ne Sümer Sinemasında gösterilen, Rood Walsh'ın rejisörlüğünü yaptıgı, Gregory Peck ile Ann Biyth'in baş- rollerını oynadıkları "Dünyalar Ha- kimi . The World in His Arma" Alas- kayı satııı almak isteyen bir macera- perestin serguzeştlerıydı Bu iki film Borden e Aaron Rosenberg'in . fazla muvaffak oldukları filmler- dır Çevirdikleri filmler arasında öy- leleri vardır ki, Atatürk filminin is- tıkbalı tein tuylerımızı diken diken e- dive Atatürk'ün hayatı bu adam- lara mı itimad edilecekti? Bu iş için Hollywood'un en fakir şirketi mi matluba muvafık bulunacaktı?. Uni- versel - International Şirketi birkaç defa iflâsın eşiğine kadar gelip pa- çasını sor sıyırmıştır. Bu fırmayı bir defasında Deanna Durbin'in filmleri kurtarmıştı. Senelerin senesi bu fir- manın filmlerini Sumer Sineması rir. Sümer sinemasında görülen fılmlerden hangisini bugün kim ha- tırlar? Sadece kovboy ve gangster filmleri çevirerek kıt kanaat geçinen bu şirketi but mi kalkındıracağız? Adil Özkaptan ın bildirdiğine göre senarist Borden Chase senaryonun 50-60 sayfasını tamamlamış. Nisanda Turkıyeye gelip lâzım gelen değişik- likleri yapacakmış. Başından ters tu- tulan bir iş daha.. Atatürk'ün haya- tı kovboy hikâyeleri yazan bir şahsın eline mi bırakılacaktı? Amerikalılar bizim dâvalarımızı hiçbir zaman bi- zim kadar anlıyamazlar, bizim gibi hissedemezler. Bunun aksini yapma- ğa da onları mecbur edemeyiz. Yapı- lacak iş, evvelâ film hikâyesinin biz- den bir grup tarafından yazılması, sonra ayni gurubun nezaretinde A- merikalı bir senaristin - bizde sena- rist olmadığına göre - hikâyeyi sine- ma tekniği icaplarına uydurması ya- ni senaryo haline getirmesiydi. Bu şahsın da Borden Chase gibi bir kov- boycu olmamasına bilhassa gayret edilmeliydi. Filmi meydana getirecek rejisör ve temsil edecek aktörler daha belli değil. Atatürk rolü için Marlon Bran- do, Lavrence Olivier ile John Wayne, John Payne isimleri geçti., İlk ikisi neyse fakat ya o sonuncusuna ne de- meli! Yıldızı günden güne sönen, stüdyolara arka kapıdan girip çıkan John Payne Rejisör Universal - International'- m sahip olmadığı bir elemandır. firma için film çeviren Douglas Sirk, Anthony Mann ve Budd Boetticher 1- simli kımseler ıyı birer teknisyenlik- ten ileri geçemezler. Herhangi bir ar- tistik kabiliyetleri, muayyen bir gö- rıışlerı, meydana getirdikleri bir eser oktur. Universal - International re- _]lSOI'll başka bir stüdyodan kiralamı- yacaksa filmin muhtemel direktörü Douglas Sirk olabilir ki ortaya çıka- cak netice ile hiç de iftihar edeme- yiz. Madem iş bu safhaya geldi. Stüd- yo, prodüktör ve senarist en ucuz ta- kımından seçildi. Zarardan dönülmi- yecekse bile o noktada durulsun. Fil- min asıl yaratıcısı olan rejisör daha dikkat ile tayin edilsin. AKİS, 18 ŞUBAT 1956 u da pek kolay değil. Bugün Hollywood'da şahsiyet sahibi reji- sörler artık Avrupadakiler gibi film- lerin prodüktörlüklerini de kendileri yapıyorlar. Bir Elia Kazan, bir Ge- öorge Stewens veya bir John Huston u elde etmek için Aaron Rosenberg'e yol verme gibi hayırlı bir iş gerekir o safha artık geçilmiştir. Fred Zinnemann, Edward Dmytryk gibi usta rejisörlerin prodüktör ışbırlıgını kabul etmekle beraber Rosenberg'in mesai arkadaşlığına yanaşacakları çok şüphelidir. Ustalardan yardım beklenemiyeceğine Chase ve Rosenberg ile çalışmaya razı olacak şahıs onlardan pek yüksek kaliteli olmıyacaktır. Borden Chase ve Aaron Rosenberg Atatürk filmiyle olmayan dehalarım ortaya koyamıyacaklardır. Onlar bir iş adamı sıfatiyle yaptıkla- rının ücretlerini ceplerine indirecek, bizim payımıza ise "Atam sana bu mu lâyıktı?" deyip üzülmek — düşe- cektir. Filmler Zalim Deniz Harbi — bir aşk, macera, heyecan ve kahramanlık konusu değil de bir insanlık dramı olarak inceliyen film- ler nedense umumiyetle Avrupadan gelir. Şan ve Saray sinemalarında görülebilecek olan iki ingiliz filmi İkinci Dünya Harbinin karışık ve karanlık günlerini yeniden canlandı- rıyor "Zalim deniz - The Cruel Sea" Nicholas Monsarrat'nın bir romanı- dır. Eric Ambler tarafından hazırla- nan senaryoyu Charles Frend filme SİNEMA çekmiştir. Charles Frend, — tanınmış İngiliz film amili Sir Michael Balcon- un yetiştirdiği rejisörlerden olup, har be dair çevirdiği filmler ile tecrübe kazanmış, fakat ilk büyük başarısını, konusu Güney Kutbu — kâşiflerinden Robert Scott'un — hayatından alınan tup Kâşifleri - Scott of Antarc- tıc filmi ile kazanmıştır Musiki me- raklıları, Sir Ralph Vaughan Willi- ams bu kuvvetli film için bestelediği fon müziğini daha sonra genişleterek yedıııcı senfonisini meydana getirdi- ğini hatırlıyacaklardır Kutup Ka: leri'nin kazandığı başarı Frend'i İngilterenin — kalburüstü re- jisörlerinden biri durumuna getirin- ce, bir haşka tabiat - insan mücade- lesi olan "Zalim Denlz"in çevrilmesin de başka rejisör aramaya lüzum bı- rakmadı "Zalim Deniz" II inci Dünya har- binde, Kuzey Atlantikte, bir taraftan Alman denizaltıları, bir taraftan da amansız bir denizle savaşan ingiliz korveti Compass Rose, Süvarisi Eric- son ve onların hayatları ile ilgili, di- ğer şahısların hikâyesidir. İııgılız halkının harbe karşı durumu, mitsiz vaziyetlerde — de metanetlerı, felâketleri karşılayışlarındaki süku- net, gösterişsiz heyecanları, ve içe gö mülen üzüntüleri — sinema sanatının imkânları ile bu şekilde ıfade edile- bilirdi. film, Charles Frend'in Ingılız Sınemacılığındakı yerini sağlamlaş- tırdığı gibi Ericson rolünü oynayan Jack Hawkins'i de bir numaralı yıl- dız haline getirmiştir. Şan sinemasın da gösterilecek olan "Zalim Deniz" bir bütün halinde başarılıdır ve gö- rülmeye değer. "Zalim Deniz" den bir sahne Bereket seyirciler zalim değil 25