 'teşki- lidir. Belki bir müddet sonunda Ada halkı kendi istikbalini bizzat se- çecektir. Taksim tezini bir dere- ceye kadar tatmin için, Türkiyeye a- dada bir üs verilebilir. Taraflar bu hâl çaresine razı olmazsa, İngiltere "en kötü hâl şekli" olan taksime gi- decektir Bu yazıyı okuduktan sonra, İn- giltere Hükümetinin halâ eski pla- nında israr ettiğine hükmetmek lâ- zımdır. Londra, Adada üs vererek Türkiyeyi taksim tezinden vazgeçi- rebileceğini , ummaktadır. Yunanlılar da, daha fazla mesele çıkartmamala- taksim lâfıyla korkutulmak- Maamafih büyük ümitler bağ- lanan ve bugünlerde Londrada açık- lanan yeni Foot plânının da birinci Foot Plânından pek farklı olmadığı gorulmuştur Vali Foot bir türlü tak- sim lâfını ağzına almamaktadır. Mayıs ayı, Ankara sırasında olduğu gıbı re teşkil edecekt 10 konuşmaları kritik bir dev- Seyahatler Ankaradan İstanbula üneşin henüz doğmadığı bir sa- atte Esenboğa Hava Meydanın- dan kalkan, tecrübeli İngiliz pilotun nezareti altındaki Viscount uçağı tam onbeş gün sonra gene güneşin doğmadığı bir saatte, bu —haftanın başında Yeşilköy Hava Meydanına indi. Geceyarısından iki buçuk saat sonra meydanda, "görülmemiş" bir kalabalık vardı Bakanlar ve huzuru mutat bütün zevat oradaydılar. Fa- kat Anadolu Ajansına inanmak ge- rekirse, Cumhurbaşkanını temsilen hiç kimse Yeşilköye gelmemişti. U- çaktan, isterse her saatte sevimli gö- zükmesini bilen Başbakan Menderes indi. Yurda daha erken bir saatte dön- mek belki mümkün olacaktı. Ama Irakın meşhur Nuri Saidinin tatlı sohbetine dalanlar vaktin nasıl geç- tiğini anlayamamışlardı. Nuri Said Bağdattaki Türk sefirini de yanına İşin içyüzü erkes merak etmişti: Mu- ammer Karaca D. P. ye ne- den girdi diye. . Öyle ya! Adam aktör. Üs- telik komedi aktörü. Ne poli- tikayla alakası var, lerle. Allahtan üstad bugünlerde Tercüman gazetesine tiyatroy- la ilgili bir beyanat verdi de, meraktan kurtulduk. Beyanat ü ne parti- şu: "Tiyatroda ve, siyasette dik- tatörlük şarttır. alarak, Başbakanı Basrada karşıla- mak inceliğini göstermişti. Orada bir müddet sohbet edilmiş, sonra hep be- raber Bağdata gidilmişti. Fakat soh- bet bitmemişti. Viscount, Bağdat ha- va meydanından kalktığı zaman, sa- at gece yarısına yaklaşıyordu Bu onbeş günlük 1y1 niyet seyaha— ti, Pakistanda da ayni samımıyet ve karşıhklı anlayış çerçevesi içinde ce- reyan etti. Gerçi resmen ziyaret edi- len Köre ve Formoza, Başbakan Men- deresi muazzam bır şekilde ağırla- mak için hiç bir şey esirgememişti. Ama bu memleketler şarkta da olsa- lar, nihayet Uzak Şarktaydılar. Ya- kın Şarkın âşinâ — samimiyetinden mahrumdular. Sarkın cana yakın sa- mimiyetini Pakistan Cumhurbaşka- nı İskender Mirzanın şahsında bula- bilmek için Yeni Delhiden Karaşiye atlamak lâzım geldi. Aynı yarımada— da yaşamalarına rağmen Lon - Yeni Delhi menşeli Nehru ve tam bir şark çocuğu olan İskender Mir- za arasında, kabul etmek 1lâzım ki,' bir karlı dağ vardı. Nehru da, Çan- Kay-Şek ve Seyghman Rhee'nin tan- tanasını taklit etmemekle —beraber, Başbakan Menderesi son derece na- zik bir şekilde karşılamak hudutsuz gayret gostermıştı Delhi gazeteleri "Hindistanın takıp ettiği politikadan farklı ve hattâ man zaman buna aykırı yolları tercıh etmiş olan mümtaz ziyaretçileri hararetle istikbal ve — samimiyetle karşılamak" la övünüyorlardı. Her zi- yarette bir maksat arayan bazı tef- sirciler, Delhideki yirmidört i, Türkiyenin Keşmir ihtilafında arabuluculuk yapmaya çalıştığı tek- linde tefsir ettiler. Ama bu tefsir uzun ömürlü olmadı. Zira Yırcalı Karaşide, Türkiyenin bu meselede Pakistanı desteklediğini ve destekli- yeceğini söylüyordu. Hem taraf tut- mak, hem hakem olmak elbette ki mumkun değildir. Hindistanda, Japon ya, Kore ve Formozanın aksine hiç bir tebliğ neşredilmedi.. Veda sözleri- ni de Başbakan adına Melih Esenbel söyledi. Esenbel Karaşide de Japon- ya, Kore ve Formoza ziyaretlerinin "çok faydalı" olduğunu ifade ediyor- du. Bu konuşmana Hindistandan ba- his yoktu Acaba Yeni Delhi seya- hatinin "çok faydalı" olmadığına mı hükmetmek lâzımdı Bu tatlı seyahat burada bitiyor- du, Ertesi gün Başbakan Menderes, yenı bir şevkle 1ç1nde İstanbulun i- mâr sahalarını gözden — geçirmekle meşguldü. Pazartesi günü de Eyüp Sultanı ziyarete gitti. Uzun seyaha- tini kazasız belâsız tamamladığı i- çin adak kurbânlar kesildi. Diğer bir seyahat eşhur gazetelerin onbeş gün baş sahifelerini işgal eden — Başba- kanın Uzak Doğu ziyareti daha az ehemmiyetli olmayan diğer bir se- yahati, hemen hemen unutturmuştur. Cumhurbaşkanımn Almanya ziyare- ine, lâyık olan ehemmiyetin veril- mesi için birinci seyahatin bitmesini beklemek lâzım gelmiştir. Türk Devlet Başkanı, ekselans Heuss'ün ziyaretini iade etmek i- çin, iktisaden Avrupanın Amerikası haline gelen bu dost memlekete git- mektedir Almanların da, kendi Baş- kanlarına Türkiyede gösterilen ya- kınlık ve alâkaya aynı şekilde muka- bele etmeye çalışacaklarından — hiç şüphe yoktur. Yollara taklar kurul- muştur. Türk Alman bayarkları a- sılmıştır. Memleektimizde uzun müd- det bulunan Prof. Baade ve diğer vazifeliler gazetelerde Türkiye hak- kında nazik yazılar yazmaktadırlar. Bizim D. P. organı meşhur gazete- lr ve biricik ajansımıza göre Ğ "Halk büyük bir heyecan içinde dost Türkiye Reisicumhurunu beklemekte- dir." Bu büyük heyecan, tabii ki Türk halkının Başkan Heuss'un ziya- retine intizar ederken çektiği heye- candan pek farklı değildir. Cumhurbaşkanının ziyareti dola- yısıyla Bonn'daki Büyük Elçiliğimiz AKİS, 10 MAYIS 1958