11 Mayıs 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

11 Mayıs 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bol gözyaşlı ve mezarlıklı bir sahne Melodram yarışı film kutuları karaborsada 800 liraya gidiyordu. Doğrusu para kazanmak için sıkıntılara girişip ekip kurmaya, film çevirmeye, sonra kârların ge- mesini beklemeye hiç Budalalıktan başka bu. Masa başında yapılacak küçük bir devir muamelesi, tamam.. Hiç film çevirmeden apartman yaptıran, otomobil sahibi olan film şirketi sa- hipleri vardı. Diğer tarafta yabancı film kapitülasyonunun karşısma çık- maya cüret ettiği için iflâs eden film yapıcıları bulunuyordu. Filmciliğimizin geri kalmasında, i- Jerleme yollarının tıkanmasında dev- let kadar en az hususi teşebbüsün de kabahatı vardı.. Sinemanın bir en- düstri olduğunu hatırlarına getirmek istemiyorlardı. yıkılmaz rakipleri o- lan bir endüstri; olduğunu hatırlarına getirmek istemiyorlardı. El tezgânı- nın âğır endüstri karşısına çıkması kadar neticesi önceden gbrünen bir rekabet olamazdı. Bu du da yapa- cakları en sıhhatli iş tehlıke karşı- sında bütün Zzayıfların yapması ge- rektiği sibi bir araya gelmek, serma- yeleri birleştirmek, ortak film yapı- mı ve dağıtımı için teşkilât ve şirket- ler kurmaktı. Fakat yerli filmcileri- mizde kuvvetin birlikten doğacağı şu- uru daha uyanmamıştı. Esen panik hıvısmda herkes kendi başının ça- maya çahşıyor arada bir fırsat gıkarsa tutan r film yapıp bir vurgun vurmayı beklıyordu. Mü- cadelesinde ortak istemediği gibi kâ- rına da ortak kabul etmek hiçbirinin aklından geçmiyordu. Bu endişeyle meydana getirilen filmlerin kalitece çok düşük olmaları x | en tabil neticeydi. Vurgunu tuttura- bilmek için seyircinin en zayıf 'nokta - ları arastırılıyor, bunla yakalaya bilen ticaret maskesi altında halkı is- tismar etmek için kanunların müsa- ado ettiği bütün hakları kullanıyor- du. Hulikın eğitilmemiş olmaktan do- ğan bu zaaflarını istismar edenler, demokrasi cilvelerinin meydana ge- tirdiği halk düşmanlarıydı. Bu keş- mekeş içinde iyi bir Türk film; bekie- mek iyimserlik değil düpedüz budala- lıktı. 40-80 bin lira sermayeli şirket- ler bilinen gişe rmülleri dışına çı- kıp ilk filmleriyle iflâs etmek niye- tinde değildiler. Bu açıkça bir riskti. Gerçi başarıh yabancı filmlerin, bu arada teknik imkânları * bakımından bizden daha fakir olan Yunan sinc- ması eserlerinin son yıllarda dış pa- zarlarda ne kadar tutulduğu işitili- yordu. Fakat o da bir riskti. Üzerin- de çalışılmış. iyi ve sağlam niyetlerin mahsulü bir Türk filminin dış pazar- Jarda başarı kazanacağına dair kim- se teminat veremezdi. Büttin bunlar hep küçük sermaye- lerle ayrı ayrı çalışmaktan doğuyor- du. Çıkar yolu sermayenin birleştiril- mesi ve kontrol altına alınmasıyacı Ya devlet bu işe elini atar, karışıklı- ga verirdi, ya da film şirketleri aralarında birleşmeye giderlerdi. İ- kisinin ortasında bir yol yoktu. Fi- Hmciliğimizin kurtulmasını, bir filin endüstrisinin kurulmasını isteyenler bu iki şıktan birini seçmek zorunday- dılar. Bunun dışında iyi Türk filmi hayalleri hiçbir zaman gerçekleşemiı- yeci tek rmayenin bliyitmesi, eln filmciliğin çeyit- S kontroluna girmesi, li kollarından denlerin de hayatlarını bir geçimlerini temin e- intizama sokacak. iatikballerini emniyet altına aldığı gibi, yetişme ve gelişme inı- kânlarını da sağlıyacaktı. Buğzü Türkiyede filmcilik bir maceradır. Sermaye koyanı da, filmin teknik ve idari ıslerınde uğraşanları da mace- rapcreqtıt'or Maceraperesttirler, çünkü hiçbiri yarınından emin olma- dığı halde ya bir değişiklik olsun di- ye, a şansını denermnek için bu işe atılmıştır. Türk filmciliğinde yarın- dan emin olunamaz. Küçilik sermaye- nin, kötü filmin, gelişi güzel dağıtı- mın; bilhassa iki büyük Amerikan filmi ithalcisi şirketin Kkredili serma- yeleri, iyi düzenlenmis dağıtım teşk.- lâtları karşısında milecadeleye ne ka- dar devam edebileceği belli değildir. Hatta kendi aralarında çevrilen kırtli işler bile kendi mt'cadele kudretlerini tüketmektedir. Son hâdiseler de Türk film işcisinin yarını olmadığını kir e daha ispat etmektedir. Nitekim buglün yeni tevzi kararı çıkmasından sonra film çalışmalarının durdurul- ması yüzilnden, rejişörü, kamerama- nı, aktörü, dekoratörü, tekniayeni, figliranı dahil, filmcilifin çeşitli kol- larından geçimini temin eden binler- ce insan ve ailesi açlık tehlikesiy!le başhaşadırlar. Tnplanan filmlerin ne zaman dnğı- tılacakı Doğu Almanvadan geleceği bildirilen hos fılmlf—rın ne zaman Va- verileceği, film işçilerinin aclık t likesinden ne zaman kurtıılnmklmı daha helli doğı!dvr Yakındn Dell; ol- akla durgunluk veren acayvipliklerin çevrilmesine sebeb olacak, işler gene durdurulacak sabrı tükenen film ış- kendı knymğunu kıstırıp duracak. Bu durumdan kurtulmanın tek ça- resi birleşmektir. Ama bu birleşmek devlet elinde, yahut büyük sermayeli şirketlerin, lerin kurulmasıyla olurmuş. Her ik1 yol da hem film se- yircisi, hem Türk sinema sanatı, hem de Türk film işçisi için bugünkü dü- zensizlikten çok daha hayırlıdır. An- cak bu sayededir ki film yapmakta şahst kazanç ihtirasları yabancı film rekabetiyle daha rahat mücadele edilebilecek, filmlerin dış pazarlara atılıp döviz temini sağlana- cak, film işçileri nereye bağlı olduk- larını, ne yaptıklarını, ne kszqndı'k- larını, istikbalin onlara ne getirebile- ceğini bileceklerdir. Ancak bu saye- dedir ki iyi film vapma Triskleri göze alınacak, müsait şartlar altında fes- tivallerde göğsümüzü — kabartacak Türk filmlerini yapabilecek sanatşı- lar yetişecektir. Birleşmek. kuvvetir toplanması, başarıların en bilylik kayv- nağı, meselelere en iyi çözüm yolu- ur. _Axls,' 11 MAYIS 1951 -

Bu sayıdan diğer sayfalar: