10 Mayıs 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

10 Mayıs 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ Piyasa Sakal ve bıyık arasında Geçen haftanın sonuna doğru, ga- zetelerin baş sayfalarında — yer alan İzmir Ticaret Odasının raporu. Millii Korunma Kanunu tatbikatının yarattığı haklı feryatlardan sadece bir tanesidir. İzmir — tüccarlarının derdi, pamuk fiatlarının götürü ola- rak tesbitiyle — başlamıştır. Pamuk- tan sonra zeytinyağı fiatlarına sıra gelmesı şıkayetlerı daha da arttırmış- bıı ki, mutad üzere haksız ka- rarın “tamir"i için Ankaraya, ba- şında Osman Kibarın bulunduğu he- yetler — gönderilmiş, "Beyfendi"yle randevu teminine çalışılmıştır' Bil- hassa çırçır fabrikatörlerinin, az zen- in P. lilerden muteşekkıl heye- ti bir alaturka kurnazlık nümunesiy- di. Bu az zengin D. P. li heyetin, ge- çen Aralık ayında hükümeti tenkit etmeden yapılan hatâyı rakkamlara dayanarak "çok münasip bir İlisan- la büyüklere arzetmesi" kararlaştı- rılmıştı. Ama bu alaturka kurnaz- lık, alınan kararı değiştiremedi. İz- mir Ticaret Odasını, yine rakkamlara dayanmakla beraber "daha az müna- sip bir lisanla" derdini gazete sü- tunlarına aksettirmeye sevkeden se- bep, büyüklerin hatayı tamir etme- mekteki inadı olsa gerektir. Hazırlanan rapor, tenkit ve tav- sıyelerden ibarettir. Tavsiyelerin hep- sine, doğru demek kolay değilse de, tenkıtlere hak — vermemeye ımkan yoktur. Milli Korunma Kanununun, onyedi senelik tatbikat devresinde oniki defa tâdile uğraması, ona daya- nılarak çıkartılan koordınasyon ka- rarları sayısının 113 şması bır o kadar da tamim ve sir ya lanması bile. her muvaffakıyetsızh— n yeni bir ğ yasakla önlenilmeye ça- lışılmasının neticesidir. — Hakikaten, şiddetli müeyyidelerine rağmen ka— nun ve onun gerisinden gelen karar- lar, sirkülerler, temel gayeleri olan fiat yükselmelerini durdurmayı bi- le başaramamışlardır. Mayıs 1956 da 156 olan geçinme endeksi, 1957 Tem- muzunda 174'e ulaşmıştır. Bu artış. hâlen de devam etmektedir. Seçim- lerden sonra hükümet te, bu mu- vaffakiyetsizliğin farkına — varmış- tır. Fakat bulduğu çare, maliyeti şi- şirmeyi kârlı bir hale getiren "ma- lıyet * kâr yuzdesı sistemini, götü- rü olarak azami satış fiatları tesbi- tiyle değiştirmekten ibaret kalm mış- tır. Pamuk, zeytinyağı ve nebati yağ- lar bu narha tâbi maddeler arasın- dadır. Tüccar bu durumda tabii ki zararlara uğramıştır. Mesele sadece tüccarların zarara uğramasından i- baret kalsaydı, meşhur ceridenin fık- ra yazarı iktisatçı bir hanım gibi, "evvelce kazandıklarına — tutsunlar" denilebilirdi. Gelgelelim karakuşi fi- at yükselmeleri, artmasına en çok muhtaç olduğumuz bir anda, istihsa- AKİS, 10 MAYIS 1958 SAHADA li azaltabilecek bir mahiyettedir. Ma- liyeti yükse müstahsil, tabia- tiyle sahneden çekılecektır Diğer müstahsil de mkün uğu nis- bette, azami satış fîatları tesbit edi- len malları istihsal etm miyecek veya bunları daha az miktarda pıyasaya arzedecektir. Zeytin ve narenciye gi- bi kolaylıkla terkedilmesi mümkün olmıyan sahalarda bile, diğer mad- delere — nazaran düşük olan fiatlar karşısında ağaçların bakımı — ihmal edilecek ve dolayısiyle istihsal aza- lacaktır". Bir taraftan istihsalin a- zalması, diğer taraftan bazı fiatla- rın maliyetten aşağı tesbit edilme- si dolayısiyle, munzam istira gücü- nün ortaya çıkması, mal arzı ve ta- lebi arasındaki muvazenesizliği daha da arttırmaktadır. Bundan başka fiatları dondurulmayan maddeler i- çin de tüccarın ve alıcının gönlü pek rahat değildir. Bu maddelere de her an fiat biçilmesi endişesi, ticaret hacmini daraltmıştır. İşte sayısız ka- rarlardan ve sirkülerlerden sonra du rum budur Fiatlar durdurulamadığı gibi, za- ten az olan istihsal baltalanarak, iş- ler daha karışık bir hale getirilmiş- tir. Narhların tesiri bilhassa gelecek yıllar daha bariz bir şekilde ortaya Çıkacaktır. O halde ne yapmalı? İz- mir Ticaret' Odasına sorarsanız ya- pılacak iş, ticaretin tamamiyle ser- best bırakılmasıdır. Bu takdirde bel- ki bazı maddelerin fiatları biraz yuk selecek, fakat "herşeye rağmen" ra- hat ve huzur hakim olacak", kara- borsa ortadan kalkacak, hâlen bu- lunmıyan maddeler bulunacak, dev- letin vergi tahsilatı çoğalacak, suis- Osman Kibar Tamirci başı timal azalacaktır. Bütün bunlar doğ- rudur ve sırf iktisadi bakımdan İz- mir Ticaret Odasının tezi mantıki- dir. Yalnız, mevcut güçlüklerin temel sebebi olan para ve kredi genişle- mesi yoluyla iktidarın enflasyonist siyaseti devam etmektedir. İştira gü- cünü ölçüsüz şekilde arttıran bu gidi- şe, istihsal Ve ticaret şebekesinin 1p— tidailiği de ilâve edilince nüfusu - la artan bir memlekette, fiatların her— hangi — bir seviyede istikrar kaza- nacağına inanmak' güçleşmektedir. Mevcut şartlar altında satıcı kral, alıcı, boynu bükük bir ricacı duru- mundadır. Kralı istediği gibi yegâne kudret dört senede bir sandık başına gitmekten ibaret bulunan zavallı “tebaa"nın derdine derman getirecek- tir? Enflâsyonist siyaset-yani asıl dert- devam ettiği muddetçe ister ser- best bırakılsın, ister ön kanun manialar dikilsin fıatların koşusu ön- lenemiyecektir. Asıl suçlu olmasına rağmen, syal ve siyasi mülâhaza- ları da gözönünde bulundurması ge- reken iktidarın bu durumda, fiatla- rın başıboş bırakılmasına seyirci ka- lamıyacağını kabul etmek lâzımdır. İktidar mutlaka bir şey yapmak zo- rundadır. Ne var ki, mücadele için en kötü yol seçilmiştir. İktisadi siyase- tin sebep olduğu hastalık, polis ted- birleriyle tedaviye çalışılmaktadır.. Elbette ki sadece yasaklar ve emir- lerle, — iktisadi hayatı iyileştirmeye * çalışan bir siyasete, herşeyin serbest bırakılmasını isteyen Ticaret a- sının görüşü tercih edilmektedir A- ma kabul edilmelidir ki bu iki müf- rit görüşün ortasında bulunan başka -ve üstelik mâkul- r da mev- cuttur; Bu yollar derde deva arayan- ları hastalığın hakiki sebebine, yani enflâsyonun tedavisine — götürebilir. Şöyle ki bütçeyi, gittikçe artan mu- azzam açıklarla kapatan ve Merkez Bankasını bir sebil çeşmesine çeviren siyasete mutlaka son verilmelidir. Bu yapılmadığı takdirde, ne tüccarı, ne İktidarı, ne de herkesten fazla dü- ü i lâzım gelen müstehliki Ne çare ki, iktidar son zamanlarda- ki 1t1raf1ar1na ve vaadlerine rağmen. bu yolda en ufak bir uslanma alâme- ti göstermemektedir. Neticede de tüccar olsun, iktidar olsun, boynu bükük müstehlik olsun, herkes mev- cut durumdan şikâyetçidir. Baştacı yapılan bu yasak siyase- tinin iktisattan anlamasa dahi siyasi zekâsını en azılı düşmanlarının bi- le teslim ettiği Makyavelden — sınıf geçecek not alamıyacağı hususunda tereddütsüz bahse girilebilir. Dış Ticaret Allah Kerim eçen haftanın ortasında, Stras- bourg'da Avrupa Konseymın Ba- kanlar Kuruluna başkanlık eden Fa- tin Rüştü Zorlu, sadece Avrupa İn- san Hakları Beyannamesinin 'akıbe- tiyle meşgul değildi; Zira Konseyin halletmek zorunda olduğu daha "cid- 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: