YURTTA OLUP BİTENLER res gibi bir devlet adamı nasip etme- di" diye ağlaştıklarıNI yazan Ahmed Emin Yalmanın — gazetesi - daima muhalefeti körükörüne tutmakla suçlandırılıyor Cumhuriyetin yazdık- "on binlerle İzmit- li" bunun canlı şahidiydiler, iste ha- smın hadiseleri tahrif — edişinin bir başka misali ortaya çıkıyordu. D. P. bir aslan gibi . Menderesin nut- kunda kullandıgı tabirdir - ayaktay- dı. İzmir "bayraklarla donanmış cad- delerde tek kalp halinde" çarpmıştı. İşin garip tarafı — şudur ki bütün bu gürültü patırdı arasında, kanunla- ra dahi riayetsizlik edilmek suretile irad olunan nutuk Uunutulup gitti. Halbuki o konuşmasında — Başbakan Adnan Menderes basın mensuplarına meslekleri hakkında ne kıymetli, ne şayanı dikkat — tavsiyelerde bulun- muştu. Basından anladığı manayı ne veciz, ne edebi tarzda — anlatmıştı. Gerçı sert hücumlarda da bulunmuştu ama bunları iyi nıyetıne atfetmemek imkânsızdı. n Menderese gö- re Türk basım bugunkü haliyle de- mokratik bir rejim uygun basın vasfım taşımıyordu. Ihtımal ki daha bir kaç 6334 ile bu eksiği de demok- ratik rejime uygun D. P. idaresi ta- mamlayacaktı!. Gazeteciler maalesef meslekleri hakkında Adnan Menderesin verdiği dersleri takip etmeğe yanaşmadılar. Belki de bunun sebebi o telakkilerle “"ideal gazete"nin Zafer gazetesi ol- duğunu düşünerek, ürkmüşlerdi. Za- ten nutkun kendisi üzerinde de, rak- kam münakaşası yapmaktan, fazla durmaya vakit olmadı. Sarsılan bir parti çevreler İzmir mıtıngıne "D. Siyası P. nin gövde gösterisi" adını ver- İzmirde ortalık karardıktan Menderes Yanılıyor Adnan Menderes zannediyor ki gazeteci döven, hakkında bin tane itham bulunan bir Meclis tahkikatının mevzua o- lan ideal Arkadaşını Park Otel- de masasına alır, ona herkesin görebileceği ekılde mübalağa- l1 iltifatlar yapar, koluna girer- se ideal arkadaşı umumi efka- rın antipatisinden kurtulur. Bir zamanlar İsmet İnönü de böyle düşünür, böyle davranırdı. Ama yanlış! Bu hallerde i- deal arkadaşları antipatiden kurtulamıyor, — şefler antipatik oluyor.. Adnan Menderesin bu- nu hatırlaması için tekrar mu- halefet saflarına dönmesi la- zımsa, bu isi elbirliğiyle yapa- lım. Zira sevgili dosta en bü- yük hizmet, artık budur* mislerdi. Halbuki ortaya çıkan, öyle heybetli bir gövde olmadı. Liderler de, bütün sözlere rağmen, bunu far- ketmekten geri kalmadılar. Ertesi gün Adnan Menderes hayli sinirliydi. . P. merkezinde bazı kimseler haş- landı. Teşkilâttan gelenler ise Genel Başkam görmek mazhariyetine eri- şemediler. Bunlardan bazıları dilek- erini Osman Kibara bildirmekle ik- tifa ettiler. Genel Başkan partisi ile- ri gelenlerine bir kaç talimat ver- mekten başka bir şey yapmadı. Ger- çi teşkılat ayaktaydı partılıler için- de de "Hür. P lıiğı" — azalmış, dana dogrusu o yan akış modası geçmişti. — Ama bu, teşkilât içindi. sonra konuşan Menderes, Yoksa halkın alâkasının azaldığı, sev- gisinin kaybolduğu' gözle görülüyor- du. Muhalefet lideri Adnan Mende- resin İzmirde karşılanışı ile iktidarın 1 numaralı adamı Adnan Menderesin karşılanışı arasında — dağlar kadar fark vardı. Nitekim seyahat progra- mı kısa kesildi ve Ankaraya dönül- dü Bu arada Meclisin tatilinden İsti- fade ederek yurdun dört bir köşesine dağılmış olan D. P. li milletvekilleri hemen aynı şeyi görüyorlardı. Teş- kilâtta bir çözülme, dağılma yoktu. Kadrolar yerindeydi, — Fakat parti, etsiz bir iskelet haline — gelmek yı lundaydı. Bu bakımdan vaziyeti 1950 arefesıne benzetmek ildi. O za- man P. teşkilât olarak dim- dik ayaktaydı, aslanlar gibiydi! Ne yaparsınız ki halk — karşı taraftay- . Şimdi de D. P. böyle bir manza- ra arzedıyordu Sanki kanı boşanmış, ilikleri akıp gitmişti. İzmir mitingi gerek tertibi, gerek kanunlara umursamazlığı ve gerek- se orada sarfedilen sözler itibariyle bugünkü lider idaresinde D.. kurtuluş ümidi olmadıgının yeni bir deliliydi. O bakımdan Zafer Cumhu- riyet meydanında bulunanların ade- dini çoğaltmağa çalışacak yerde a- zaltsa daha iyi ederdi. Bu vaziyeti gözleriyle gorenlerın sayısı küçülmüş rdu da. Zahiri birliğe doğru Bir — müddetten beri büyük İstanbul gazetelerinin pazartesi günleri çı- kan sayılarında bir politikacının is- esmi ve sözleri kocaman baş- lıklarla okuyuculara takdim edılıyor sim, resim ve sözler sabık Başba kan Semseddin Günaltaya aittir. "Yakında sabah olacaktır" dedi. AKİS, 17 MART 1956