İKTİSADİ VE MALİ Piyasa Sakal ve bıyık arasında Geçen haftanın sonuna doğru, ga- zetelerin baş sayfalarında — yer alan İzmir Ticaret Odasının raporu. Millii Korunma Kanunu tatbikatının yarattığı haklı feryatlardan sadece bir tanesidir. İzmir — tüccarlarının derdi, pamuk fiatlarının götürü ola- rak tesbitiyle — başlamıştır. Pamuk- tan sonra zeytinyağı fiatlarına sıra gelmesı şıkayetlerı daha da arttırmış- bıı ki, mutad üzere haksız ka- rarın “tamir"i için Ankaraya, ba- şında Osman Kibarın bulunduğu he- yetler — gönderilmiş, "Beyfendi"yle randevu teminine çalışılmıştır' Bil- hassa çırçır fabrikatörlerinin, az zen- in P. lilerden muteşekkıl heye- ti bir alaturka kurnazlık nümunesiy- di. Bu az zengin D. P. li heyetin, ge- çen Aralık ayında hükümeti tenkit etmeden yapılan hatâyı rakkamlara dayanarak "çok münasip bir İlisan- la büyüklere arzetmesi" kararlaştı- rılmıştı. Ama bu alaturka kurnaz- lık, alınan kararı değiştiremedi. İz- mir Ticaret Odasını, yine rakkamlara dayanmakla beraber "daha az müna- sip bir lisanla" derdini gazete sü- tunlarına aksettirmeye sevkeden se- bep, büyüklerin hatayı tamir etme- mekteki inadı olsa gerektir. Hazırlanan rapor, tenkit ve tav- sıyelerden ibarettir. Tavsiyelerin hep- sine, doğru demek kolay değilse de, tenkıtlere hak — vermemeye ımkan yoktur. Milli Korunma Kanununun, onyedi senelik tatbikat devresinde oniki defa tâdile uğraması, ona daya- nılarak çıkartılan koordınasyon ka- rarları sayısının 113 şması bır o kadar da tamim ve sir ya lanması bile. her muvaffakıyetsızh— n yeni bir ğ yasakla önlenilmeye ça- lışılmasının neticesidir. — Hakikaten, şiddetli müeyyidelerine rağmen ka— nun ve onun gerisinden gelen karar- lar, sirkülerler, temel gayeleri olan fiat yükselmelerini durdurmayı bi- le başaramamışlardır. Mayıs 1956 da 156 olan geçinme endeksi, 1957 Tem- muzunda 174'e ulaşmıştır. Bu artış. hâlen de devam etmektedir. Seçim- lerden sonra hükümet te, bu mu- vaffakiyetsizliğin farkına — varmış- tır. Fakat bulduğu çare, maliyeti şi- şirmeyi kârlı bir hale getiren "ma- lıyet * kâr yuzdesı sistemini, götü- rü olarak azami satış fiatları tesbi- tiyle değiştirmekten ibaret kalm mış- tır. Pamuk, zeytinyağı ve nebati yağ- lar bu narha tâbi maddeler arasın- dadır. Tüccar bu durumda tabii ki zararlara uğramıştır. Mesele sadece tüccarların zarara uğramasından i- baret kalsaydı, meşhur ceridenin fık- ra yazarı iktisatçı bir hanım gibi, "evvelce kazandıklarına — tutsunlar" denilebilirdi. Gelgelelim karakuşi fi- at yükselmeleri, artmasına en çok muhtaç olduğumuz bir anda, istihsa- AKİS, 10 MAYIS 1958 SAHADA li azaltabilecek bir mahiyettedir. Ma- liyeti yükse müstahsil, tabia- tiyle sahneden çekılecektır Diğer müstahsil de mkün uğu nis- bette, azami satış fîatları tesbit edi- len malları istihsal etm miyecek veya bunları daha az miktarda pıyasaya arzedecektir. Zeytin ve narenciye gi- bi kolaylıkla terkedilmesi mümkün olmıyan sahalarda bile, diğer mad- delere — nazaran düşük olan fiatlar karşısında ağaçların bakımı — ihmal edilecek ve dolayısiyle istihsal aza- lacaktır". Bir taraftan istihsalin a- zalması, diğer taraftan bazı fiatla- rın maliyetten aşağı tesbit edilme- si dolayısiyle, munzam istira gücü- nün ortaya çıkması, mal arzı ve ta- lebi arasındaki muvazenesizliği daha da arttırmaktadır. Bundan başka fiatları dondurulmayan maddeler i- çin de tüccarın ve alıcının gönlü pek rahat değildir. Bu maddelere de her an fiat biçilmesi endişesi, ticaret hacmini daraltmıştır. İşte sayısız ka- rarlardan ve sirkülerlerden sonra du rum budur Fiatlar durdurulamadığı gibi, za- ten az olan istihsal baltalanarak, iş- ler daha karışık bir hale getirilmiş- tir. Narhların tesiri bilhassa gelecek yıllar daha bariz bir şekilde ortaya Çıkacaktır. O halde ne yapmalı? İz- mir Ticaret' Odasına sorarsanız ya- pılacak iş, ticaretin tamamiyle ser- best bırakılmasıdır. Bu takdirde bel- ki bazı maddelerin fiatları biraz yuk selecek, fakat "herşeye rağmen" ra- hat ve huzur hakim olacak", kara- borsa ortadan kalkacak, hâlen bu- lunmıyan maddeler bulunacak, dev- letin vergi tahsilatı çoğalacak, suis- Osman Kibar Tamirci başı timal azalacaktır. Bütün bunlar doğ- rudur ve sırf iktisadi bakımdan İz- mir Ticaret Odasının tezi mantıki- dir. Yalnız, mevcut güçlüklerin temel sebebi olan para ve kredi genişle- mesi yoluyla iktidarın enflasyonist siyaseti devam etmektedir. İştira gü- cünü ölçüsüz şekilde arttıran bu gidi- şe, istihsal Ve ticaret şebekesinin 1p— tidailiği de ilâve edilince nüfusu - la artan bir memlekette, fiatların her— hangi — bir seviyede istikrar kaza- nacağına inanmak' güçleşmektedir. Mevcut şartlar altında satıcı kral, alıcı, boynu bükük bir ricacı duru- mundadır. Kralı istediği gibi yegâne kudret dört senede bir sandık başına gitmekten ibaret bulunan zavallı “tebaa"nın derdine derman getirecek- tir? Enflâsyonist siyaset-yani asıl dert- devam ettiği muddetçe ister ser- best bırakılsın, ister ön kanun manialar dikilsin fıatların koşusu ön- lenemiyecektir. Asıl suçlu olmasına rağmen, syal ve siyasi mülâhaza- ları da gözönünde bulundurması ge- reken iktidarın bu durumda, fiatla- rın başıboş bırakılmasına seyirci ka- lamıyacağını kabul etmek lâzımdır. İktidar mutlaka bir şey yapmak zo- rundadır. Ne var ki, mücadele için en kötü yol seçilmiştir. İktisadi siyase- tin sebep olduğu hastalık, polis ted- birleriyle tedaviye çalışılmaktadır.. Elbette ki sadece yasaklar ve emir- lerle, — iktisadi hayatı iyileştirmeye * çalışan bir siyasete, herşeyin serbest bırakılmasını isteyen Ticaret a- sının görüşü tercih edilmektedir A- ma kabul edilmelidir ki bu iki müf- rit görüşün ortasında bulunan başka -ve üstelik mâkul- r da mev- cuttur; Bu yollar derde deva arayan- ları hastalığın hakiki sebebine, yani enflâsyonun tedavisine — götürebilir. Şöyle ki bütçeyi, gittikçe artan mu- azzam açıklarla kapatan ve Merkez Bankasını bir sebil çeşmesine çeviren siyasete mutlaka son verilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, ne tüccarı, ne İktidarı, ne de herkesten fazla dü- ü i lâzım gelen müstehliki Ne çare ki, iktidar son zamanlarda- ki 1t1raf1ar1na ve vaadlerine rağmen. bu yolda en ufak bir uslanma alâme- ti göstermemektedir. Neticede de tüccar olsun, iktidar olsun, boynu bükük müstehlik olsun, herkes mev- cut durumdan şikâyetçidir. Baştacı yapılan bu yasak siyase- tinin iktisattan anlamasa dahi siyasi zekâsını en azılı düşmanlarının bi- le teslim ettiği Makyavelden — sınıf geçecek not alamıyacağı hususunda tereddütsüz bahse girilebilir. Dış Ticaret Allah Kerim eçen haftanın ortasında, Stras- bourg'da Avrupa Konseymın Ba- kanlar Kuruluna başkanlık eden Fa- tin Rüştü Zorlu, sadece Avrupa İn- san Hakları Beyannamesinin 'akıbe- tiyle meşgul değildi; Zira Konseyin halletmek zorunda olduğu daha "cid- 21