Hükümeti Yabancılara Jurnal Etmek Paris - Şubat Avenue Kleber'deki polis memu- ru üşüyen ellerini — oğuşturdu. Lâcivert pelerinine sıkıca sarındı. Sisli, soğuk bir Paris sabahı idi. 55 numaralı binanın kapısı sabahın do- kuzundan beri hayli işlemişti. Biraz sonra biri orta, diğeri uzunca boylu iki kişi daha, polis memurunun an- lamadığı lisanda bir şeyler konuşa- rak geldiler. Büyük kapının ardında kayboldular. 55 numaralı uç katlı bina müte- vazi görünüşüne rağmen bir çok mil letler ve bir çok hükümetler için ö- nemli idi. Bazılarının kaderleri bu- rada, tayin dahi edilebiliyordu. Bu karanlık, soğu Paris sabahında belki yine hayırlı veya şiddetli ka- rarlar alınacaktı. Muhtelif menfa- atler, çeşitli guç ve metodlarda yi- ne burada çarpışmaktaydı. 55 nu- maralı mütevazı bina Avrupa Kon- seyinin Paristeki toplantılarının ya- pıldığı bina idi... Konuşarak, berabere gelen son iki kişi memleketlerini Avrupa Konseyinin İktisad? çalışmalarında temsil etmekteydiler. İktisadi ko- misyon üç gündür toplantı halinde idi. Ancak bu iki kişinin bu defaki hizmetlerinin garip bir tecellisi var- dı. İkisi de partilerinden ihraç edil- mişlerdi. Kendileri hakkında en yetkili makamda olan şahıs, ağır ithamlar savuruyordu. Siyasi edebi- yatın şimdiye kadar işitilmedik sı- fatlarıyla memleket efkârına teşhir edilmek istenilen de yine bu iki şi idi. Haklarında - müşterek geç- miş unutularak - her türlü Usan reva görülüyor, ciddiyetten ve dev- let adamı — sorumluluğundan uzak, hafif bir zihniyetle iptidat hücum- lar vaki oluy d İki delegeden, tıknazca orta boylu olanı, memleketindeki iktidar par tisinin bir vakitler ileri gelenle - rindendi. Kabinede bakanlık etmiş, mesuliyetli kararlara iştirakle, me- saisfni o zamanki hükümetin hizme- tine koymuştu. Fakat kabine işinde gittikçe artan tazyiklere dayanamı- yarak çekilmiş, mücadelesine - pa- sif te olsa - partisinde devamı ter- cih etmişti. Ancak bu hareketi dahi, arkadaşlarıyla beraber ve ağır it- hamlarla partisinden ihraç edilme- ğe sebep sayılmıştı. İnce gözlüklü, uzunca boylusu ise, çok daha evvel, istibdata - ay- nı partiden - ilk defa yükselen ses olmuştu. İki yıl önce hükümete ver- diği rapor, iflas politikasının tehli- ke çanlarını çalmaktaydı. İkazları cevap görmemiş, bilâkis kendisine aynı bahtsız sıfatlarla hücum edil- mişti. Bilgili ve tarafsız yazıları hü- kümetinin nefretini, fakat memle- AKİS, 18 ŞUBAT 1956 ketinin sevgisini kazanmıştı. Parti sinden ilk çıkarılan milletvekili ol— mak şerefini elde etti. Aynı yıl hü- kümeti delegelik sıfatını da kaldı- rarak, onu Avrupa konseyıne işti- akten men etmek istedi. Konsey statüsünü dahi bılmeyen bakanların ve acemice müdahalelerin yüzünden memleketinin ve hükümetinin şerefi zedelendi, itibarı kırıldı. O hadisele- ri açıklayınca, "Hükümeti yaban- cılara jurnal etmek" damgasını ye- di. İşte bütün bunlar içindir ki, bu iki delegenin Avrupa Konseyi çalış- malarındaki hızmetlerının garip bir tecellisi — varı FPethi Çelıkbaşın ve Feridun Er- in'in Avrupa — Konseyinin bu defaki toplantısına iştirak etmeleri bizim için önemlidir. İktisadi işler komısyonu - artık memleketimizde de çok iyi tanınan - Federspiel'in başkanlığında inkişaf etmemiş mem leketlere yapılacak yardımların şe- il ve muhtevası üzerinde durmuş- tur. Avrupa Konseyinin Paris çalış- malarında Yunanistan, Güney İtal- a ve Türkiyeye yardım edilmesi i- çin bir "Avrupa Fonu" kurulması incelenmiştir. Ayrıca bu memleket- lerin ihracatım kolaylaştırmak için yeni tedbirler aranmıştır. Bu ba- kımdan Çelikbaşın ve Erginin ça- lışmalara katılmaları ilk Strasbourg hadisesinden sonra aleyhımıze dö- nen havayı yumuşatmak i ıçın elzem- di. Ancak mızrak çuvala sığamıya- cağı gibi vaktiyle pervasızca sarfe- dilen kelimeleri, ithamları örtmek veya tevil etmek kabil olamıyacak- tı. Hele Ergin'i desteklediği için ko- misyon aş Per Federspiel memleketımızde resmi ağızlar tara- fından "Türk düşmanı" olarak vasıf landırılmıştı Federspiel ki uzun se- er Danimarkada bakanlık yap- , diğer, devlet adamlarının ve dunya iktisatçılarının saygısını ka- zanmıştı. Bütün bu lekeler nasıl si- lıı_;ecek ayıplar nasıl temizlenecek- ti?, Başbakan ne kadar inat ederse etsin Türkiyenin dosyası yine dönüp dolaşıp Federspiel'in önüne gelecek- ti. Statüyü, konsey mekanizmasını bırakınız, Federspiel'in şahsı ve şöhreti yeterdi. Bizim bir türlü an- lamak istemediğimiz de buydu; Ha- diseyi bir prestij meselesi yapmak ise daha tehlikeliydi. Çünkü malum şartlarla iktidarda kalan bir Baş- bakandan zıyade Federspiel'in şah- sının daha ağır basacağı muhak- kaktı. Evet, dosyamız yine Feders- piel'in önündeydi. Bunu savunacak- lar da hükümetin — aylardır hucum ettiği Ergin ve Çelikbaştı. Yani "bi- zi yabancılara jurnal edenler” yine eninde sonunda bizim davamızı mü- dafaa edeceklerdi Aydemir BALKAN Geri — memleketlere yapılacak yar m konularında en becerikli İ- talya davranmıştı Komisyona getir- diği rapor tasvip edilerek İktisadi İşbirliğinden Güney İtalya için 120 mılyon dolarlık bir yardım kopar- mağa muvaffak olmuştu. Yuııanlı- lar da boş durmamışlardı. Bu satır- ların çıktığı günlerde muhtemelen onlar da bu fasıldan hisselerini ala- caklardır. ize gelince... Teşkilatın de- vamlı ısrarları karşısında merkez- en bir rapor gönderilmişti. Fakat bu daha ziyade yabancı eksperlerin tahammüllü gülümsemelerine sebep oldu. Delegelerimiz de bu rapora te- mas ettiler: Şekil ve muhteva bakı- mından bir, bilim adamları bir mü- tehassıslar topluluğuna hitap ede- miyecek kadar afaki, hafif ve öz- den mahrumdu. Ne ıfadede, ne iza- hatta ilmi metodun — icap ettirdiği vuzuh, katiyet bilhassa süreklilik- ten eser yoktu. — Hesaplar ve tah- minler bahsi ise gerekli, etraflı bir "base" çalışmasına istinat etmiyor- du. Hele önümüzdeki seneler için konjonktür tahminleri ise fantezist bir çalışma sisteminin mahsulüydü larımızla, idarecilerimizle tanışmış- lardı. Bu bakımdan onlar da fazla hayale kapılmadıkları için, "sukut" lan büyük olmadı. tekrar Ankaraya gönderilirken yanına da bir muhtıra ekleme unutulmadı. Ergin ve Çelikbaş, zaten gay- retleriyle zaman — zaman sertleşen havayı yumuşattılar ve bu çetin - ve çok ta nankör - vazifenin ilerisi- ni duşunerek' vaktiyle — kendilerine yapılan ağır ve haksız hücumları unuttular veya unutmuş göründü- ler. Menderesin rakipleri şimdi hu— kümetini savunuyorlardı. Rakipl yani "hukumetını yabaııcılara ]ur— nal eden Per Federspıel ise Batılı bir dev- let adamına bilhassa bir bilim adamına yakışan bir ıstıgna ile Er- gin hadisesinin mleketimizde kendisi hakkında uyaııdırdıgı tep- kilere ve bütün olup bitene hayret etmektedir. Hissetmediği bir şey varsa hiddet veya infialdir. Bütün istediği bir an evvel hükümetimizin beynelmilel çalışmaların seviyesine yaklaşmasıdır. Muhtaç olduğumuz kredileri, yardımları ancak bu sa- halarda kendimizi ve kıymetimizi tanıtarak elde edebiliriz. Yoksa, tek taraflı temaslar için Ankaraya bir teviye çağrılan - ve uydurma ajans larla uydurma beyanatlar verdiri- len - Amerıkalı diş adamlarından me- det umarak U da dev istifhamlar be- lırmıştır. Şımdıkı veya gelecekteki evlet adamlarımızı büyük sorum- luluklar beklemektedir. 11