YURTTA OLUP BİTENLER sayı müstelzimdi. AKİS okuyucuları hatırlıyacakla rdır; Cüneyt Arca; reğin duruşmasının başlıyacağı gün- lerde bir sayıda bazı satırlar karalan- mıştı. O sayıda, Cüneyt Arcayürek hakkında mahkemede okunacak iddi- mamlanmış olduğundan suç işlemek mevkiine düşülmemek için o kısımlar iptal edilmişti. Halbuki şimdi, üstelik sanıklara "suçlu" damgası da vurula- rak gizli cereyan edecek bir duruş- manın iddianamesi mahkemede okun- madan evvel gazetelerde neşrettirili- yordu. Bu hareket cezayı müstelzim degıl miydi? Her şey gösteriyordu ki mesele etrafında sun'i bir hava ya- ratmak emeli mevcuttur Gönül arzu ederdi kı ce Tür kiyeyi değil, dünyayı alakadar eden bir hadisenin muhakemesi aleni ce- reyan etsin ve olup bitenleri herkes öğrensin. -Demokratik rejimlerin ilk ve en esaslı prensibi açıklık değil mi- dir? Ama Örfi İdare Komutanlığı re- sen bu duruşmanın safhalarının ya- zılmasını menetmektedir. Bunu da adli amir sıfatıyle yapmaktadır. Bu ımdan duru Örfi n Türkiyenin hiç bir tarafında yaz ıla- mıyacaktır. Karanlığa ne lüzum var- dı? Yoksa sanıkların ifşa etmelerı muhtemel bazı hususlar endişe mi verı ordu? Zira sanıklar, ilk ıfadelerı alındıgında bildiklerini — söylemişler- Kıbrıs Türktür Ceemiyetinin na- sıl kurulduğunun ise gizli kapaklı bir tarafı kalmamıştır. Artık herkes bil- mektedir ki bu cemiyet, sonradan ge- len bütün inkarlara rağmen bizzat Başbakan Adnan Menderesin müza- heretine mazhar olmuştur. Duruşma başlamadan kullanılan tabırler, iddianamenin mahkemede 0- kunmasından evvel basma verılmesı, alenıyete vurulan bu talepname kar- şısında sanıkların müdafaalarının ya- yınlanmasına müsaade edilmemesi AKİS'in geçenlerde Hikmet Bil imza- sıyle neşrettıgı makalesinde belirtti- ği gibi Adli Amir müessesesinin ısla- ha muhtaç bulunduğunu göstermek- tedir. Yasaklar karşısında bu mec- muanın hassasiyeti bilinmektedir. Bu bakımdan mesele tekrar aleniyete tikal edinceye kadar 6/7 eylül hadıse- lerine ait duruşma üzerinde duramı- yacağız. Halbuki her şeyin, en büyük hakem olan umumi efkar önünde ce- reyanı ne kadar iyi olurdu. Dış İşleri Bir alaka, şaheseri İstanbulda Babıalideki meşhur Va- kit Y rdunun ge nışç bir odasın- merakla açtı. Zarf resmi idi ürki- ye Cumhuriyeti Hukumetı başlığını taşıyordu. Onun he altında ise bir tarifname zarfın nasıl açılacagı bildiriliyor ve deniliyordu ki: "Zarf hırpalanmadan kapakla etiket arasından ve etiket 10 yırtılmak suretıyle açılacaktır Çıp— lak başlı genç a adı yabaldı ve Türk Haberler AJansının sahibiydi - bir an endişe duydu. A- caba zarfın içinde patlayıcı madde vardı da ondan mı bu ihtar yapılıyor- du? Belki de zarf "hırpalandığı " tak- dirde muhtevası pathyacaktı. Kadri Kayabal usulüne uygun şekilde mek- tubu Çıkan, bekledıgı gıbı bir kagıttan ıbarettı 'T. C. e Ve- aleti - Birinci Daire Umum dur lüğü" başlığını taşıyordu ve vekil a- dına ismi okunamıyan bir zat tara- fından imzalanmıştı. Mektupta şöyle deniyordu: Bay Kadri Kayabal Turk Haberler Ajansı Sahibi Ankara Caddesi 107. İstanbu 5S Aralık 1955 tarihli dilekçeniz Kadri Başında sadece dert var Kayabal 1954 senesinde Şimali Afrika'da yaptığınız seyahatlere dair Hürriyet gazetesinde neşrettıgınız yazıl r do- layısıyle Frans Hükümetinin ismi- nizi kara lısteye ithal ettiğini ve bu- nun neticesi olarak da sizi 28 Ekim 1955 tarihinde muvasalat ettiğiniz is'ten 1 Kasım 1956 günü hudut dı şı eylediğinizi naklederek haberleşme hürriyetine aykırı olan bu hareketi şahsen beynelmilel basın teşekkülle- ri nezdinde protesto edecegınızı bil- diriyor ve Bırleşmış Milletler üyesi olan Fransa'nın yine aynı teşkilâtın azası bulunan Türkiye'nin bir gazete- cisine yaptığı bu harekete Hükume- AKİS Bu hafta 36.000 adet basılmıştır. timizin müdahalesini talep oyuyor- sunu: ılekçenızın bir sureti, tahkikat icrası ve hakkınızdaki kararın kaldı- rılması zımnında Fransız Hariciyesi nezdinde dostane bir iltimasta bulu- nulması için Paris Büyükelçiliğimize gönderilmiştir. Bazı Devletler bu gibi muameleleri hükümranlık hukukuna dayanarak tatbik ettiklerinden menfi cevaplandırıldığı takdirde ısrar et- mek kabil olmıyacaktır. Keyfiyeti selâmlarımla bildiri- rim Dilekçenin sureti "Fransız Harici- yesi nezdinde dostane bir iltimasta bulunulması için Paris Büyükelçili- ğimize gönderilmişti. Bu kadar ya— kın alaka karşısında düşüp bayılm mak Kadri Kayabal kendısını güç t ' Değişmiyen zihniyet 1950 den bu yana memlekette pek çok şey değişmişti. İktidardan Dışişleri Bakanına kadar. Bır tek şey değişmemişti: Dış İşleri Bakan- liğındaki zihniyet. İçerde Dışışle İ Bakanlıgındakı dı. rda Elçilikleri- mizdeki... Vatandaşın işlerini takip, bu zıhnıyet için adi bir angaryaydı. Halbuki o zıhnıyetın temsılcılerı böy- le şeyleri e kadar ndeydıleı', ne kadar "dıstıngue, ne k dar "com- me il faut", ne kadar "cultive" idi- ler! Hepsinden mühimi, ne de mü- him işlerle iştigal ederlerdı Şımal Afrikadaki dürü bütün aaf larıyle gazetesıne aksettırdıgı ıçın bir Türk gazetecisi Fransa hük tarafından kara lısteye alınmış ve bir nra da uğradığı Fransız topraklarından hudut lıarıcı edılmış, bu hareket haberleşme hürriyet aykırıymış; Birleşmiş Milletler Teş- kilâtı da böyle hâdiselerin getirilebi- leceği bir yermiş... Bunların sırası mıydı? Dışışlerı Bakanlığımız di- lekçeyi "iltim ettirsin diye Paris Büyük Elçılığımıze yollamştı ya, me- sele yoktu. ten alakasızlıgın bundan _muke mel — örneği buluna- mazdı. Ustelık bazı devletlerin bu gi- bi muameleleri hükümranlık huku- kuna dayanarak tatbik ettikleri deki hareketsizliğimizin peşın reti olarak bıldırılıyordu Bu ' dıstın— gue 5 b me ıl faut", bu "cul- ive" z a Muk beleıbılmı- sıl den bahsedıldıgını duyan olmamış mıydı? Bir Türk gazetecisi Fransa- dan atıldı mı bir de Fransız gazeteci- Si Tiirkiyeden ugurlanırdı, bakı nız O zaman Fransız makam ne kadar nazıkleşır, nasıl ıhtıyatlı davranırlar- ricası" olur: bahis mevzuu makam- ların yaptıkları az bile sayılırdı. Şu Diışişleri teşkilâtımızın bir takım yaldızlı kelimeleri bırakıp da vatandaşın işleriyle de uğraştığını nihayet görebilmek acaba Türkiyede hangi iktidar zamanında millete na- sip olacak? AKİS, 18 ŞUBAT1956