ÇALIŞMA Grev Zoraki demokratlar 1958 senesinden evvel Türk işçisine grev hakkı verildiği takdirde bu- nun şerefi D.P. ye, ama sebep olma sıfatı İsmet İnönüye ait olacaktır. Hakikaten C.H.P. Genel Başkanı ta- rihi şahsiyetiyle bu meselede ortaya çıkmasa ve işçi davalarının hararet- li bir müdafii olarak fikirlerini be- yan etmeseydi Türk işçisi Demokrat iktidardan daha seneler senesi grev hakkı bekler, fakat hiç bir şey ala- mazdı. Eğer şimdi Çalışma Bakanlı- ğında grev tasarısı üzerindeki faali- yet biraz hızlandıysa, sebebi İsmet İnönü'nün "işçi reyleri" ni almasını önlemek gayretidir. Hakikaten her şey gösteriyor ki D.P. bir seçim za- rureti olarak işçilere grev hakkını 1958 in arefesinde verecektir. Bunu temin eden ise, İnönünün bilhassa İs- tanbulda Sendikalar Birliğini ziyaret etmesi ve işçi meselelerini aktüalite- nin birinci plânına getirmesidir. Onu takibendir ki B.M.M. de Ça- lışma Bakanlığı bütçesi görüşülürken Türk işçisinin belli başlı dertleri mu- halefet partileri sözcüleri tarafından birer birer ortaya döküldü. D. P. ik- tidarına muhalefet yıllarında dilinden düşürmediği vaadler hatırlatıldı İşçi meseleleri birdenbire gün mevzuu oluvermişti. Bütçe muzakerelerı ta- rım işçileri ile birlikte sayıları 5 mil- yonu bulan Türk işçilerini tatmin e- decek müsbet neticeye varılmadan bitti. O gün bu gün işçi toplantıları devam edip gitmektedir. Sendikalar kanunu, grev hakkı, Aasgari ücret meselesi, Türk-iş Konfederasyonunun Hür Dünya İşçi Sendikaları konfede- rasyonuna iltihakı gibi ana davalar, hemen her gün yer yer yapılan top— İsmet İnönü Grev hakkının muharriki AKİS, 17 MART 1956 lantılarda münakaşa konusu edilmek- tedir. Devir açan ziyaret 17 Şubat cuma günü saat 16 da C. Genel Başkanı İsmet İnönü Istanbulda 47 sendikanın temsil edil- diği İstanbul İşçi Sendikaları Birliği merkezini ziyaret ediyordu. Birlik, 1- nönünün İstanbulda bulunmasından istifade ederek kendisini davet etmiş- (. Bu Birliği, çeşitli siyasi partilere mensup sendika başkanları kurmuş- lardı. Fakat mesleki dava ve mesele- lerini siyasi kanaatlerinin veya men- subu oldukları partinin görüşlerinin tesirinde kalmadan mütalâa edebili- yorlardı. Birlik Başkanı Seyfi Demir- soy, arkadaşları adına işçilerin en başta gelen dertlerini şöyle anlatı- Or "Grev hakkını memleketimizdeki siyasi partilerin hepsi kabul ederek programlarına almışlardır. Yaşadığı- mız rejimin icabı olarak grev hakkı- nın tanınmasını istiyoruz Par tisinin Meclis faaliyetlerinde bu yol— daki mesaisini artırmasını sizden ri- ca ediyoruz... Anti-komünist teşek- küllerden biri olan ve 50 memleketin üye bulunduğu Milletlerarası — İşçi Konfederasyonuna gırmek arzusu ile Hükümete müracaat ett Müracaa- tıma kabul edildi. Yalnız bu teşekkü- le katılabilmemiz için Bakanlar Ku- rulunun müsaadesine ihtiyaç vardır. Bu kararı 1952 den beri beklemekte- yiz... Hayat şartları gittikçe ağırlaş- maktadır. İşçiye umumi bir zam ve- rilmesini istiyoruz. Memurlar gibi iş- çilere de ikramiye verilmesi hususun- da yardımlarınızı istirham ederiz.. İş- çi mümessillikleri sendikaların inki- şafına mam olmaktadır, — bunların lağvedilmesini istiyoruz..." Başkan Demirsoy, asgari ücretin bütün, iş sahalarına teşmilini istiyerek sozlerını bitirmişti. İstanbul Sendikalar Birliği Başka- nının siyasi partileri sosyal davalar ile daha yakından ilgilenmeğe davet eden bu konuşması üzerine. H. P. Genel Başkanı İnönü, iktidar sözcü- lerinin kendisini polıtıka yapmakla itham etmelerine vesile olan bir se- vap verdi: "bu mevzuları gerek par- timiz içinde, gerekse B.M.M. deki ça- lışmalarda kıymetlendirmeğe ve kibe çalışacağız" dıyordu Anlaşılan Çalışma bütçesinde C.H.P. işçi mese- lelerine çok ehemmiyet verecekti. E- sasen C. 1950 seçimini kaybet- mesi sebeplerınden biri olan bu hata- sının sonradan farkına varmış ve 1953 kurultayında grev hakkını prog- ramına almıştı. D.P. ise daha büyük hataya düşmekten kendısını bir türlü kurtaramamıştı. Programiyle işçiye vadettiği grev hakkını tanımamakta hâlâ ısrar ediyor! İnönüye göre, butun siyasi par- tiler bu temel uzerınde ittifak ede- bilirlerdi ve bun ancak memle- ket faydalanırdı. Çeşıtı siyasi parti- lere mensup sendikacıların siyasi ka- Sabahattin Çıracıoğlu Yeni ses naatlerihi muhafaza ederek dostane bir ahenk içinde mesleki meseleler ü- zerinde çalışmaları siyasi hayatımız için kıymetli bir misal olabilirdi. lno— nü Sendikalar Birliğinden C.H.P. grev hakkının tahakkukuna çalışaca— ğını vaadederek ve bunu Bırlıgın ha- tıra defterine yazarak ayrıldı.' Onbir gün Sonra İnönü'nün bu ziyaretinden tam on bir gün sonra B.M.M. de Çalışma bütçesi müzakere ediliyordu. Hürri- yet Partisi sözcüsü Sabahattin Çıra- cıoğlu sosyal emniyetle ilgili mevzu- atın daha geniş bir sahaya teşmilini istiyor, İş Kanununun bugünkü * tat- bikatını kifayetsiz buluyordu. Uçmı - yon ziraat işçisi sosyal güvenlik sis- teminin dışındaydı. Bunlar artık dü- zeltilmeliydi. Hele sendikaların, grev hakkından ayrı mütalâa edilmesine hiç imkân yoktu. Sonra bir kaç yıl- dan beri fiatların asansörle, ücretle- rin merdiven basamaklarından tered- dütle yükselmesi- grev hakkının ta- nınmasını içtimai ve iktisadi bir zaru ret olarak ortaya koymaktaydı. İşçi- lerin adına kollektif mukavele akte- demeycn, grev hakkını haiz olmayan sendikalarımızın batılı mânada bir hürriyete asla söylenemezdi. dil edilmeli, Türk işçisine grev hakkı tanınmalıydı Hürriyet Partisi sözcü- sünün D.P. liderlerinin bu onuda muhalefette iken vadettiklerini ha- tırlatması, iktidar sıralarında asabi bir hava yaratmıştı. Daha bu sinirli hava yatışmadan C.H.P. adına Dr. Tevfik Unsalan'ın söz alıp hemen ay- nı çerçeve içinde hükümeti tenkide başlaması D.P. mılletvekıllerını iyice kızdırmıştı. Meşhur "silahendaz ve harfendazlar" vazıfelerını hiç aksat- madan yerine getiriyorlardı. Dr. Ün- salan, "gelir vergisindeki asgari ge- 15