Gelişen dünya hadiselerinin he- men hepsi, birbirlerine, bir zincirin halkaları gibi sıkı baglarla bağlıdır. u bakımdan, Orta Doğu hadiseleri- nı dıger dunya hadiselerinden ayrı- rarak kendi başlarına incelemek dü- şünülemez. l kaynaklarım, dünyanın hangi bölgesinde doğarlar- sa doğsunlar, cihan politikasından a- lır, bu politika konjonktürü içinde gelışırler Birleşik Amerikanın Orta Doğu politikası bütün Amerikan dış politikasının ayrılmaz bir parçası, İngilterenin Orta Doğu politikası ise bütün İngiliz dış siyasetinin vazge- çilmez temelidir. İşte şu günlerde, Or- ta Doğuda, İngiliz dış siyasetinin bu temelı sallanmaktadır. Sallantılar de- vam ettiği takdirde, Majeste Krali- çenin dış polıtıkasımn bu vazgeçil- mez temelinin kökünden yıkılması, yıkılırken peşisıra Orta Doğunun r ve güvenliğini de sürüklemesi işten bile değildir. Hadiselerin kaynağı İngilterenin Orta Doğu devletleri ü- zerinde, int yolunun büyü stratejik ve ticari önem arzettıgı günlerde başlayan ilgisi, dünya siya- set muvazenesinin Avrupa dışında kurulduğu devrede çok daha artmış- tı. Arap yarımadasının petrol kay- nakları bakımından zenginliği de an- laşıldıktan sonra, bu ilgi, zaman za- man Arap devletlerinin iç işlerine ka- rışmaya varacak kadar ileri götürül- müş ve lngılız dış politikası bu te- mel üzerine kurulmuştur. İngiltere, kısmını himayesi altına almış bulunu- yordu. İkinci,Cihan Savaşı içinde ge- lişen hadıseler İngiltereyi, bu dev- letlerin hemen hepsine otonomi ver- mek zorunda bırakmıştır. Ancak İn- giltere, o günden bu yana, Arap ya- rumaya çalışıyordu. Bu nüfuz ve karlar da sırasiyle — Anglo-İranian Petrol Şirketinin tasfiyesi ile İranda, Süveyşin tahliyesi ile Mısırda ve ni- hayet Glubb Paşanın hudut dışı edil- mesi ile Ürdünde tarihe karışmış ve İngiltere, şu günlerde, Orta Doğu ü- zerindeki bütün emellerinin suya düş tüğünü gormek talıhsızlıgı ile karşı karşıya kalmış Gerçekleri görmede, hattâ sezme- de eşi bulunmayan İngiliz devlet a- damları, başlarına gelecekleri çok önceden kestirmişlerdi — denilebilir. Anglo- İranian Petrol Şirketi mesele- si, İngiliz hariciyesini, bundan sene- lerce önce dikkate davet etmiş, son Mısır darbesi ise uyanan Arap mil- liyetçiliğinin — İngilizleri bu bölgede barındıramıyacağını bü- tün açıkhğiyle göstermişti. Asırların verdiği bir tecrübeye ve diplomasi an- lamında parlak başarılarla dolu bir geçmişe dayanan İngiliz devlet adam- larının bu gerçekleri görmemelerine imkan yoktu. Yalnız aynı devlet a- , gerçekleri gördükleri halde durunu düzeltmek isterken - be de İngiliz diplomasi tarihinde ilk defa AKİS, 17 MART 1956 Kral Hüseyin Ürdün Ürdünlülerindir yanlış bir yol tutmuş bulunuyorlar. İşte Orta Doğuda son günlerde cere- yan eden hadiseler kaynaklarım bu yanlış tutumdan almaktadırlar. Birkarhelvası İngilizlerin yanlış tutumu şöylece özetlenebilir: İngiltere Orta Doğu- daki nüfuzunu devam ettırebılmek için Bağdat Paktı denilen ve içine A- rap devletlerini alan bir pakt kur- mayı düşünmüştür. Pakt, dünya gü- venliğine hizmet edeceği düşüncesiy- le, başlangıçta Birleşik Amerika ta- rafından da destekleniyordu. İngil- tere, Irak ve Türkiye'nin de katılma- sı ile bu Paktın ilk adımlarım attıgı zaman Birleşik Amerikanın da ken dilerine katılacağından şüphe etmi- bir tavır takınmakta gecikmemiştir. Bunun sebebini anlamak güç değil- dir: Amerika, ilk önce, adımları he— nüZ atılmaya başlanan Paktın diğer Arap devletlerinin hoşuna gitmedi- ğini kavramış ve çekimser kalmış- tır. Gerçekten, başta Mısır olmak ü- zere, Pakt dışında kalan diğer bazı Arap devletleri, bu İngiliz tertibin- den hoşlanmamışlar daha doğrusu bu pakta katılarak Rusyanın öfkesi- ni çekmek istememişlerdir. Bu dev letler, iktisadi kalkınmalarında, Sta- linin ölümünden sonra taktik degış— tirerek Batılılarla iktisadi — yardım yarışmasına girişen Sovyetlerden de pay koparmak ve ayrıca, Batılılar- dan temin edemedikleri silâhları de- mirperde gerisi devletlerden alarak yeni bir Arap - İsrail çatışmasına DÜNYADA OLUP BİTENLER hazırlıklı girmek emelindeydiler. A- merika, Bağdat Paktına katılarak A- rapları büsbütün Rusyanın kucağına atmak istememiştir Amerikayı Bagdat Paktının dışın- da tutan ikinci sebep ise İsrailin ta- kındığı tavırdır. İsrail, hele Türkiye Cumhurbaşkanının Ürdünde yaptığı bir hatalı konuşmadan sonra, Pak- tın kendisine yöneltilmiş oldugunu i- leri sürmüştü. Amerikada bulunan yahudiler Amerika hükümeti üzerin- de büyük baskılar yapmışlar ve Bir- leşik Devletleri paktın dışında kal- maya zorlamışlardır. Amerika Birle- şik Devletleri, geçen aylar içinde ol- duğu gibi daha geçen hafta içinde de, yetkili ağızlardan, pakta katılmayı düşünmediğini defalarca — açıklamış-- tır. Bu açıklamalar pakt dışında ka- lan Arap devletlerine olduğu kadar İsraile de verilmiş bir teminattır, Bağdat Paktını kurarken Arap devletleri üzerindeki nüfuzunu koru- yabileceğini sanan İngiltere, bu pak- tın kurulmasının hem İsraili, hem de Arap devletlerini kuşkulandırdığım anlamadığı gibi, Paktın kurulmasın- dan sonra da yanhş adımlar atmaya devam etmiştir. Bu adımların birinci- si Türk Cumhurbaşkanının ağzından Ürdünde yapılan konuşma ise, so- nuncusu Glubb Paşanın Ürdünden sı- nır dışı edilmesine varan baskılar- dır. Ürdünün Bağdat Paktına katıl- ması için yapılan devamlı baskılar Urdun halk efkarını galeyana getir- miş ve Ürdündeki İngiliz nüfuzunun son temsilcisi Glubb Paşayı bir sabah kendim sınır dışı edilmiş görüver- miştir. Aslında sınır dışı edilen Arap yarımadasında kalan son İngiliz nü- fuz kırıntılarıdır. en hafta içinde gelen haber- ler, İngilterenin Orta Doğudaki yan- liş tuttumunun devam etmekte oldu- ğunu gösteriyordu. İngiltere ne ba- hasına olursa olsun Orta Doğuda kal- maya çalışmaktadır. Ürdünden atıl- dıktan sonra Orta Doğudaki Ingıhz menfaatlerini — koruyabilecek tek ü olarak elinde Kıbrısı bulan lngıltere şimdi de bu adada bir takım yanlış tedbırler almak yolunu tutmuştur. Fas Nihayet bağımsızlık Bundan aşağı yukarı beş ay kadar nce, 6 Ekim 1955 te. Pariste Fas- ın gelecegını çok yakından ilgilendi- ren bir beyanname anmıştı. Beyanname, 1953 yılında suruldugu Madagaskar adasından tahtına dö- nen Fas Sultanı Muhammed bin Yusuf suf ile Faure hükümetinin Diışişleri Bakam M. Antoine Pinay'ın imzala- rını taşıyor ve İkinci Cihan Savaşı- nın — bitiminden eri bagımsızlıgı için uğraşan — Fas'ın .nihayet bu özlenilen bagımsızlıga kavuşmak üzere olduğunu bildiriyordu. Be- yannamede açıklandığına — güre, Fransa Fasa bağımsızlık vermeyi ka- bul ediyordu. Ancak bu bağımsızlı- ğın verilebilmesi için Fas Sultanı Muhammed bin Yusufun da bazı ye- 21