11 Mayıs 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

11 Mayıs 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Terbiye Küçük sanatkârlar Zeynep Atikkan annesine sokuldu, a.zlı bir esle: n ığım, beni biraz fazla boyanmış bulmuyor musunuz ?” de- Annesı ciddiyetle onu süÜzdü. Zey- nep Atikkan 5 yaşındaydı. Hayatının belki en heyecanlı gününü yaşıyor- etmişti. O gün 3 yaşını dolduran nelere kadir olabileceğini “Kır eğ- lenceleri” ve “Norveçten tablolar” isimli temsillerdeki - muvaffakiyetle- ri ile ispat edeceklerdi. Fakat herke- sin gözü daha ziyade küçüklerdeydi. Çünkü daha yemek yemesini öğre- nirken müzik ve dans terbiyesi al- mağa çalışan bu minimini sanatkâr- ların neler yapacağım insan doğrusu merak ed Boyanmak hepsinin hoşuna gitmiş- ti. Makyaj köşesinden fırlayan, ay- boya. asını yegâne manfetleri değildi. Sahneye çıkma sıralarını mırıldanıyor ve bir takım hareketler yapıyorlardı.. Pamuk Prenses ve Yedi Cüce Neri an n ve Shirley Pain tarafından idare edilen bu temsi- li 5-7 yaş arasında çocuklar verecek- lerdi. Bu bakımdan hâdise bir hayli alâka çekiyordu. Çünkü müzik ve 4 Evvelâ roller tiplere göre fevkalâde güzel 4evzi edilmiş- hakiki bir tavşandı ve bir alkış tufa- nı icinde sahneye giren Yedi Cücele- rin en kücçüğü hisli oyunu ile nazarı dikkatı celbediyordu. Hele ormanda- ki hayvanlar. ateş böcekleri, kuş, fa- reler, sincaplar, kaplumbağalar, ke- diler, hepsi birbirinden güzel kıya- fetleri icinde rollerini ne gilzel be- nimsemişlerdi. Prens, ince ve zarıf leaüarı ile olduşğu kadar tokalı ru- 4 “ onlar sülkünetlerini hic en İnanamıyorum. Bir kadının yalınz başına ve yalnızca kadın- hlk meziyetlerine vyani — yumuşak- ga, gükler yüzlülliğe, Şşefkate ve diplemasiye dayanarak, erkeği yo- Tn zetlrebllecı-ğinv ve höylece sa- adetinin veya — bedbahtlığının hii- tün mesuliyetini taşıyabileceğin: iİnanamıyorum. — Halbuki udmusni kanaat. daha ziyade bu merkezde- dir. Erkekler. daima kendilerini £- dare edebilecek bir kadının hasre- ti içindedirler. Hattâ kadınlar nile bedbaht bir aileden bahsederken, ekseriya hiütün —kabahatı kadının idaresizliğine yüklerler. Haklika- görüşe hak kazandıracak bir yığın hâdiseye rastlanır. Ba- karsınız. en öfkeli ve huysuz bir erkeği bazan karısı iki kelime ile yatıştırır. ve böylece “elâlemin i- çinde”' patlak verecek bir kavgaya şam eve dönen kocasını zıl- karşılar, herşey güllük gülistanlıkmış gibi hareket eder, böylece meselelerin çıkmasını önler, erkeği yatıştırır ve hatta bakarsı- nız ki capkınlığı ile tanınmış bir erkeğin karısı yüreğine taş basar, ortada hiç bir şey vokmuş gibi, e- vinin ve çocuklarının huzurunu bozmadan. birçok kritik vak'alar atlatır. Bunlar daima tesadüf edi- len hadiselerdir. Fakat meseleleri İyice tetkik ettiğimiz zaman, hitne- rin valnızca kadımda olmadığını gö- rürüz. Cünkü o kavgacı ve huy- suz erkek. öfkesi geçince, karısı- ni tatlı. muüamelesine ne kada minnattar kaldığını dalma ifade et n gan papurcları, uzun bevaz corapları ve “yaldızlı taç”ı ile tam eski zaman prensi idi. Prenses saf ve temiz ba- kıslara sahipti. vülzlüinde tam yerinde bir “hayret” ifadesi vardı. Çocuklar. bilyüklerin aksine gayet rahattılar. Anneleri oturdukları yer- den heyecan alâmetleri gösterirken bozmadılar. Sanki ortada telâş edecek ne vardı? olsa, biraz sahnedeki yerlerini şasırırlarfh Eh, bun l vardı. Birbirlerini itip vekâlâ yı'ıloıı- ni kapar'ardı. Nitekim sonunda bir kaç tanesi böyle yaptılar ve arkadaş- larından daha da çok alkışlandılar. Dalkroz derisi F akat resitalin en büyük muvaffı- kiyeti Neriman Decan tarafından verilen Dalkroz Dersi temsili oldu. Aslında buna bir temsil demek, bi- Kadının Beklediği Jale CANDAN miş ve kadının ne şekilde kuvvetli olabileceğini boylece göstermiştir. Hadiseleri sükünetle karş:layahi- len kadına bü sükünt veren gene kocasıdır. Zira kötü hâdiseleri aklı—olhııle karş-la- dığını görmüş, “Ev sağlası bir zemin üzerinde olduğunu dai- ma hissetmiştir. İstikbal endişesi, huzursuzluğu yoktuüur. Çapk n erke- gin karısı da hislerini bize #ade k  cok sevildiğine — kanaat getirmiş- tir ve kannatini sarsacak en ufak bir hâdisede kocası omu teskin et- miş. -vyalanla da olsa - onu ikna etmişstir. Bir kadın'ın. sandet mevzuunda, çok şeyler yapabileceğine inanıyo- rum, Fakat yalnız başına mucize- ler saralahll(-(—eğlni zannetmiyo- rum. Çünkü kadıy her şeyden ev- vel sevgi ve güvenebilecek, daya- nacak sağlam bir hayat arkadaşı Hnl siler süpürür veya — kocasının eski pijamıasından çocuğunun yeni entarisini diker. maddi ve manevi bütün sıkıntılara göğüs gı inşaatın temelini kurmakta mükel- leftir. Onun teferruatıtı. ineydana getirmek, onu süslemek ise kadına tir. Taz zordu. Çinklüi Fenmen Stildyu- sunda bir sene miüddetle külcükler böyle calışmışlardı. Sahnede gösteri- len. işte bu derslerden bir tanesiydi. Dalkroz. metodu., bu. metodu hilan müzik oğ*etmemnm adıydı. Bugün dünyaca tanınan bu metodun esası cocukları sıkmadan, onları hiçbir tazvike marıız bırakmadan — mliziğe ve dansa alıştırmaktı. Bu metodüun muvaffakiyeti beden harceketlerini afa ile bearaber. ondan ayrılmaz bir bütün olarak ele almış olsaydı. Yani meselâ kuş gibi koşacak bir co- cuk ele alındığı takdirde, Dalkro: metodu fle yetisgen cocuk, bu hareke- ti yaparken evvelâ bunu kafasında yasar, kendisini Hakiki bir kug Yan- neder Ve ondan sonra bunu kofları- na intikal ettirir. Kuş gibi uçarken, x Bu çok mühimdir. Aıra harekst.le; Axfs. 11 MAYIS 1957 - |

Bu sayıdan diğer sayfalar: