TURİZM ALEMİNDE koyduramamış gazeteciler olduğu gibi lehteki neşriyatın "failleri" de o seya- hate bedava katılmış gençlerdir. Dışa- rıdan gelen yabancı ajanı telgrafları da bu ajansların sadece Türk müşteri- leri içindir ve o haberlerin çoğu baş- ka memleketlere gönderilmez ma, ortada bir hakikat var: organize — edilmiştir, Haberler Büromuzun yardımı temin olunarak canlı bir hava yaratılmıştır, New.York'un en büyük gazetelerınde bizden bahseden — hem izim sa- natımızdan, meşhur kuvvetimizden de- ğil,; nihayet kafamızdan, pazumuzdan tabiriyle işimiz muvaffakiyetle yan etmiştir. Yalnız New-York'ta de- ğil, Amerikanın ve Avrupanın diğer limanlarında da halk Türkleri görmek için gemiyi doldurmuştur. Milletlerarası munasebetlerde fay dalı olan, ü badelesidir. catının turist memlekete gidenden çok gelen turıst . çekilmesidir Fakat insaf edilmeli! Koca bir hü- kümet, bütün teşkilâtiyle kendi ticaret muvazenesini denk getiremezken baht- sız Turizm Kurumundan turist muva- senesini ayarlaması nasıl, hangi yüzle istenilebilir? Bir memleketin içinde çalışan tu- rizm müesseseleri gelecek turistin se- zip — tozma şartlarını daha iyi hale sokmaya çalışabilirler. Ama, turist a- vına çıkamazlar. Bu, yabancı mle- kederde kurulacak kapanların vazife- sidir Buna mukabil, memleket içi mües- seseler turist ıhracatım plânlar, düze- nene koyarlar. En medeni memleketlerde Türkiye diye bir memleketin haritadaki yerini bilmeyen. "Asya ile Afrika arasında bir taraf'''deyin çıkan milvonlaria frisan yasarken Türkiyeye turist celbi kolay ıdır? Turizm öyle bir sanayidir ki çok toplanmak isteniliyorsa, çok yatırılma- Paris! Kim bu şehrina dı n 1 duyma- mistir? Kim ona ait bir sarkı bir film, bir roman, bir siir, bir tablo bilmez? Buna rağmen., büyücek bir sehirde ya- bir orospektüs, bir ilân görürsünüz. Sonra biz, o Parisin dünyanın sa- nat ve turizm merkezi Parisin bir kır- tıpıl dükkânında, bedeli mukabilinde Türkiveye ait iki resmi, iki gün teşhir ettirdik mi bunu Basın Yayın ve Turizm — Müdürlüğümüzün bir muaz- zam zaferi gibi gazetelerimizde ilân e- der dururuz. 28 Bir yandan memleketin içinde tu- rist cel edecek tesisleri, n şikliklerini — otellerden ve çiftleri kabul rezaletinden bahsediyoruz — yapmak, diğer taraf- tan memleketin dışında bır plân dai- resinde, adama güre yer değil, — yere göre adam prensibiyle bürolar açmak, propaganda faaliyetine girişmek! İşte, altın yumurtlayan tavuğu ha- kikat halıne getirmenin yolu budur. Gençlik Çantası sırtta turistler * stanbulda, Köprünün üstünde çar- ışaflı iki yaşlı kadın durdular ve yanlarından geçen iki genç kızı büyük bir hayretle, şaşkınlıkla süzdüler. Son- ra birbirlerine döndüler, fakat bir lâf söylemelerine lüzum kalmaksızın an- laştıklarını farkettiler. İkisi de aynı zamanda, ıçlerınden — Ne devir, Yarabbi, ye geçırmışlerdı. enç kızlar şansındılar, lüydüler, altlarına ne devir? di. mavi göz- Türkiye bu neviden turıstlerı hemen ilk defa görmektedir. Halbuki yaz gel- di mi. bilhassa Iskandinavya memle- ketlerinden başlayan bir akın bütün garbi Avrupayı bu neviden gençlerle doldurur. Çoğu seyahatini oto stop vasıtaaiyle yapar Yoldan gecen oto- mobiller, kamyonlar bunları alır ken— di gıdeceklerı çiftleri de vardır me" vak'ları seyrektir. le yoluculuklar görülmektedir, güneşin harareti azgınlıkların mucip sebebi olarak gösterilmez. medeni in- sanlara has hareket tarzından pek u- zaklaşılmaz Olanlar, daha ziyade, gönül rızasiyle maceralardır. Harpten sonra evvela — Fransaya oradan İspanya ve Portekiz. İsviçre ye İtalyaya. Almanyaya başlayan bu seyahatler gecen yıllarda Yugoslavyaya inmiş ene de bize kadar mıştır. Hadısede bizim yüksek tahsil tale- be cemiyetlerinin, federasyonun büyü hisseleri vardır. yade mektupla ol kac duvar ilânı veya broşür gönderil- mekte, Türkiye hakında bilgi veril- mekte, memleketimiz övülmektedir. Aynı zamanda federasyonun turizim kolu hakikaten iyi çalışamakta — mah- dut imkânlarına rağmen — talebe mü- belesi yoluyla temaslarını arttırmak tadır Tabii hükümetten, diger mem- leketler hükümetlerine nazaran daha ez müzaheret gördügü halde,, Mese- lâ başka hükümetler harice — gidecek talebe topluluklarına bir muayyen döviz yerdikleri halde — pek çok memlekette, her vatandaşa senede bir defa — dışarıya gitmek hakki tanınmış ve o seyahati için az da olsa döviz ve- rilmesi muvafık görülmüştür — bizde verilen sadece nasihattir, Almanyadaki bir festivale — gidecek olan gençlik tiyatrosu mensuplarına ise turizm işlerimizin başında yer alan zat muhalefeti zemmetmek suretiyle — vur beline kazmayı — mukabele etmıştır Bundan başka memleketimizde, gıbı parası az turistlerin "Han" lar, frenkçe tâbirle ler maalesef bulunmamaktadır. kamp kurmak — bu kamplar tel örgüyle cevrılmedıkçe — bahis mev- zuu değildi Ööprünün üzerinde ihtiyar kadınla- rın başlarını çevirten genç turistler bir memleketin turizm sanayiine asıl ka- zancı temin eden kimseler değildir. On lar yaz arında, mekteplerin tatil devrelerinde, sırtlarına çantalarını vu- rup dere tepe gezerler, yıldızların al- tında uyur, ekmek peynirle karnını doyurur. Ama, gördükleri bir memleket için en iyi propagandayı yapanlar da, doğ- rusu istenilirse onlar Rolleri ve ehemmıyetlerı burada- Sayılarının arttığına memnun olma- lı, sayılarının artmasına gayret — gös- termeliyiz. Hattâ kendi — gençlerimizin de on- lardan ibret alıp yurt içinde bu nevi- den turistik hareketlere girişmelerini temenni etmeliyiz. İngiltere Elizabeth devri vvelki sene İngilterede "İngiltere Festivali" yardı. Dünyanın her ta- rafına afişler, ilânlar gönderildi. İngi- lizler turistleri "İngiltere Festivali" ni görmeye davet ediyorlar Gecen sene ilânlar, başka başlık- larla ortaya çıktı. Tabit. meali gene aynıydı: İngilizler, turistleri, İ reye davet ediyorlardı, ma sebebi, değişmişti. giyme yılı olarak ilân edilmişti. Bu gibi işlerle pek âşinâ bulunma- yanlar, böyle mesut ve markalı yolla- rın mahdut olduğu zehabına kapılabi- lirler. Değildir. Nitekim İngilizler, beth devrinin beşi betinde bulunmuşlardır ütün büyük gazetelerde turistler, Elizabeth İngilteresini ziyarete davet edilmektedirler. Bu suretle her yıl Britanyaya gidenler bir hususi yılda gittikleri zehabına kapılmaktadırlar. Bakalım, 1955 ne olacak? 1953'ü de Eliza- olarak ilân meha- AKİS. 31 TEMMUZ 1954