-— ** İ—) * “i &o4 S M 5 İşçiler Hesapta olmayan gelir P. T.T. nin bu seneki bütçes.ııl hazırıayanlar, şüp esiz hanesıne koy— Kıbrıis sola çekilen almıştı. Öyle ya eskiden yabancı dev- let adamlarına protesto telgrafları çekilmesi, "ıkı dost devletin arasını teşekküllerinin kapatılmasından duydukları Üzlintüyü, ve bu önlenmesini istediklerini “telgrafla” bildiriyorlar- dı. Bu telgrafların “acı” neticeler ver- memesi için ve eker — Bayraınının da yaklaşmakta olmasını gözönüne alarak, Başbakana çekilen telgrafla- ra Çikolata ve Şeker Sanayii işçileri önayak olmuşlardı. Onları İlâç ve Kimya Sanayii işçileri ile Mensucat işçileri takip ettiler. İşçiler sendika- lara ve sendika idarecilerine karşı yöneltilen hücumları bildiklerinden u defa sendikaların harekete ger- meaini beklemeden “kendiliklerinden” şağıdan yukarıya doğru, daha demokratık bir usuülle hareket edi- yorlardı. İşçilerin Averell Hariman'a çek- tikleri telgrafları her vasıtaya baş- vurarak saati saatine yayan Ana- dolu Ajansının işçilerin Başbakana cektikleri telgrafları yaymak hu- sSusunda aynı “vazifeşinaslığı”' gös- termediği ortadayd Bugüne kadar haksızlıkları Başbakan birçok enerjik müdahalesi ile önlemişti. Şimdi de candan bıglı kalkınmanın temelta olan Sşcılerin dertlerine bir çare bul- maması için bir sebeb yoktu. Basın teknisyenleri afta tatillerinde ve bayramlarda teknisyenleri rc me3ai hakkını talep edenler minat karşılığı olsa da - İı- :x_'»[x%s, 11 MAYIS 1957 lediği anda feshetmek yetkisini ve- riyordu. Bu sebepledir ki. işçiler 13- lerinden olmamak icin hafta tatille- rinde çalışmaya ve fazla mesaiye karşı ses cıkaramıyorlardı. Fakat İstanhbıl Basın Teknisyen- leri Sendikası bu meseleleri “toplu” olarak ele almıştı. Sendıka, evvelâ 5837 sayılı Hafta Tatıli Kanununun 1 inci maddesi mucibince “haftanın ta- tilden evvelki günlerinde devamlı ola- rak hafta tatili için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın ödenen yarım gündelik Ücretin 5634 sayılı kanunla bir gündelikğe çıkarılmasın- dan sonra işverenlerin bu mükellefi- yetten kacmak için ne gibi hilelere başvurduklarını Bölge Calışma Mü- dürlüğüne anlatmağa çalışmıştı. kat bunda muvaffak olamayınca me- selenin Calışma Bakanına aksettir.l- mMesi icap etmiş! Hafta tatili hakkınduki kanunun ancak tikları takdirde — Üctret derpiş ediyordu. Halbuki kollarında olduğu gibi basın sanayi:- inde de işCi Ücretleri “gündelik” veya “haftalık” olarak tesbit edilmişti. £- sasen İş Kanununun 19 uncu madde- si de işçi Ücretlerinin “en geç hafta- da bir ödeneceğini ve ancak işçinin muvafakatı ile iki haftada veya ayda bir ödenebileceğini” derpiş ediyordu. Mevcut teamüle ve İş Kanununun 19 uncu maddesindeki bu açıklığa rağ- men basın sanayii işverenleri bas'ın teknisyenlerinin ücretlerini gene lıaf- tada bir ödemekle beraber, rı aylık olarak tanzime Bu suretle basın teknisyenleri sözde “aylık ilcret alan işçiler” haline ge- tirilip “Ücretli hafta tatili” hakkından mahrum bırakılıyordu. — Bütün ıne- sele “aylık Ücret alan işçilerin” kim- ler olduğunu tâyin etmekten ibaret- ti. Çalısma Bakanlığının 12.6.1952 günlü tamiminden Aaçıkça anlaşılı- yordu ki, basın teknisyenleri "aylık Ücret alan işçiler'den sayılam Çünkü bu tamimde “aylık Ücret alan odacı, kapıcı, bekçi, telefon ve santral memuru, şoför, kolorifer- ci, elktrikçi gibi işcilerdi. Bunların bir işyerinde doğrudan doğruya o iş kolunda çalışmayıp yardımcı unsur- lar oldukları anlaşılıyordu. Diğer a- tatilinde” HERKES b, mazeretli, vey: S ldek! takdi dahi Ücretlerini Gündelik ve- 1deten tam olarak alıyorlardı ya haftalık olarak çalışan “asıl işçi- ler”in ise izinli, mazeretli veya has- ta oldukları takdirde Ücretlerinin ke- sıldiği malümdu. 5 Bu hale göre Ücret tediyelerinin hartadan haftaya —yapılmasına rağ- n bordroların aylık olarak tanzim edıl mesi, basın teknisyenlerinin “iş- ci” vasfını ve ücretli hafta tatilinden faydalanmak haklarını ortadan kal- dıramazdı. Bütün bu açık hakların Bölge Çalışma Mildürlüğü —nezdinde bir ımânası yoktu! Çalışma Bakanı- nın basın teknisyenlerinin Ücrecli hafta tatilinden faydalanmağa kanu- nen hakları olduğu ve bunu sağlıya- cağı yolundaki beyan ve vaadını da bir faydası olmamıştı. İstanbulda erlerinde yapılan içindir ki, İstanbul Basın Teknisyen- leri Sendikası Çalışma Bakanına çek- tiği bir telgrafla Bakana bu vaadını ha tırlatıyor. ve B. . tarafından “yürütmek yetkisi” kendisine verilen 5837 ve 5634 sayılı Ücretli Hafta Ta- tili Kanununun işverenler tarafın- dan tatbikini sağlamasını istiyordu. Bu telgrafın Üüstünden de 7 ay geçti- ği halde Basın Teknisyenleri, kanulı- larla tanınmış haklarını almağa mu- vaffak olamamışlardı. Her Bakan iş başına gelince va- tandaşların kanunen tanınmış hakla- rını yerine getireceğine dair söz ve riyor, fakat her nedense bunlar ko- lay kolay yerine getirilmiyordu. Ni- tekim Calışma Bakanının da işçilere yaptığı vaadları nkaraya gelince uttuğu sık sık görülüyordu. Basın ıokmwenlennden antimua ur- şun gibi insan sağlığına zarar veren maddelerle uğraşanlara süt ve yo- fgurt verilmesi yolundaki isteklerine de Çalışma Bakanı “hüsnü kabul” göstermişti. Fakat bütün yazışmala- ra ve tamimlere rağmen İstanbulda- ki 108 matbaadan ancak 4'Ü işrileri- dığı tavırdı. kanlığı İşci Sağlığı Genel Müdürlıl Basın Teknisyenleri Sendikasına gönderdiği yazısında antim kurşunla çalışan ğurdun “koruyucu” bir madığını “tıp literatürüne” istin. bildiriyor, ancak büyük bir "hakş.- naslık” göstererek “sütün gıda madlj- desi olarak faydasınm inkâr edılemı- yeceg-ını" belirtiyordu. Basın tekmsyenlennin saglık ve Ücret meseleleri rür- lükte olan kanunlarla ve usuneı!lq. hajljedilemiyeceği bir kere daha ııııı- şılmış oluy rdu,