Dışişleri Bakanı Mr. Selwyn Lloyd'un şerefine verilen suvarenin ortasında Bakan ve maiyetindeki heyetle Baş- bakan Menderes, Köprülü ve Ürgüp- lünün mısafırlerın arasından sıyrılıp Büyükelçiyle birlikte sefarethanenin üst kat salonlarına çıktığı görüldü. Halbuki resmi temaslar sona ermış, tebliğ neşredilmişti. Mr. Lloyd da ertesi sabah erkenden Isra— ile hareket edecekti. Fakat iki ta- rafın daha görüşecek bir kaç mese- lesi vardı. Bunların başında Kıbrıs i- şinin son aldığı durum geliyordu. Temaslar son derece dostane geç- mişti. İngilterenin bize tutunmak is- tediği gözle gorulecek kadar açıktı. Müttefikimizin Orta Doğuda kalma- sının bizim menfaatlerimize uygun bulunduğu da ortadaydı. Ancak bu- nun imkânları gittikçe azalıyordu ve öyle anlaşılıyordu ki Londra hükü- i bugünkü hadiseler karşısında rikalı senatörler ayana bir takrir sunarak İngilterenin dikkatinin çe- kilmesini istediler. Cumhuriyetçi A- yan lideri Knowland da Makarios'a yapılan muamelenin Amerikada tas- vip edilmediğini resmen bildirdi. Lon- dra hükümetinin acemice — hareket tarzı Kıbrıslıları muhtaç oldukları Amerikan desteğine kavuşturmuştu. Hele Cumhurbaşkanı seçimlerinin yaklaşması ve Amerikada bir kaç milyon Yunanlı seçmenin bulunma- sı partileri Yunan tezine — sempati göstermeğe adeta zorluyordu. Üste- ik Kıbrıs meselesi Atlantiğin Öte- sinde çok umumi Ölçülerle mütalâa olunuyor, Türklerin hakları Za- man bir kenarda unutularak "millet- lerin kendi mukadderatlarım tayin ' selahiyeti göz önünde tutulu- yordu. Ortada bir de mülkiyet mese- lesi bulunduğu maalesef gözden ka- çıyordu. Selwyn Lloyd, Menderes ve Köprülü Başı dertte dostla ahbaplık Orta Doğuda kalmak için bize güve- niyor, daha doğrusu bizi bir parava- na sayıyordu. Buna rağmen bilhassa Kıbrıs dâvasında uzlaşmaz bir vazi- yet takınmamızdan İngilizlerin şikâ- yeti vardı ve bildirdiklerine göre bir yandan Türkiyenin, diğer taraftan Yunanistanın tutumu kendilerini Ma- karios'u sürgüne göndermek zorunda bırakmıştı Ankarada bu görüşmeler yapılır- ken Amerikada Kıbrıslı papazın akı- beti derın aksülamel uyandırıyordu. Makarios'un sürülmesinin bu gibi ne- ticeler tevlid edeceğini daha baştan gormemek imkânsızdı. Londra hükü- öyle davranmakla bilhassa Kıbrıslı 1lhakçılara hizmet etmişti. ira şimdi unan dâvası bir de martyre kazanıyordu. Hele "mar- tyre" in üstelik sakallı bir din adamı olması sempatıyı büsbütün arttırıyor- du. Dünya umumi efkârı hadiseleri dikkatle incelemek külfetine katlan- mıyacak ve hislerine, görünüşe kapı- larak karar verecekti. Nitekim Ame- AKİS, 17 MART 1956 Zayıf bir ortak Ankara temaslarından sonra İn- gilterenin politikasına ne derece- ye kadar yardım edeceğimiz henüz bilinmemektedir. Fakat başı sıkışık devletlerle işbirliği yapmanın tehli- keleri üzerinde durmamak imkansız- dır. Hele Amerika ile İngiltere ara- sında bu mevzuda gittikçe daha ge- niş ihtilâflar belirirken bizim im- kânları mevcut bulunmayan bir po- litikanın müdafaasını — sırtlanmamız menfaatlerimize uygun değildir. Kıb- Trıs meselesinde, hele Londra hükü- metinin Makarios hakkındaki son ve çok yanlış kararı karşısında Adayı kurtaracak bir politikanın takip e- dilmesi zarureti vardır. "lngiltere Kıbrıstan çekilirse, ada bizim olur" sözü meydan nutuklarından başka yere yakışacak mahiyette — değildir. ele Amerikanın Yunan tezine sem- patisi daha da artarsa güdüleceğini bildirdiğimiz politika büsbütün gü- ir. YURTTA OLUP BİTENLER Makarios'un çok uzak olmayan bir istikbalde, bugün kovulduğu a- daya bir fatih edasiyle — döneceğini tahmin etmek için bir kâhin olmaya lüzum yoktur. O vakte kadar bir formülün bulunarak Kıbnsa ayak basmamızın, adanın emniyetini de- ruhte etmekte fiili rol almamızın te- min edilmesi lâzımdır. Menderes hü- kümeti ilerde kendisinin bu mevzu- da ikaz edilmediği mazeretine sahip olmayacaktır. Böylesine — hayati bir mevzuda "milli politika" takip etmek fırsatını kaçırması, muhalefetle isti- şare etmemesi D.P. iktidarının affe- dilmez hatalarından biri olacaktır. Yunanistanda dün seçimleri kazanan parti bugün Kıbrıs mevzuunda mu- halefete danışılmaksızın bir şey ya- pılamıyacağını ilân ediyor ve takip ettiği politikanın hakikaten topye- un Yunan milletinin malı olduğunu ortaya koyuyor. Ya biz ? Bırakınız is- tişareyi, haber dahi vermeyi küçük- lük addediyor, burnumuzun doğru- suna gitmekte inad ve ısrar ediyoruz. Yunanistan Kıbrıs dâvasında bir- liğin ve beraberliğin verdiği kuvvet- le, bilhassa Makarios'un sürülüp kah- raman haline getirilmesi hatası kar- şısında avantajlı duruma geçmiş, müstemlekecilik zihniyetinin aleyh- tarı Amerikan umumi efkarının des- teğini temin etmiştir. Menderes hü- kümeti bir takım şahsi hislerin mil- let menfaatini sekteye uğratmasına müsaade etmemeli ve derhal hareke- te geçerek sesimizi tek bir ses ha- linde duyurup imkânları mevcut bir politikaya sapmalı, Kıbrısı bütün bü- tün elden kaçırmamalıdır. Mr. Sel- -yn — Lloyd'un verdiği teminat ne o- lursa olsun İngiltere adada bugünkü halde kalmak imkânına sahip değil- dir. O birdenbire çekildiği takdırde ise, ada maalesef bizim olamaz. Seçimler Tavuk yumurtlayınca Geçen — hafta içinde hemen bütün si- yasi partilerde heyecanlı bir ha- va esiyordu. Doğrusu istenilirse bun- ların başında muhalefet partileri ge- liyordu. Bilhassa C.H.P. de hummalı bir faaliyet vardı. Zira bir müddetten beri seçimlerin öne alınacağı dediko- dusu kulaktan kulağa — dolaşıyordu. İktidarın sürpriz yapmaktan ne ka- dar hoşlandığı bilindiğinden - İstan- bulda Örfi Idarenin uzatılması tekli- fi Meclise sabaha karşı saat dörtte getirilmişti - muhalifler ihtiyatlı bu- lunmayı tercih ediyorlardı. Dedıkoduların kaynağı afakiydi. D. P. nin gittikçe zayıflamakta ol- duğu bılınıyordu Zayıflama yolunda olan iktidarların seçimleri öne alma- ları ise bütün demokrasilerde görülen bir haldi. Hakikaten geçen haftalar zarfında D.P. içinde seçimleri öne al- ma temayülü kendisini hissettirmişti. İhtimal ki bütün zayıf noktalara rağmen bugün millet eski sevgilisi D. P. den tamamiyle yüz çevirmiş de- ğildi. Hemen seçimlere gidilse, belki ekseriyeti gene demokratlar alabilir- 5