DÜNYADA OLUP BİTENLER Kıbrıs Makarios'un teklifleri Geçen haftanın başlarında, hükümetiyle temaslarda mak üzere, Ankaraya iki kişiden mü- teşekkil bir temsilciler heyeti geldi. Bu iki kişiden birincisi Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu Başkanı Fa- iz Kaymak, ikincisi Kıbrıs Türktür Partisi Genel Başkanı Dr. Fazıl Kü- ük'tü. Bunlar Kıbrıs Türklerini tem- silen Ankaraya gelmişlerdi aiz Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük- ün söylediklerine göre, Kıbrıs Türk- lerinin bu İki yetkili temsılcısı Ma- karios'un Kıbrıs Genel Valisi Sir John Harding vasıtasıyle İngiliz hü- kümetine yaptığı tekliflerden haber- dar bulunuyorlardı. Temsilcilere go— re, Makarios, Sir John Harding'le Faiz Kaymak Perdeyi araladı yaptığı görüşmeler sırasında başlıca şu hususlar üzerinde durmuştu: Ön- ce adadaki olağanüstü tedbirler kal- dırılmalıydı. Sonra adada kurulacak Hükümet ekseriyet esasına dayan- malı, yani Hükümete adada ekseri- yeti elinde bulunduran Rum aslından gelen Kıbrıslılar Türklerden daha geniş ölçüde iştirak ettirilmeliydi. Nihayet, kurulacak mu Kıbrıs hükümetinde, Milli Eğitim Bakanlığı da Rumlara bırakılmalıydı. Bu hu- suslar İngiliz hükümeti tarafından kabul edildiği takdirde — Başpapaz Kıbnsta muhtar bir idarenin kurul- masına razı olacaktı. Kıbrıs Türklerinin iki yetkili tem- silcisinin de ha olarak işaret et- tikleri gibi, Makarıos tarafından ile- ri sürülen şartlar Kıbnsta muhtar bir 18 idareye değil, fakat — Yunanistanla birleşmeye doğru atılan adımlardı. Gerçekten, eğer Makarios Sir John Harding'le yaptığı görüşmeler sıra- sında muhtar bir idarenin kurulması için bu şartları ileri sürmüşse, kısa veya uzun bir süre içinde gerçekleş- tirmek istediği Yunanistanla birleş- me fikrini bu şartlar içinde kamufle etmekten başka bir şey yapmış de- ğildi. Ada olağanüstü — tedbirlerin kaldırılması halinde durumun ne o- lacağını kestirmek güç değildi. Ted- birler kalktıktan sonra bir müddet ortalık süt liman kesilecek, — fakat Kıbrıs Rumlarının çoğunluğu ile ku- rulacak bir muhtar hükümetin işba- şına gelmesini takiben, terör hare- ketleri, bu sefer hükümetin de des teğiyle, eskisinden daha şiddetli bır şekilde tekrar başlıyacaktır. Bu ha- reketlerin kimi hedef tutacağını bul- mak için de büyük bir zihni faaliyet göstermeğe lüzum yoktu. Şimdi bü yük bir kısmı adadaki İngilizlerin üs- tünde tecelli eden terör hareketleri o zaman Kıbrıs Türklerini hedef tuta- cak, zaten senelerden beri Anavata- na göç ede ede sayısı pek azalmış o- lan Türk azınlığı selâmeti tası tarağı toplayıp Türkiyeye sığınmakta bula- caktı. urklerının sindirilmesi veya kaçırtılması "Enosis" e atılmış ilk adım olacaktı Sinmeyen, kaçma- yan veya kayıtsız kalanlar da muh- tar hükümetin Rum Milli Eğitim Ba- kanının gayretleriyle, tıpkı — Bati Trakyadaki ırkdaşlarımızın durumu- na düşürmek güç olmıyacaktı. Ancak bu terör hareketlerinin serbestçe icrası veya ada Türklerinin eri ve sesleri çıkmaz bir hale geti- rilebilmeleri için, her şeyden Önce, Makarios'un ikinci şartının gerçek- leşmesi gerekıyordu Kurulacak muh- tar bir hükü e Rum aslından ge- len Kıbrıslıların Türklerden daha ge- niş ölçüde iştirak ettirilmesi. Başpa- paz bunu açıkça söylememiş, sadece "Hükümetin çoğunluk esasına göre kurulması" demıştı ki bu da aynı ka- pıya çıkarı Adada kurulacak muhtar idare çoğunluk esasına dayandırılacak 0- lursa Rumların bu idareye iştiraki Türklerinkine nisbetle beş defa daha fazla olacaktır. Bu, bir mesele hak- kında Türklerin tek oyu varken, Yu- nanlıların aynı meselede beş oy sa- hibi olması demektir. Makarios bunu bildiği için çoğunluk sistemi üzerin- de israr etmektedir. Oysa ki bu ko- nuda mutlaka başka bir esasa da- yanmak gerekmektedir. Bu esasın ne olabileceğini tesbit etmek Hükümeti- mize düşmektedir. Anayasa ve âmme hukukçularımızın da bu konuda hü- kümete yardımda bulunacağı mu- hakkaktır Cezayir Yuhalanan Başbakan Bundan tam 126 yıl önceydi. O za- mana kadar Osmanlı İmparatorlu- ğunun hakimiyeti altında — bulunan Cezayir Dayısı, Fransadan, Yasef ve Salamon adındaki iki Cezayirli tüc- cara olan Fransız borçlarının öden- mesini istemişti. Fransa borcunu in- kâr etmiyor; ancak cun ken- disinin Cezayırlılerden olan alacakla- rından mahsub edilmesini ıstıyordu Dayı Hüseyin Paşanın bu kadar ince hesaba aklı ermezdi. Fransanın ken disini atlatmak istediğini Zzanneden Hüseyin Paşa, kızgınlığını yenemeye- rek, bir bayram sabahı kendisini zi- arete gelen Fransız Konsolosunu e- lindeki yelpaze ile tokatladı. Bu olay, esasen Kuzey Afrikada gözü olan Fransanın Cezayiri işgal etmesi için yeter bil: bahaneydi. Hadiseden bir- kaç gün sonra Cezayire giren Fran- sız kuvvetleri karşısında Dayı Hüse- yin Paşa firar etmekten, Navarinde Robert Lacoste Yolcu yolunda gerek donanmasını kaybettikten sonra de- nizaşırı topraklarıyla ilgisi kesilen Osmanlı İmparatorluğu da tesirsiz bir protestoda — bulunmaktan başka bir şey yapamadılar. İşte bu olayın cereyan ettiği 1830 senesinden bu yana, Cezayir, Fransa- nın hakimiyeti altındadır. Fransızla- ra göre Cezayir — anavatanın ayrıl- maz bir parçası, Cezayirliler de Fran sız vatandaşlarıdır. Ancak Cezayir mıllıyetçılerı aynı fikirde olmamalı- i Kuzey afrikadaki Fransız ha- kımıyetını sarsan son bağımsızlık cereyanlarının tesiri altında Fransa- ya karşı cephe almış bulunuyorlar. Cezayırlı milliyetçiler, son yıllar için- de, bağımsızlık istemekten bir gün bile gerı kalmamışlardı Bu istekleri Tunus ve Fasın iyi - kötü bir otono- AKİS, 18 ŞUBAT 1956