— | | YURTTA OLUP BİTENLER dan daha az “suçlu” değildi. Susan hükümeti konuşmaya zorlamak suçu- nu işlemişti. Kıbris meselezini yak'n- dan takip edenlerin zihinlerinde ©.1 sürü sual belirinişti: Hükümet rmuçin 24 Ağustos 1955 tarihine kadar Tü:- kiyenin Kıbrıs mevzuuna verdiği e- hemmiyeti dünya umumi efkârına anlatmak için bir gayret sarfetrne- mişti » Neden Yunanlılar işin başın- an beri hit hir tâvizde hulunmazketi Cumhuriyet Hükümeti “fedakarlık” yolunu geçmişti? Neden İngillere, Türkiye gıbi, Taksimi nihal çare ola- mıydı" Bıı suallerin cevabını başı da dahil -, hir sürül insan vardı. Hür. P. bu insanlara tercüman olu- yor, hüküıııeu halk efkârını aydınta:- maya davel elivordu. Hic değilse mil- letvekilleri -gizli bir celsede - aydın- latılmalıydı. halefet -eğer varsa - fikirlerini söyle- meliydi. İhtimal kt Böylece Başbakan sipere cekilecek. Muhalefeti “kalprâ- hından” vuracaktı. Ama her hâdi3se Hür. P. nin Kıbrıs meselesini bir avcı zZihniyetiyle düşünmediğini — gösteri- yordu . bir memleket vazife- si vaptıgı kanaatındaydı Kıbrıs, Hür. P. için milli bir dâva idi, iç politikaya âlet edilmemeliydi. Yıldırımlar üze- rine vağfdıktan sonra bbile, Feriditn Erğin “$u anda maksadım İktidarı hırpalamak değil, kuvvetlerimizi ve imkânlarımızı dâvanın muvaffakiyeti uğrunda seferber etmektir. Memleket menfaatları gerektirirse İktidarın ha- talarını bile müsamaha ile karşılıya- cak bir zihniyete sahip bulunduğu- muzdan şüphe etmesinler” diyehi- liyordu. Başbhakanın tâbiriyle “mil- H haysiyeti ve milll menfaatları en yüksek seviyede, alâkadgr eden bir mevzuda bütün vatan eviâtla- liği altında siyaset adımlınmn va- lhışmaları luııımunu" göRÜNÜ alarak kabukl ediy! Kıbrız meqeleıınde Türk mılleıî gibi“ bir.tek kalp, bir tek vücut, bir tek Ti gibi' birle “ferman"”ına boyun eğiyorlardı. Yaâl- nız Muhalefetten gözü kapalı "“leb- beyk” demesi'beklenmemeliydi. Mu- halefet bir “siyasi robot” değikdi. Kıb- rıs işi muvafık-muhalif birlikte mü- nakaşa edilmeli, üzerinde enine boyu- na düşünülmeliydi. Ancak bundan sonra tek bir görüş kabul edilmei, herkes bu görüşün müdafii kesilme- liydi. Mühalefetin de belki -acizane- söyliyecek bir. kaç” sözü vardı. Hü- kUmet rontgen şualarını harekete ge- eden ve Muhalefetin gizli niyet- lerini keşfetmeden evvel, biraz tevı- zu ve hüsnüniyet gösterip söylenen- leri dinlemek itiyadını elde etmeliy- di. , Karaosmanoğlu - Lrgın Bölükbaşı “İmtikan”da sıfır aldılar!. Bahar havası Ür. P. ve C.M.P. yi yaylım nteşlv—e tutan İktidarın başının C.H.! dlkkaı!e atcş menzılının dışında tu!- de Menderes hükümeti destekliyen ve Türk mille- tinin birliğine ve tesanilt duygusuna tam yaraşır şekilde hareket eden muhalif arkadaşlar'ına Bursalıların huzurunda teşekkür etmeyi en zevk- li bir vazife telâkki ediyordu. Gülek ve Bölükbaşı Kıbrıs mesele- sinde farklı bir dil kullanıvorlarsa da aynı lâfları söylüyorlardı. ne var ki birisi sıfır alıyor, diğerile numara veriliyordu, Sankı ikti- dar sihirlı bir alete Ö iyi Ve kbtu niyetlere ar havası terıvordu C H. P. artı pgAâhına” nişan alan avcı . Dostluk — rüzgârlarının tatlı tatlı estiği bu ılık bahar havua- İktida- rın kaşı bir anne şefkatiyle “Uyusun ta büyüsün yavrum” ninnisini söylü- yordu. Kıbrıs yolcus. eşhur papazm scrbest bırakıldığı beri içinde bulu- nan, ne vapaca ğnı tAvîn estemiyen Ve aydınlarımak için Ankaraya koşan Kıbrıslı Türklerin lideri Fazıl Kilçuk bu haftanın ortasında Artaya dön- mek için hazırlanıyordu. Dr. Kilçük, Kıbrıslılara, bir bayram müjdesi gö- türmeyi çok arzu ediyordu. Kmhrıslı Türklere “Hic bir zaman Yunanlıl&- rın elime düşmiyeceksiniz” demek ar- zusuyla tutuşuyordu. Fakat tıpkı Bö- lükbaşe gibi, De, FPazı| Küçük le ka- fi derecede aydınlanamnanlnrm ard- sındaydı. Arife günü vaptığı bir be- yanatta Dr. K cük , Kıhı'ıon, dönmek için Başbakanın emir ve direktifleri- ni beklediğini söylüyordu. Makarlas'- un serbest bırakılmasından sonra ha- sıl olan durum karşısımda, takip edi- lecek yeni hareket tarzı ve girişilecek mücadelenin metadları hakkında Kıh- rıslı liderler bayramdan önce Türk hükümetinden henüz talimat alma- mışlardı. Ahlaşılan şimdi “talimat” ceplerinde Kıbrısa dönüyorlardı. Bu arada Sir James Bowker de Dr. Fazıl Küçük ile bir mtilâkat yapıyor- ki kararını değiştirmediğini ifade et- mişti. İngiltere Kıbrısta evvelâ bır İdari muhtariyet denemesi yapacak, bu muvaffak olmadığı takdirde her iki cemaata da kendi murkaskderatlarını tâyin hakkı verecekti. 19 Aralık 19585 da Avam Kağnarasında konuşan Müstemtlekeler Bakanı Lennox-Boyd da Büyük Elçiden farklı bir dil kul- lanmıyordu Radclıtfe anayq)as;Ada- a geniş muhtari: veriyordu, İlec- e mahalli hfikümet muvaffak olduğu urum ve stratejik şartlır milel" de; ıatlannı tAyin hakkı Daha Üüç vet İktidarı Bursada “İngilt evre ta olmuş ve bu hususta açık Kenter sanki mek istiyormuş gibi Londra hükü- metinin taksimden bambaşka şeyler düşündüğünü bildiriyor, bir gün son- ra da meşhur Times tak- AKİS, 11 MAYIS 1967