GİRERKEN... bir edilmesi ve adına demokrasiden başka isim verllen rejimlere gidilme- &i için üzerinden geçilmesi gereken bir hedef sayılan AKİS'in şu üç yıl zarfında maruz kaldığı hışmın bir kısmı umumi efkârın malümudur. Va- lüâm olmıyan kısmı ise bir gün elbette yazılacaktır ve o zaman sadece “AKİS'in hikâyesi” insanlara 195$ - 1957 arasının en güzel panoraması- nı çizmiş olacaktır. Dünyada belki hiç bir mecmua ile, AKİS ile uğraşıl- dığı kadar uğraşılmamıştır. Sadece bir üalite mecmuası olarak neşir hayatına atılan AKİS, kaderin ve kaderden çok siyasi konjonktüriütn bir neticesi olarak demokrasi içinde yaşama azminin timsali haline gel- miştir. Su elinizdeki mecmuayı hazırlayanlar ve bu mecmuayı kuranlar ne kadar isterlerdi kt 1954 #seçimlerinden sonra memlekette gerçekleşe ceğini umdukları iklimde AKİS'i iyi bir kapak lçlnde. doğru dürlist kâ- gıda Iı.ıuılmıg sadece cazip bir aklüallto mecmuası rak çıkartahilsin- erkesin emin olmsası lâzımdır. ki AKİS'in tek Meall budur. Siyasi mlicadı'lp AKİS'in tabliatı k'ahı değitdir; tamaıııhlıı arızidır. ve şartları- nın İcabıdır. Ama madem ki o iklim ancak düşünmeyen saz halino Rgel- mek istemeyenlerin azimli milcadelesiyle kurulabilecektir, o halde AKIA basacak kâğıt bulduğu müddetçe mücadelesine her eziyete., her fedakâr- lığa ve her ıstıraba katlanarak mutlaka ve mutlaka devam edecek, zafer YURTTA OLUP BİTENLER mutlaka ve mutlaka bizim olacaktır.. AKİS. tâ çıktığı günden ralısmışhr. Siyasi ki, nl)a%l n—jlmlnl tâyin eder. S dördüncü yılına bhasarken bu vadide en başarılı fikirleri tesbit etmek ümre bilyük bir teşehbbüse geçmektedir. Teşehbils bir yazı miltsaha - kasıdır. Geliştirilmesini istediğimiz fikir şudur: “Demokratik rejim içinde azimli milletler nasıl hareket etmelidirler?”, Bilindiği gihi gündelik ga- neticesi, mükâfatlı müsabakalar anın hangi şart ceği ııkukçıılarımıı tarafından incelenmektedir. Esas ki mevzuda yazılmış en iy! makaleleri 1 Temmuz 1957 ile arasında her hafta AKİS'te neşredilecek ve AKİS'in imtinde tuıılamunk Türklyenin en selâhiyetli jürisi “senenin makalesi”'ni yıldâönümü sayımızın kapağını silali- ndisine şimdiye kadar ödenmişs telif hedellerinin en yükse- ira - ödenecekt lemesi bu hafta içinde bitecek ve mitsahakanın tafsilAtı ileride Hân oluna- tır. secercektir. Makale sahihinin reesmi, yeceği gihi ke ği - düştüindiüğümüz miktar: 1.M0 | bu vana rejimler milletlerin hareket tarzları neuc—mıdır ve her millet lâyık olduğu idareyi bulur. Topyekün bir milletin bir haktkatı herkese anlatmıaya tutumu kanunla ya- r altında yapılabile- olarak, yukarıda- 1 Mayıs 1958 kuruluş — yıldöni- * ir, Hukukçularımızın ince- AKİS yet meydanı. Büyük Millet Meclisi değildi. Meydan nutuklarında bir ha- tibi sıkıştırmak şöyle dursun. sadede bi işi haline getirmeleri, Hatta ile- ini Jde “Kıbrısı isteriz, Kıbrısı isteriz!” dîye baykıranlara, “Size Adanın yarısını vereceğim” demek kolaydı. Kimse “evvelce biüitününü vaadetmiştin, niye fikrini değiştirdih” demiyecekti. Hın- cahınç dolu meydan, aslında hatip icin boştu, istediği gibi at oynatabilir- di. Nitekim kelimenin tam mâna- sıyla bir politikacı olduğunu herkesin teslim ettiği Başhakan — kolay yolu seçmekten kendini alamadı. Sussan azarlar.. Nııtkun mukaddemesini, mutad üÜze- re, Muhalefete hücum teşkil edi- yordu. Târiz okları C.M.P. liderlerine tevcih edilmişti. Osman — Bölükbaşı- nın suçu “temkinli davranmak"tı. Bö- lükbası, gazetecilerin Kıbrıs hakkın:- daki suallerine “Evvelâ hükümet gö- ç AKİS, 11 MAYIS 1957 k g ” » Rolis-Royce'u dalmi p: rüşünü a.cıklasm. biz ondan sonra “«o- nuşacağız” diy Makarios'un serbest bırakıldığı günden bu yana bir sürü hâdise cere- yan etmişti. Sir James Bowker'in ark mahalli o- larak Dış İşleri Bakanlığının önünü seçmişe benziyordu. Washington'dan dönen Amerikan Büyük Elçisi Flet- cher Warren yorgunluk kahvesnıl Kavaklıderedeki evinde değil, İş- tanbul Vilâyetinde içiyordu. İngilte- reden kulağa hiç de hoş gelmiyen ses- ler duyuluyordu. Gazetelerde Dış İş- leri Bakanlığında mühim bir faaliye- tin hükitm sürdüğüne ve Türkive- nin Kıbrıs tezinin hazırlandığına dair haberler çıkıyordu. Çankayada sabahın erken saatlarından gecenin geç vakitlerine kadar süren mühim bir kabine toplantısının yapıldığı bili- niyord üÜhim bazı hâdiselerin ce- revan ettığı muhnkkaktı Fakat kim- se esrar peri yarmaya muva'- fak olamımıştı. Ha.klı olarak .gozler. İkt.ıdarın başına çevrilmişti, o ı ne yapmayı dü*ünrîükünn nçıklımaıı bekleniy rdu. Dr. Fazıl Küçük Talimat cepte mi? Dış siyaset meselelerindeki anane- vi ihtiyattan kurtulamıyan Bölükba- şı da, hilkümetin açıklamasına inti- zaren -şimdilik- susmayı tercih ed- mişti. Fakat C.M.P. liderinin susma- sı bile “suç” idi. Kıbrıs meselesi ayan beyan ortada değil di? “Kıbrisg meselesi bütlin parlamentolarda k>- nuşulmuştu. Bunlara ait haberler rad- yolarda ilân edilmişti. Mesele aynı zâ- manda Birleşmiş — Milletlerde de ko- nuşulmuştu". Daha: nsn Meclisi de bu meseleyi nıuştu. Meselemn ne olduğunu bilme- im — kalmıştı 1 Kıbrıs meselesini san- konuşulduğu zaman “, dar anlamımış sonra cevap Vverecek...” idi. Şu haldö C.M.P. 1liderinin gizli bir vardı. Memleketin en iyi için bu maksadı keşfetmek işten bile değildi. Bunun mâAnası şuydu: O, Kıb- Tıs meselesiyle değil, hlülklimetle uğ- aktaydı. “O, kendisine sorulan siperin içine girerek silâhını ve hükümeti müşkiüll mevkide farze- derek Kıbrıs moselesinden konuşuldu- gu zaman onu kalpg için fırsatlar kollıyacak" idi. İktida- başı, susan ağzın gerisinde yatan kötü niyetli avcıyı keşfetmişti. tık, “Bana kimin olursa olsun sadece bir cümlesini verin, onu idama mahküm ettireyim"diyen Napolyon'a bu durum'karşısında hak vermemek imkânsızdı. « SusMmAkÂf 'azarlar.. . —— — ür. P. adına Meclise bir öne ren Feridun Ergin de