34YIL! takriben otuz yıl evvel gazetesine — gir- Bundan te de meslek hayatımda ğü iyi Yazı İşleri Kemal Salih Selin muavini olarak çağırılmıştım. Birkaç senelik bir. ayrılık devresi müstesna, bütün meslek hayatım bu gazetenin ça- tısı altında geçti. Bugün, tâbir caizse ,gazeteci- liğin ilmini yapmış — büyük Ame- rikalı ve —Avrupalı — müelliflerin eserlerini okuyup — üniversitede- ki talebeme okuturken, görüyo- rum ki o zamanlar Cumhuriyetin çatısı altında toplanmış olan' ha- lis kan gazeteciler bu adamların bulup, tesbit etmiş oldukları kai- delerin çoğunu biliyorlardı. Ame- rikanın Gazetecilik Enstitülerinde okumamışlardı, bu eserlerden bel- ki haberdar bile değillerdi, — fakat içlerindeki gazetecilik cevheri on- ları bu kaideleri kendi kendilerine adeta el yordamı ile bulup tatbik etmeğe zorlamıştı. Bu gazetecilerin başında yal- nız Cumhuriyetin kurucusu değil, yalmz patronumuz değil, — hepimi- olan Yunus gençler her- kesle beraber ona karşı büyük bir saygı beslıyor, hatta galiba ken- korkuyorduk. sıl yırtıcı bir. müc saklıyorsa, o nadir gü- len asık çehre de yanında çalıştır- dığı adamlarına karsı bir — baba i ile çarpan altın gibi saf bir kalbi gizlemekteydi. Ondan sonra usta Kemal Salih, rahmetli Abidin Daver ve diğerle- ri gelirlerdi. Hep güzide gazete- ciler, güzide muharrirler.. Teknik bilgi bakımından en iyileri olmak- la beraber hepsi milliyetperver, — koyu türkçü, çetin birer mücadeleci o0- lan gazeteciler Yunus Nadi rotayı evvelâ bol haber, doğru haber olarak mişti. Bunun —tatbikatçısı kaptanlar hedeften kıl kadar ay- otanın tutulması için sarfedilen gayretle- rin neticesidir mları müdafaa — kötülük- leri teşhir, cüretkârlıkları dizgin- lemek, yeniliklere ifade — edilmek imkânı, ilmi ve sanatı himaye de bize ilk gençlik çağlarımızda gös- terilen hedefler arasındaydı. Bu hedeflere yürüyüş benim 30 sene AKİS, 10 MAYIS 1958 Cevat Fehmi Başkut zarfında gördüğüme göre pek ra- pek hâdisesiz geçmedi. Bızden evvelkiler gelip geçti- ler. Biz de geldik geçiyoruz. Yeri- mizi bıraktığımız gençler de geçe- cekler ve yerlerine yeniler gele- ğişmiyecek! intizam, — koyu mıllıyetperverlık inkılâpları müdafaa, fikir, ve vicdan hürriyetleri ugruna mü- cadele. İşte bu vasıflar Cumhuriyeti memlekette münevverin gazetesi yaptı. popüler gazete e en 200.000 basarken, ciddi bir gaze- te için hakikaten çok olan 100.000 tirajı ona temin etti. Cumhuriyetin 34 yıllık — mazi- sini ve bugününü düşünüp muka- yese ettığım zaman, içimi kolayca huriyetin, Türk milletinin münev- ver kitleleri tarafından 100.000 tirajla mükâfatlandırıldığını göre- medi. Görse idi ne olurdu? Emi- nim binlere daha yüksek tirajlı, daha uzak hedefler gösterecekti. Hususi hayatında muhtelif ticaret şubelerine merak sardırıp — ticari teşebbüsler yaptığı olmuştu. Fa- kat, gazeteciliğe ticaret sahası diye değil, daima entellektüel bir sporun yapıldığı saha diye — bak- mıştı. Bu itibarla vasıl olduğumuz yeni hedefler için koşmağa ve koştur- mağa uğraşacaktı. şevki idaresi altında lan yolun da bu olduğuna inanıyo- rum. Cevat Fehmi BAŞKUT setecek başka bir gazete çıkara- caksın ve adını CUMHURİYET ko- yacaksın" dedi. Kuruluş devresi imdi iş, İstanbulda bir bina te- darik etmekteydi. Çareyi, bir za- manlar İstanbulda Mektupçuluk ve Vali Muavinliği yapmış olan Sabur nel Merkeziydi ve Pembe konak di- ye anılıyordu. Ahşap bir konaktı. İttihat ve Terakki Cemiyeti fesho- lunca, bina emlâki milliyeden sayı- larak Hazineye intikal ettirilmişti. Yunus Nadi bina meselesi ile meş- gul olmak üzere Sabur Samiyi İs- tanbula gönderdi. Sabur Samı, İs- tanbul Defterdarı ile biçildi. yüksek bulan Sabur Sami, vaziyeti telgrafla — Yunus Nadiye — bildirdi. Fakat İstanbulda bir gazete kurmak için Yunus Nadi o kadar sabırsızla- nıyordu ki, pahalıyı ucuzu görmedi. sitle satılabiliyordu. Ayrıca, Osman- l1 Bankasından bono — karşılığında 10 bin liralık kredi temin etti. Bankasından alınan kredi ıle şımdıkı depo, makine dai- resi ve —mürettiphanenin — inşasına başlandı ve bunlar süratle tekem- mül ettirildi. Bir taraftan da mat- baa aranmağa başlandı. O da emlâ- ki milliyeden temin edildi. Mücade- Doğan Nadi Yazmayan nüktedan kalem 17